Bölüm 5

14K 876 106
                                    

Merhabalar,hikayeme gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkür ederim,bu bölüm biraz sıkılabilirsiniz ama diğer bölümü çabuk atacağım söz,iyi okumalar...

Sizin hiç babanız öldü mü?

Benim bir kere öldü kör oldum

Yıkadılar ,aldılar, götürdüler,

Babamdan hiç ummazdım bunu kör oldum.

Cemal Süreya

On günden beri bu muhteşem dizeler kafasında dolaşıp duruyordu,ezberlemişti,hem de hiç istemediği bir nedenle,hiç beklemediği,çok erken bir zamanda..

On gün önce o lanet olası telefonla annesi donakalmıştı,kızların merak ve tedirginlikle bakışları üzerindeydi;

''Babanız....,babanız trafik kazası yapmış...''

''Neeee,neredeymiş?,hadi ne duruyoruz hemen gidelim''

''Kur...kurtulamamış..''

Ne diyordu annesi,bu mümkün değildi,bir yanlışlık olmalıydı,babası?? yok yok, bunu düşünmek bile yanlıştı,O çok iyi bir sürücüydü,çok dikkatliydi,alkollü veya yorgunken asla araç kullanmaz,kendini de etraftakileri de tehlikeye atmazdı.Mesleki olarak trafik kazasıyla hayatı altüst olan ya da biten pek çok hasta gördüğü için bu konuda o kadar hassastı ki Zeynep'e de Deniz'e de onsekiz yaşlarını doldurunca ehliyet aldırmış ,kurs bitiminde daha arabalarına oturmadan ''ileri sürüş teknikleri''ile ilgili derslere yollamıştı,mutlaka yanlış bir haberdi bu mutlaka....

Gerekli aramalar yapılmış ve ne yazıkki olay doğrulanmıştı,kaza Hendek civarında olmuştu,babası otoyola uygun bir hızla yol alırken orada olmaması gereken,ama yola atlayan bir yayaya çarpmamak için aniden direksiyonu kırmış,hem yağıştan hem de yola başka bir araçtan akmış olan yağın etkisiyle kayganlaşan asfaltda kayıp karşı şeride girmiş ve bir tırın altında kalmıştı,kurtarma ekipleri olay yerine ulaştığında babası ve yanındaki meslektaşı çoktan hayatlarını kaybetmişlerdi.

Sonrası hayal meyaldi hafızasında;Yağmur'un babası ve aile avukatları olan Hasan Amca ve eniştesiyle annesinin birlikte babasını almaya gidişleri,Zeynep'in Bodrum'da olan babaanne ve dedesini uygun bir dille İstanbul'a çağırması,Ankara'dan gelen halası ve ailesi,teyzeleri,cenaze töreni,mezarlık,eve gelenler,gidenler,dualar...Tüm bunlar kendi dışında oluyor gibiydi,aslında insanlarla konuşuyor,çay-kahve,yemek servisine yardım ediyor,yemekti uykuydu gibi fizyolojik ihtiyaçlarını gideriyordu ama bu Zeynep değildi.

Zeynep o canından çok sevdiği babasını yüzünü öpüp sanki uykuya yatırır gibi mezara koyan, hatta üzerine toprak atan kişi olamazdı,O bütün sahnelerin dışına çıkmış,içinde kocaman bir boşlukla hiçbir şey hissetmeden olayları izliyordu,sahnedeki Zeynep rolüne uygun olarak yapılması gerekenleri yapıyor,olması gereken tepkileri veriyordu ama asıl Zeynep izliyordu,sadece izliyordu...

Hastaneden ölüm izninin üzerine 2-3 gün daha izinli saymışlardı,Ozan,Can,Yağmur, Deniz'in arkadaşları,kuzenler ,akrabalar hepsi birlikteydiler,ev sürekli ziyaretçi akınına uğruyordu,Batur bile hem cenaze törenine hem eve gelmişti.

İki kardeş babaları gittiğinden beri daha da yakınlaşmışlardı,birbirlerinden aldıkları güçle hayatlarına devam ediyorlardı,hafta başında biraz da evdeki havadan uzaklaşmak için Deniz okula,Zeynep hastaneye attı kendini.

Akşama kadar deli gibi hasta baktı,hatta diğer çocuk hekimlerinin de işlerini üstlendi,neyse ki iş arkadaşları kafasını rahatlatmak amacıyla bu kadar yoğun çalıştığını bildikleri için duruma müdahale etmediler.

Aşk Beklemez #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin