Bölüm 14

11.5K 757 119
                                    





Dün akşam bütün yüzünle bana doğru eğilmiştin,

Gözlerin hüzünle doluydu, güya beraberdik,

Öptüm ki sen değilmişsin, büyük yalnızlığımmış

Öksüz bir cigara gibi iki nefeste bitirdik,

Sonuna geldik birlikte başladığımızın

Üfledik birer birer ışıklarını söndürdük

Haziran gecesi içindeki aşkımızın,

Karanlıkta kaldık, yalnızlıkta kaldık

Atilla İlhan

Bir an ne yapacağını bilemez bir durumda kaldı, ''Sakin ol, hemen yanlış düşünme, vazgeçmek yok!'', dedi kendi kendine, konuşmasının bitmesini bekleyip yanına gidecekti.

''Gel artık, özlendin, hem böyle uzakta kalınca hiç bir şey düzelmiyor, sevgi bitmiyor''

''.....................''

''Ben de seni çok seviyorum''

Son cümleyi duyunca daha fazla orada kalamayıp kendini yavaşça odasına attı, nefes alamıyordu, elleri ile göğsüne bastırdı, nefesini düzeltmeye çalıştı. Sevgilisi olamazdı değil mi? Öyle olsa o kadar tutkuyla öper miydi?  Hadi öptü diyelim öyle bakar mıydı?  Konuşmasındaki ses tonu, ifade şekli Songül'ün sıradan biri olmadığını belli ediyordu, bu kadar önemsediği biri sevgilisi olsa gelip başka bir kadına sarılmazdı herhalde!!. Of ne biçim adamdı bu? Yoksa Deniz'in yapmayı düşündüğü türden bir intikam peşinde miydi?...Bu düşünce ile birden durdu, yok yok Kerem yapmazdı!  Neden yapmasın , ne kadar tanıyordu ki??. Ne yapacağını, ne düşüneceğini bilemez bir halde soyunup duşa girdi, tepesinden akan suyun sert vuruşları altında iç sesi hala makine gibi çalışıyordu; belki de Ozan'la kendisi gibiydi Songül'le durumları, sonuçta onları da Kerem dahil pek çok kişi sevgili sanmamış mıydı??..

Telefonu kapatan Kerem öfkesinin biraz da olsa yatıştığını hissetti, karşısında görünen Suriye köylerinin ışıklarını izledi bir süre, odasına girmek için döndüğünde gözleri gayri ihtiyari Zeynep'in odasına kaydı, ışık yanmıyordu, bahçeye açılan camlı kapının açık olduğunu görünce kapatmak amacıyla yaklaştı ama kendine engel olamayıp içeri girdi, bahçe ışıklarının aydınlattığı kadarıyla etrafa göz gezdirdiğinde yatağın boş olduğunu gördü, banyodan gelen duş sesini duyunca aklına evine ilk gittiğinde Zeynep'i havluyla gördüğü an gelince gözlerini kapatıp bir süre öylece kaldı, ama onu bir kez daha öyle görmeye dayanamayacağını bildiği için geldiği gibi yavaşça çıktı odadan.

Duştan çıkan Zeynep biraz rahatlamıştı, en iyisi her şeyi oluruna bırakıp beklemek, bu arada Kerem'in hareketlerini gözlemek olacaktı.Kafasında yine gevezeliği tutmuş iç sesi ile dünkü gibi verimsiz bir uykuya yattı.

Sabah ikisi de erkenden uyanıp soğuk ve sessiz bir şekilde kahvaltı yaptıktan sonra eşyalarını alıp otelden ayrıldılar.Neyse ki bu sefer şoförle birlikte Baran da gelmişti, Kerem'le yalnız kalması gerekmeyecekti. Bebeğin iyi olduğunu ve geceyi rahat geçirdiğini duymak ikisini de rahatlatmıştı. Onların yüzlerine bakan Baran bir şeyler döndüğünü anlamıştı;

''Ama gören de bütün gece kızın başını sizin beklediğinizi sanır, hiç uyumamış gibisiniz''

''Benim geç saatlere kadar telefon görüşmelerim vardı, o yüzden pek yatamadım'' Zeynep bunu özellikle Kerem'in tepkisini ölçmek, onun da kendi görüşmesinden bahsetmesini sağlamak amacıyla söylemişti, Songül'ü Baran da tanıyordu sonuçta, ama genç adam konuşmayıp ona sadece soğuk bir bakış atmakla yetindi.

Aşk Beklemez #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin