<18. Bölüm>

171 12 28
                                    


"İşte şimdi inandım."

"Tabi eğer istersen evlenedebiliriz."

"Çakma güneşim."

Kafamı yastığa daha çok gömdüm. Eve geldiğimden beri aklımdan çıkmayan sözleri ve hareketleri tekrar tekrar film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu.

Mutfakta yaptığı şeyden sonra içeriye gitmiş beni nefes alışverişlerimle aynı hızda atan kalbimle orada bırakmıştı. Kendime gelip yemeği yapmaya devam ettikten sonra hazırlanınca yiyip geç saatlere kadar oturmuştuk. Ona bakmamaya özen gösterirken sonunda eve gelince derin bir nefes almıştım.

Aklıma tekrar öptüğü an gelirken elimi yanağıma doğru götürdüm. Dudaklarının değdiği yere parmaklarımı bastırırken yüzümde saçma bir gülümseme oluşmuştu.

Yataktan kalkıp mutfağa girdim. Annem yemek hazırlarken yiyecek birşeyler aradım. Acıkmamıştım ama ağzımın boş kalmasını da istemiyordum hem düşünürken yemekte güzel oluyordu.

Dolaptan iki kase çıkartıp birinin içine çekirdek doldurmaya başladım.

"Yemek yapıyorum. Onu bekleseydin yemekten sonra yerdin." Anneme dönüp elimdeki kaselerle mutfak kapısına doğru ilerledim.

"Yemeği yapınca onu da yerim ben." Cevap vermesini beklemeden odama geçtim. Masanının üzerindeki bilgisayarı alıp yatağa girdim. Her şeyi rahatıma göre dizip izleyebileceğim bir şey aradım.

Yarım bıraktığım diziyi izleme kararı alınca kaldığım bölümü açıp çekirdeklerden birini ağzıma götürdüm. Bölüm başlayana kadar neredeyse kasenin yarısına kadar bitirmiştim. Sonunda açılan ekranla izlemeye başladım.

🚬

Geçen dakikalar boyunca diziden hiçbir şey anlamamıştım. Aklımda beni terk etmeyen düşünceler rahat bırakmıyordu. Zaten odaklanamadığım bölümü kapatıp bilgisayarı kenara koydum. Biraz doğrulup yatak başlığına kafamı yaslayıp tavanı seyretmeye başladım. Bitmek üzere olan kasedeki kalan çekirdekleride hızlı hızlı yemeye devam ettim.

Tavanla bakıştığım sürede çok fazla şey düşünmüştüm. Başlarda Zoro'yu düşünsemde sonradan tavanın neden bu kadar boş olduğu aklıma takılmıştı. Kendime küfürler ede ede yataktan kalkıp masaya oturdum. Bu kafa karışıklığım yalnızca tek birşeyle geçerdi ve ben bunun ne olduğunu biliyordum. Çekmeceden çıkarıp masanın üzerine koyduğum defterin boş sayfalarından birini açarken kutudanda bir kalem almıştım. Aklımı kurcalayan şeyleri teker teker yazmaya başladım.

Heyecanımı, korkumu, içimdeki sevgiyi, onun yanındayken hızlı atan kalbimi, hâlâ yanağımda hissedebildiğim dudaklarını...

Tüm bunları teker teker yazdım. Kalemden çıkan çizgiler defterin yaprağını doldurdukça kafam daha çok rahatlıyordu.

Daha fazla yazacak bir şeyim olmadığı için defteri kaldırıp yerine koydum. Gözüm Mor kapaklı, üzerinde dairenin içinde ters Y harfine benzer bir sembol olan deftere değdi.

Elime alıp bakmaya devam ettim. Tam olarak hatırlayamıyordum ama uzun zaman önce karşılaştığım birisinden kalmıştı. Kendimi ne kadar zorlasamda yüzü gözümün önüne gelmiyordu ama o anki hislerimi hâlâ hatırlıyordum. Oturup uzun uzun konuşmamıştık, hatta neredeyse hiç konuşmamıştık.

