< 25. Bölüm >

165 12 25
                                    


"Anne sanırım evde tek kalma korkum var. "

"Evet evet Sanji evde tek kalmasın diye diyorum, korkuyormuş biraz o yüzden."

"Ne korkması anne." Telefondan sesim gitmesin diye kısık tutmaya çalışıp tıslar gibi konuştum. İşaret parmağını dudağına götürüp susmamı söyleyince konuşmasının bitmesini bekledim.

"Tamam canım, görüşürüz." Beklentiyle yüzüne baktığımda gülüp koltuğun üzerindeki çantasını alırken konuştu.

"Tamam dedi, bu akşam gelecekmiş yanına Zoro." Dudaklarım iki yana kocaman açılırken bir yandan da şimdiden heyecanlanmaya başlamıştım. 

"Geldiğinde fazla heyecanlanma, gerçi bu dediğim boşuna ama sen yine de fazla heyecanlanmamaya çalış. Eğer olur da reddederse kendini sakın üzme tamam mı? Her hangi bir şeye karar vermeden önce de beni bekle, birlikte karar verelim." Kafamı aşağı yukarı sallayıp tırnaklarımın kenarlarındaki etlerle oynamaya başladım. Ne zaman gerilsem ya da heyecanlansam istemeden bu hareketi yapmaya başlıyordum. 

Annem kapının önüne gidip topuklularını giyerken uğurlamak için bende yanına gittim. 

"Ben çıkıyorum şimdi, 1 saate kadar da Zoro yanına gelir. Görüşürüz tatlım."

"Görüşürüz." Kapıyı arkasından kapatıp salona geçtim. Üçlü koltuğa kendimi atıp tavana diktim gözlerimi. 

Bir yandan sakinleşmeye çalışıp diğer yandan da söyleyeceklerimi düşünüyordum. Aklımdaki konuşma çok uzun olunca biraz kısaltmaya çalışıp en son tam emin olamasam da kararımı vermiştim. Çok uzun zamandır orada düşünüyor olmalıyım ki çalan kapıyla bir anda yerimden fırladım. Sabahtan beri yaptığım kendimi sakinleştirme çabaları birer birer boşa giderken bir kez daha çalan zille kapıya yürüdüm. Elimi kola atıp son kez derin bir nefes alıp kapıyı açtım.

Karşımda gözleri kısılana kadar gülümseyen kişiyle kalbimin duracağını hissedince gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapatıp biraz da olsa sakinleştim. Tekrar açıp sevdiğim yeşillere baktım. Elimi içeriyi göstermek için ileriyi uzattım. O içeri gittiğinde kapıyı kapatıp bir kaç saniye orda durdum. Elimi çok hızlı atan kalbime koyup sıkarken sakinleşmesini bekledim. Bir şeyleri anlamaması için peşinden içeri girdim. 

Yanına gittiğimde tüm vücudum şok verilmiş gibi titremeye başladı. Şu an ki saçma durumdan kurtulmak için titredikleri belli olmasın diye ellerimi birbirine kitleyip zar zor çıkan sesimle konuştum. "İçecek bir şeyler ister misin? Meyve suyu falan."

"Olur, fark etmez." Benim gergin suratımın aksine o rahatça gülümsediğinde gülüşüyle biraz daha sakinleştiğimi hissetmiştim. Onun rahatlığının birazı bana geçerken gülümsemeye çalışıp mutfağa girdim.

Tamam, bunda bu kadar abartılacak bir şey yok. alt tarafı içinden geçenleri söyleyeceksin Sanji. Çok kolay, sadece bir kaç kelime. Seni seviyorum Zoro... Sadece bu kadar, yapabilirsin. Sonunda ölüm yok ya da cezalandırılmayacaksın. Sadece bir kaç kelime... Tek nefeste söylenebilecek kadar az. Sonucunun ne olacağı önemli değil sadece içinden geçenleri söyleyeceksin ve bu ağır yükten kurtulacaksın. Sonucu kötü de olsa söyleyip yükünü hafifletmelisin. Sadece bir kaç kelime...

"Sadece bir kaç kelime..." Bir nebze de olsa sakinleştiğimi hissettiğimde dolaptan iki bardak çıkarıp içine meyve sularını doldurdum. İçeri girip bir bardağı ona uzatırken ikili koltuktaki boş olan yanına oturdum. 

"Teşekkürler."

"Rica ederim."

"Ay sen bi' kibar olmuşsun çakma güneş, ne bu haller?"

SanZo / Primo AmoreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin