Bölüm 26

10.1K 743 137
                                    




      Herkese keyifli okumalar, müziğimizi açmayı ve yorum yapmayı unutmayınız efendim.

            Bak göreceksin nasıl da ayrılmak istiyoruz sonra

            Nasıl da kaçmak istiyoruz  birbirimizden

            Yeniden, yeniden, yeniden

            Yeniden hazırlanıyoruz

            Sanki bir güzelliği ödüyoruz

            Belki bir güzelliği ödüyoruz

                                          Edip Cansever

   ''Yani öyle önemli bir şey değildi, yabancı bir şehirde kendi ülkenden birisini görürsün, yakınlaşırsın ikiniz de bekarsanız bunu yanlış değerlendirebilirsin.Ama bizimkine flört bile denmez, daha doğrusu ilk yakınlaşmamız kahkahalarla durmak zorunda kaldı, çünkü arkadaşlığımızın bir iki tutkulu anıya feda edilemeyecek kadar değerli olduğunu, dostluğa doğru ilerlediğini gördük ve ne kadar şanslıyız ki bu konuda hiç yanılmadık.Orada da, burada da aylarca aynı evde kaldık, ama Duygucuğum için rahat etsin biz Ozan'la birbirimize karşı cinsiyetsiziz''.

''Yok tatlım, biliyorum.Bu konuyu Ozan taa en başta, benim malum kıskançlık dönemimde anlatmıştı, yani 'olsa o zaman olurdu' anlamında''

Kerem derin bir nefes aldı, hayır Ozan'ı kıskanmayacaktı...Ama bir kere o çekimi hissetmişlerdi, ya yine hissederlerse?..Yok yok bunu düşünmek bile Zeynep'e haksızlık olurdu, ona hissettiği duyguların karşılıklı olduğunu -her ne kadar tam olarak dile getirmemiş olsalar da-, biliyordu.Konuşmalarını bölmemek için sessizce geri döndü.

Yemekten sonra güneşlenerek, yüzerek vakit geçirdiler, bir ara gitar çalan Ozan'a Duygu muhteşem mezzosoprano sesiyle eşlik etti, gerçekten çok uyumluydular.Zeynep arkadaşının aşkla ışıldayan yüzüne mutlulukla bakıyordu, Ozan sonunda doğru insanı bulmuştu.Omzunu saran ele doğru yanağını eğip küçük bir öpücük bıraktı, şu andaki huzurunu kimsenin bozmasına izin vermeyecekti, her zaman dediği gibi 'gittiği yere kadar gidecekti'.

Kerem eline konan öpücükle gülümseyip, biraz daha kendine çekti Zeynep'i. Bir kaç saat önce onları dinlerken aklına gelen düşüncelerden utandı.Ozan Zeynep için çok iyi bir dosttu, arkadaşıyla sevgilisini izlerken yüz ifadesinden belli oluyordu, onun mutluluğu ile mutlu olduğu.Eğilip ensesindeki çok sevdiği yere öpücüğünü kondurdu.

Marinaya döndüklerinde saat dokuza geliyordu,

''Arkadaşlar, yarın pazar, gece burada kalıp, Karadeniz'e doğru devam edelim'', diyen Buğra'ya üzgün bir sesle cevap verdi Zeynep,

''Ben yarın icapçıyım, yani hastaneye gitmeyeceğim ama nöbetçi arkadaş arar da gitmem gerekirse diye yakınlarda olmam gerekiyor"

''Ben zaten asil nöbetçiyim, hastanede olmam lazım''

''İyi iyi anlaşıldı, zaten oldum olası sevmem doktorları, hep bir iş, hep bir bahane''

''Ben biraz daha kalabilirim'', Buğra umutla, bunu söyleyen Songül'e baktı,

''Kalır mısın?''

''Ee, Buğra arabasız geldi, sen nasıl döneceksin?''

''Sana ne oğlum, buluruz bir yolunu, taksi tutarız, birlikte geliriz.Allah allah, hatta ben sende kalırım'', Buğra sinirlenmişti.

''Sen benimle gel, arabanı onlara bırak istersen'', Kerem'le birlikte Ozan da Zeynep'e dönmüş, hayretle bakıyor, aynı zamanda bıyık altından gülüyordu.

Aşk Beklemez #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin