HEV4

47 19 7
                                    

Yoksa der miydin?
O damla, ben ise deniz..

Hev - 4.Bölüm

§

Belki de çok zaman almadı benden ama çok şey alıp götürmüştü. Gökyüzü tam anlamıyla kararmıştı. Terasın bahçesinden karanlık çöken gökyüzüne yıldızların merhametini izler gibi bakıyordum.

Aşkım'a haksızlık yapıp yapmadığımı uzun uzun düşündüm en küçük ayrıntıyı bile tartmıştım kafamda fakat bir yere vardım mı bilemiyordum. Bir çıkmazın içindeydim sanki elimi başıma atmış bir süre ovaladım. Ardından kollarımı bacaklarıma sarıp dizlerime yasladım başımı. Gözlerimi bu sefer çekirgelerin sesine yumdum. Bana eski günleri hatırlatıyordu çekirge sesleri.

O sırada yanımda ki hareketlilikle hızla soluma döndüm.

Zarin...

Bakışları elleri gibi birbirine tutunmuş kazağındaydı. Başı bu sebeple eğikti. Niye durup dururken yanıma gelmişti ki? Geldiğimde yüzüme bakmayan kendisiydi.

Başımı tekrar az önce baktığım yere çevirdim.Ona bakıp başımı çevirdiğimi görmemiş olmalıydı.

" Berfin.." Dedi ve uzun bir süre adımdan başka tek kelime etmedi.

" Ne diyeceksen de! " Dedim ona bakmadan fakat dinlediğimi belli eder gibi önüme çevirdim bakışlarımı. Geçmişimde onların yeri büyüktü, Aşkımla geçmişimizi yıkan çok olmuştu fakat kuran onlardı. Belki de bu yüzden gidememiştim kapı eşiğinde durup git diyen sesin yolundan.

" Berfin ben..ben biliyorum sen bana kızgınsın-"

" Kızgın falan değilim. " Dedim yanlış anlamasını istemezdim kırgındım sadece. Sahiden boyun eğip bilalle evleneceğimi mi düşünmüştü?Ve bunun için ağlamıştı. Bilali sevdiğini bilmiyordum bilseydim belki farklı olurdu.Ve bu yüzden burdaydım ya!

" Tamam değilsin..ama kırıldın...sen ben boyun eğersin diye düşündüm abimi unut-"

Hızla olduğum yerde doğrulup ona döndüm," Zarin!..." Dedim ve onu susturdum bunu konuşmasını istemiyordum. Bunu biri duysun ds istemiyorum o ulu orta yerde söylüyordu! " Öyle bir şey yok! O yıllar önce sadece senin uydurmandı! "

Sesinde ki şaşkınlık önce gözlerine vurdu fırçasını, " Uydurma mı? Tamam...fikrimi söyledim ama.." dedi geçmişe dem vurdu.

Olduğum yerden hızla doğruldum ve ayağa kalktım kalkmamla yanımda ki bana yaslı yastıkta yere düşmüştü.
" Aması falan yok! " Sesimi fısıltıyla kükrer gibiydi. " Sen yanlış anlamıştın ve hâlâ da öyle! Ben sana o gün de söyledim! Şimdi de değişen bir şey yok! Bunu böyle bil...bir daha da dillendirme!"

Deyip ona arkamı dönüp gidecektim ki gördüğüm yüz korku tüneline girmişim gibi hissettirdi. Korku tünelinden nefret ederdim. Kozan..

Bakışlarımı yere indirip odama ilerledim. Giderken kulağım gözüm bir yandan da arkamdaydı. Acaba duymuş muydu? Yerin kulağı vardı sonuçta! Ne zamandan beri ordaydı ve ben onu nasıl farketmemiştim?

Odama giden yola girerken ahşap kapıyı açıp öylece kaldım. Ve dinlemeye koyuldum.

Uzaktan adım sesleri hareketliydi ve ardından Zarin, " Kozan ağabey?" Dedi ve yerini az buçuk anladım. Kozan olduğu yerden hareketlenmezken, " Ne konuşuyordunuz?"

" Hiç öyle..."

" Ne öyle Zarin!" Dedi lafından bir şey anlamayışından ve dolandırmasından dolayı sinirlenmişti.

HEV( ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin