⚡
Denizin kıyıya vuran dalgalarına bir kız çocuğunun şen kahkahaları eşlik ediyordu. Su, kuma basan çıplak ayaklarına her değişinde çığlık çığlığa gülüyor ve birkaç adım daha atıyordu. Arada yere eğilip taş alıyor onları da denize doğru fırlatıyordu.
Tabii o her denize doğru adım atışında onu endişe ile izleyen annesi, 'Kızım çok gitme' demekten kendisini alıkoyamıyordu.
Babası ise kızının yaşına inip onunla birlikte gülüyor, onunla birlikte ilerliyordu. Hava soğuktu. Bu yüzden fazla oynayamadılar. Kızının ıslanan çoraplarını değiştirdi babası. Ve kat kat kıyafet giydirdi annesi. Sonra önümden geçip gittiler. Bir film sahnesi izliyormuş gibi izlemiştim onları dakikalarca. Kız çocuğunun sapsarı saçlarına, upuzun kirpiklerine ve yemyeşil gözlerine hayran olmuştum. Hatta biraz da kıskanmıştım. Bende saçlarımı o kadar sarı isterdim. Gerçi çocukken benim de saçlarım öyleydi.
Elimde ki son parça simiti de ağzıma attığımda bir karton bardak girdi bakış açıma. Üzerinde ki dumandan da anlaşılacağı üzerine sıcak bir çay.
"Sen gelene kadar ben simitimi bitirdim bile." diyerek bana uzattığı çayı almıştım elinden. Soluma oturdu. "Kusura bakma biraz beklettim." Onun için aldığım simiti ona uzatmıştım.
"Şaka yapıyorum, önemli değil."
"Ee, bu buluşmamızın amacı ne?" dediğinde yüzümü Ozan'a doğru çevirdim. "Hastaneden çıktım, hava güzel geldi. Deniz havası alayım dedim, sonra tek başıma almayayım dedim"
İnce bir tebessüm vardı dudaklarında. "Anladım, iyi demişsin" dedi başını sallayarak. Sakallarını ve saçlarını kısaltmış olması dikkatimi çekmişti. Bu eski Ozan'a dönüyor olduğuna mı işaretti? Eski Ozan, şu sürekli televizyonlarda gördüğüm...
"Bakıyorum da keyfin yerinde" dediğimde ona verdiğim simiti ikiye bölmüş ve diğer yarısını bana uzatmıştı. "Yani öyle biraz...Her şey istediğim gibi gidiyor. E bir de birkaç saat önce bir mesaj aldım, beni daha çok cesaretlendirdi" diyerek göz kırptığında güldüm.
"Ne mesajıymış o?"
"Bir arkadaşım bana açık çek sundu da"
Birlikte simitimizi yerken önümüzden geçen birkaç insan durup durup bize bakmıştı. Sonra kendi aralarında fısıldaşarak gitmişlerdi.
"Sayende bildirimlerim hiç susmuyor." dedim.
"Alışırsın."
"Esin ne zaman konuşuyor?"
"Henüz karar vermedim."
Saatime baktım. Temiz havayı aldığıma göre artık gidebilirdim. Hem konuşacak bir şeyimiz de yoktu. "Görüşürüz o zaman" diyerek ayaklandığımda kaşlarını kaldırarak baktı bana. "Nereye?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR
Teen Fiction"Yine komşu olmak istiyorumdur belki" dedi. "Balkondan balkona konuşmak iyi geliyordur belki. Mahallede ki teyzelerin dedikodularını dinlemek istiyorumdur senden, yanına gelebilmek için araç kullanmak istemiyorumdur, yakınımda ol istiyorumdur" "Nefe...