Eski okulumun yakınlarındaki kafeye gitmek için okuldan çıktığım gün görmüştüm onu. Elimdeki kitaplarla kafeye doğru gitmeye başlamıştım. Diğer kafelerden daha farklıydı burası, sessiz, sakin, oturup saatlerce kafanızı dinleyebileceğiniz, duvarlara asılı raflarda çeşit çeşit kitaplar bulunan bir yerdi. Kahverengi tonu ağır basıyordu ve girdiğiniz an sanki farklı bir dünyaya farklı bir boyuta geçiyordunuz.

Tek gittiğim kafe orasıydı. Kapıdan girecekken aynı anda karşı tarafta çıkmak için kapıyı açmıştı. Kapı hareket ettiği için çıkan zil sesiyle hızlı yürüdüğüm için karşımdaki kişiye çarpmıştım. Elindeki bir kaç defter yere düşerken yüzüme bile bakmadan hızlıca eğilip toparlamış ve yine birşey demeden koşarak uzaklaşmıştı oradan. Arkasından 'pardon' diye bağırsamda duymadığını biliyordum.

Kafeye girmek için bir adım attığımda ayağımın altında hissettiğim yükseklikle bakışlarım yere dönmüştü. Orta boyda olan defteri yerden alıp gittiği tarafa doğru bakmıştım. Çoktan gözden kaybolduğunu görünce ne yapacağımı bilemeyerek elimdeki defterle birlikte girmiştim kafeye.

İşte o günden beri saklıyordum bu defteri. Nedense elime aldığım ilk anda midemde bir ağrı oluşmuştu ve garip hissetmiştim. Hislerime her zaman güvenen ve inanan biriydim.

Defteri açıp ilk sayfasına tekrar baktım. Farklı bir dilde ve çok güzel bir el yazısıyle yazılmış olan kelimelere baktım. Belki internetten bakıp ne yazdığını öğrenebilirdim ama istememiştim. İlk zamanlar belki özeldir ve olur da karşılaşırsak diye bakmamıştım, sonrasında ise artık karşılaşma ümidini kesmiştim ki zaten görsem de hatırlayamazdım.

Bu zamana kadar da hiç bakmadım ya da bakmak istemedim bilmiyorum.

Defteri yerine koyup masadan kalktım. Yatağa kendimi atıp telefonla oynamaya başladım.

Sanki telefonu elime almamı bekliyormuş gibi arayan Luffy'e görmeyecek olsa da göz devirdim. Açıp yan yatarak telefonu kulağımın üzerine koydum.

"Ne var?"

"Bende seni seviyorum canımın içi."

"Ya he he. Noldu söyle hadi."

"He, kalk gidiyoz."

"Nereye?"

"Gazinoya."

"Mal mısın oğlum ne gazinosu bu saatte."

"Ne var lan saatte."

"Gece oldu gece."

"Ulan karınca beyinli sabah gazinoya giden insan gördün mü sen hiç? Ya da şey 'hadi kalk bi sabah namazı kılmak için gazinoya gidelim' falan. Bazen cidden nasıl benden daha salak olabildiğini düşünüyorum."

"Bitti mi?"

"Galiba."

"Ha o zaman saana kötü bir haberim var, gazinolar kapatıldı gerizekalı."

"Lan cidden mi? E beni niye bu kadar konuşturuyosun o zaman sakat. Bu kadar zamanı konuşarak geçireceğime yemek yerdim."

"B-"

Bir şey dememe izin vermeden telefonu yüzüme kapatınca içimden söverek kulağımdan indirdim.

Hayatınız ne kadar zor olursa olsun gerizekalı bir arkadaşınız varsa daha zordur. Ve sanırım bu gerizekalılık bulaşıcı çünkü şu saçma cümleyi kurmak bile başlı başına bir örneği...



Galiba ölmüşüm
İnsan bir sorardı acaba bu salak nasıl ne zamandır bölüm atmıyo inşallah ölmüştür diye

YA ÇOK SALAK HİSSEDİYORUM AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA

Bi belaya battım çıkamıyorum
Cok merak ettiniz soylim bari

Takintili sapigim var pesimde aq. Ona asla demeigim seyleri ben sozumu hala tutuyorum diyo. Deli galiba

Ben gidiom daha matematik dinliycem. Sonrada Mahmut Tuncer halayı izleyerek depresyona giricem.

Bi dahaki bölüm ne zaman gelir bilmiom. Allah kerim cnmlarim.

🐇💨

SanZo / Primo AmoreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin