13.

492 69 12
                                    

Hyunjin, morali ne kadar bozuk olursa olsun şirkete gitmeyi başarabilmişti. Minho ise gelir gelmez, Jisung ile flörtleşmeye başlamıştı.

Hyunjin odasına çıktı ve bazı belgeleri doldurmaya başladı. Yaklaşık 1 saat aralıksız çalıştıktan sonra kapısı çaldı.

"Gel!"

"Hyunjin Bey, rahatsız ediyorum kusura bakmayın ama bugün Seul Ulusal Üniversitesine gastronomi öğrencileriyle programınız vardı."

"Ah doğru, tamamen aklımdan çıkmış. Saat kaçtaydı?"

"Yarım saat sonra efendim."

"Arabamı hazırlatır mısın Yuna? 15 dk sonra yola çıkalım."

"Tamam Hyunjin Bey."

Hyunjin yorgunlukla ayağa kalktı ve aynadan kendine çeki düzen verdi. Sahi nasıl unutmuştu bugün ki programını?

15 dk sonra aşağı indi, Minho'yu ve sekreteri Jisung'u yanına alıp arabaya bindi.

"Kaç gibi bitecek?"

"Bilmiyorum, 1 saat falan sürer galiba."

"Of Hyunjin ben niye geliyorum ki, sıkılırım ben orada."

"Benden sonra en kıdemli kişi sensin hyung, sus ve orada insan gibi davran. Saçma hareketlerini görüpte kaçmasın millet."

"Aşk olsun ama ya."

"Olsun olsun."

"Lan bu arada seninki de gastronomi okumuyor muydu? O üniversite de okuyor olmasın?"

Hyunjin, yanlarında Jisung olduğu için Minho'ya susması içi kaş göz hareketi yapıyordu.

"Ya Jisung'dan mı utanıyorsun? Sevgilimden utanman beni üzdü kuzen."

"Sevgilim derken? Çıkmaya başladığınızı söyleme bana."

"Niye ki? Yakışmıyor muyuz?"

"Sorun, yakışıp yakışmamanız değil hyung. Sadece ani kararlar vermeyin."

"Yok be ani falan değil, biz bayadır düşünüyorduk. Her neyse dediğim gibi seni ki o üniversite de okuyor olabilir mi?"

"Zannetmiyorum."

"İçimden bir his orada okuduğunu söylüyor ama hayırlısı."

*

Hyunjin ve ekibi kendileri için hazırlanmış konferansa girmişlerdi. Öğrenciler ise yavaş yavaş geliyordu.

Minho'nun gözü Seungmin'i arıyordu. Nedense onun burada olduğuna adı gibi emindi. Hyunjin ise kuzenini dürttü.

"Önüne bak hyung."

"Seungmin'e bakıyorum, bence burada okuyor. Biliyorsun altıncı hissim beni yanıltmaz."

"Hyung şimdi altıncı hissine de sanada başlayacağım. Birazcık profesyonel davran, baksana yüzlerce öğrenci var karşımızda ve biz koskoca Hwang şirketinin sahipleriyiz. Önümüzdeki öğrencilerin çoğunun hayali bizim şirketimizde çalışmak bu yüzden düzgün davran rica ediyorum."

"Ne yaptım oğlum ya?"

"Sus tamam."

"Hyunjin Bey, bütün öğrenciler gelmiş başlayabiliriz programa."

"Tamamdır."

Hyunjin boğazını temizleyip selam verdi.

"Merhaba arkadaşlar ben Hwang şirketinin sahibi Hwang Hyunjin."

Herkes çılgınlar gibi alkışlamaya başladı. Bazıları onun yakışıklılığından bahsederken bazıları da gerçekten çok yetenekli olduğundan bahsediyordu.

"Öncelikle bu güzel reaksiyonuz için teşekkürlerimi sunuyorum. Çoğu kişinin hayali bizim şirketimizde çalışmak, biliyorum. Ve elimizden geldiğince aranızda ki en yetenekli kişileri itinayla seçeceğiz. Tabi ki bunun için daha çok zamanınız var. Biz bugün sadece sorularınızı cevaplamak için buradayız. Ama çok yakında seçmeler başlayacak. Şunu da söylemeliyim-"

Kapının gürültüyle açılmasıyla herkes giren iki kişiye baktı. Hyunjin ise o an şaşkınlığını gizleyememişti. Seungmin gerçekten burada mı okuyordu? Bu da demek oluyor ki Minho hislerinde gerçekten yanılmazdı.

Seungmin ve yanında kişi sessizce özür dileyip boş bir yere oturdular.

Herkes dikkatini tekrar Hyunjin'e çevirmişti. Ama o şuan hazır değildi. Seungmin buradayken daha deminki gibi rahat olamazdı. Kalbi hızla çarpıyordu, eğer konuşmaya başlarsa sesi titrerdi. Bu yüzden masadaki şu şişesini alıp kafasına dikti. Minho ise yüzündeki hafif sırıtışla Hyunjin'i izliyordu.

Hyunjin hazır olduğunda tekrar konuşmaya başladı.

"Pekala, sorularınızı alayım o zaman. Konuşma sırası sizde geleceğin şefleri."

Bir sürü parmak aynı anda kalkmıştı. Hyunjin sabırla hepsinin sorusunu cevapladı. En sonda kalkan el ise Seungmin'in eliydi.

"Evet, sonradan gelen arkadaşımız elini kaldırıyor. İlk öncelikle kendini tanıt ve sorunu sor."

"Merhaba ben Kim Seungmin, aslında bir sorum yok sadece çok başarılı ve bir o kadar da mükemmel olduğunuzu söylecektim."

Bütün salon alkışlarken, Hyunjin ne diyeceğini şaşırmış bir şekilde karşısındaki sevimli çocuğa bakıyordu.

Neden böyle bir şey söylemişti ki?

Şuan hiç sırası değildi Kim! Ne yani oraya gelip o kırmızı dudağını öpmemi mi istiyorsun?

"Ah çok teşekkür ederim. Umarım sizlerde zamanı gelince benim gibi hatta benden çok daha iyi bireyler olursunuz. Sabırla dinlediğiniz için ve ilginiz için teşekkür ederim. İyi günler!"

////

Seungmine neden öyle bir şey söylettim bende bilmiyorum maksat olay olsun 👻

enişten yesin seniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin