12.

523 71 38
                                    

"Hyunjin, kendine gel artık. Aptal aptal davranma, çok içtin. Baksana şu haline kendinde değilsin."

"Sus hyung ya! Napim göbek mi atıyım?"

"Ya tamam haklısın kötü bi durum ama yine de bu kadar içmen hiç sağlıklı değil. Hem yarın ev bakmaya gideceksiniz, dinç olman lazım."

"Gitmek istemiyorum!"

"Çocuk gibi davranmayı kes, söz verdin kıza yarı yolda bırakamazsın."

"Of kafayı yicem yemin ederim ya!"

Hyunjin sinirle saçlarını karıştırdı. Ardından elindeki şişeyi fırlattı. Bir yandan düştüğü duruma ağlıyordu bir yandan sevdiği çocuk tarafından sevilmeyişine.

"Hyunjin!"

Minho, Hyunjin'i omuzlarından tutarak sarsıyordu. Kuzenini ilk defa böyle görüyordu. Her zaman ışıldayan gözleri yaşa boğulmuştu. Ne yapacağını o da bilmiyordu. Kuzenini ne kadar sarssa da kendine gelememişti. Gözlerinden hiç durmadan yaş akıyordu. Minho, belki de hayatında ilk defa bu kadar güzel seven birisi görmüştü.

"Hyunjin, lütfen kendine gel kardeşim."

Hyunjin, akan yaşlarının arasından zorlukla konuşmaya çalıştı.

"Hyung, uyumak istiyorum."

*

Hyunjin uyandığında, Minho'nun evinde olduğunu anladı. Ayağa kalktı ve banyoya gitti. Aynaya baktığında ise bitik göründüğünü fark etti. Dün neler olduğunu tam olarak hatırlayamasada tahmin edebiliyordu. Yüzünü güzelce yıkadıktan sonra, salona gitti. Minho'nun ise koltukta uyduğunu gördü, düşündüğü tek şey onun kuzenden daha çok abisi olduğuydu. Her zaman onunla ilgileniyordu ve bu Hyunjin için çok değerliydi.

Mutfağa gitti ve bir şeyler hazırlamaya karar verdi. Dolabı açıp neler olduğuna baktı, birkaç malzeme çıkardıktan sonra telefonunun çaldığını duydu. Kimin aradığına baktığında ise beklenmedik bir isimle karşılaştı.

"Seungmin! Neden arıyor bu şimdi?! Has siktir! Lanet olsun, kalbim hızlı atmayı kes!"

"Hyunjin, noluyor yine sabah sabah niye bağırıyorsun?"

Minho uykulu gözlerini açmaya çalışırken konuştu.

"Hyung, Seungmin arıyor. Ben açamayacağım galiba."

"Neden oğlum mal mısın? Açsana çabuk."

"Hyung hayır ben açamam, al sen aç."

Hyunjin telefonu Minho'ya fırlatmıştı, bu yüzden açmak zorunda kaldı.

"Efendim Seungmin?"

"Enişte?"

"Ah şey ben Minho, Hyunjin şuan banyoda o yüzden ben açtım. Bir şey mi oldu?"

"Aa öyle mi? Ablam bugün acil bir işi nedeniyle şehir dışına çıktı bu yüzden ev bakmaya gidemeyecekmiş. Kendisi arayamadı yoğun olduğu için benim söylememi istedi de, bunu söylemek için aramıştım."

"Anladım Seungmin, ben Hyunjin'e iletirim."

"Teşekkürler Minho hyung."

"Ne demek, görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz."

Minho telefonu kapattıktan sonra, Hyunjin aniden kuzeninin yanına oturdu. Çocuk gibi heyecanlıydı, şuan o kadar tatlı duruyordu ki birazcık oyun oynamaktan zarar gelmez diye düşündü Minho.

"Ne dedi? Ne dedi?"

"Şey..."

"Söylesene hyung, ne dedi?"

"Yani şey..."

"Ne dedi ya? Söylesene adam!"

"Bu gece yanıma gelsin diyo."

"Ne?"

"Oğlum işte çocuk seni davet ediyor. Fan fin fon hesabı anlarsın ya."

"Dalga geçme benimle hyung."

"Ne dalgası mal, harbi çağırıyor işte. Ablası şehir dışına çıkmış, bu fırsatı değerlendirelim diyo."

"Ya of saçmalama da gerçeği söyle."

"Of tamam be sana da şaka yapılmıyor.  Neyse dediğim gibi ablası şehir dışına çıkmış bugün ev bakmaya gidemeyecekmişsiniz. Sana haber verememiş yoğun olduğundan, Seungmin'in sana söylemesini istemiş bu kadar."

"Bu ne şimdi? Bende bir şey oldu sandım."

"Ne olabilir kuzen Allah aşkına. Seni gece yanına çağıracak hali yok."

"Dalga geçme be adam."

"Onu bunu bırak senin dün ki halin neydi öyle? Oğlum seni ilk defa öyle gördüm, ne yapacağımı bilemedim. Sen bu çocuğa bu kadar yanık mıydın ya?"

"Öyleymişim galiba, ben de dün fark ettim. Sevdiğim birisi var diyince içime bi öküz oturdu. Baya kalbim acıdı hyung, ilk defa böyle bir şey yaşadım."

"Olsun oğlum sana kız mı yok?"

"Kız derken? Gayim ben hyung, unuttun galiba."

"Lafın gelişi söyledim mal."

"Neyse gel kahvaltı hazırlayalım, sonra da şirkete."

"Lan bari bugün çalışmayalım, hem sen dün baya içtin beynin çalışmaz."

"Benim beynim hep çalışır hyung, kendi beyninle karıştırdın galiba."

"Besle kargayı oysun gözünü. Dün baktım sana, böyle mi ödenir hakkım?"

"Şaka yapıyorum, alınma hemen."

"Alındım bile."

"Öpeyim de geçsin."

"İstemez, sen Seungmin'i öp."

"Keşke."

////

Kalbi kırık bir Jin 🥺

enişten yesin seniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin