<13. Bölüm>

201 11 31
                                    

Zoro elimdeki cezveyi alıp içine su doldurmaya başlayınca aslında ölçüyü fincanlarla almam gerektiğini fark etmiştim.

Suyun ölçüsünü ayarlayıp kahveleride koyarken bende yaptığı şeyleri izliyordum. Lazım olurdu.

Hepsini koyup cezvenin içinde karıştırdıktan sonra elindekilerle bana döndü.

"Ocağı açsana."

Dediğini yapıp ocağı yaktım. Üstüne koyup karıştırarak pişmesini beklerken mutfak kapısından giren Luffy'le gözlerimiz ona döndü.

Hapşırmaktan gözleri kızarıp yaşlanmıştı. Burnu da aynı gözleri gibi kızarıktı. Kirpiklerindeki ıslaklıkları silmeye çalışırken Mikey onu gördüğünden beri gülüyordu.

"Üzme kardeşim bu kadar kendini. Yıprattığına değmez."

"Ben yıpratıcam şimdi seni."

Mikey gülmeye devam ederken Luffy göz devirip bana döndü.

"Annen 'yapmaz yine de söyliyim, kahveyi cezvede yapmasın makinesi var zaten' dedi."

O susunca ocağın üzerine koyduğum kahveyi hızla alıp tezgahın üzerindeki kahve makinasına boşalttım. Başında bekleyip biraz karıştırdıktan sonra normalde hemen olan kahvenin şuan hiçbir tepki göstermediğini fark edince bizimkilere döndüm.

"Bu niye olmuyo lan. Sabahtan beri başında bekliyorum bir tane baloncuk çıkmadı."

"Makine mı bozuk acaba?"

"Yoo annem geçen gün yapmıştı."

"Elektrikler mi kesildi acaba."

"Evet gerizekalı o yüzden şuan ışık yanıyor ve sen internette gezebiliyorsun."

Luffy ve Mikey'in tartışmasını kimse umursamazken Zoro ve Draken yanıma gelmiş sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

"Fişi takmamış gerizekalı."

Draken elindeki fişi tutup sallarken ağzım şaşkınlıktan açılmıştı.

"Aaa o yüzden mi olmuş? Hiç fark etmemişim."

"Allah'ım beni neyle sınıyorsun acaba?"

Fişi prize takıp tekrar sandalyeye oturunca ben hâlâ şaşkın ifademle makineye bakıyordum. Zoro'nun güldüğünü görünce bende yaptığım salaklığa gülüp tekrar kahvenin başına geçtim. Bir kaç dakika sonra olduğuna karar verince tek tek fincanlarla boşaltmaya başladım. Tam son bardağı da doldururken burnuma gelen garip kokuyla kaşlarımı çatıp arkama döndüm. Yanık kokusuna benziyordu.

"Ne kokuyo?"

Dediğim şeyle hepsi etrafı koklamaya başlayıp kaynağını ararken bende etrafta gözlerimi gezdirdim. Baji'nin birden bağırmasıyla yerimde sıçrayıp ona döndüm.

"Kettle daki suyu unuttuk amına koyayım!"

O yerinden kalkıp koşarak kettle ı kapatırken bende son bardağı doldurup tepsiyi Eren'in eline tutuşturdum.

"Al sen bunu hemen içeri götür. Annemler bişey fark etmesinler. Sorarlarsa falan da uydurursun birşeyler."

"Niye ben götürüyorum ya?"

"Sus lan." diyip elindeki tepsiyle mutfaktan dışarı yolladım onu. Tekrar mutfağa döndüğümde kettle ı suyun altına tuttuklarını görünce bende yanlarına gittim. Allah'tan fazla yanmamıştı. Sadece dibindeki siyahlığın gitmesi gerekiyordu.

İçinde hâlâ dökmeyi akıl edemedikle suyu bardaklara boşaltırken elime deterjan ve teli alıp dibini ovmaya başladım. Draken de yanıma gelip yardım etmeye çalışıyordu. Ovalamaya çalışırken içinden hâlâ duman çıkan kettlela Zoro yanıma gelip elimi çekmişti.

SanZo / Primo AmoreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin