18.Bölüm

191 17 5
                                    

⚡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nefes nefese kendimi apartmandan sokağa attığımda elimi göğsümün üzerine koydum. Buraya gelirken içten içe annemin pişmanlığını görmek istemiştim. Mutlu bir hayat süreceği aklımın ucundan bile geçmemişti çünkü ben hep onun eksikliği ile mutsuz olmuştum. Şimdi gördüğüm manzara ise düşündüklerimin, annemin hayatı hakkında kendi kendime ürettiğim teorilerin çok dışındaydı. Sevgisizliğinin bana özel olduğunu anlamak, bana veremediği sevgisini oğluna verebildiğini görmek beni bırakıp gitmesinden daha çok yakmıştı canımı.

"Kimsin sen?" birden kolumdan tutulduğumda irkildim. Annemin oğluna, Mehmet'e, baktım. "Dokunma bana" kolumu çektim ve hızlıca sokağın çıkışına doğru yürümeye başladım.

Peşimden geliyordu. "Ablam mısın? Annemin ilk evliliğinden?" dediğinde hırsla ona döndüm. "Hiçbir şeyin değilim ben"

"Defne miydi adın?"

Benimle inatla konuşmak istediği için konuşmayı ben kestim ve yoluma devam ettim. "Hemşireymişsin...Dayım öyle söyledi"

"Kes sesini" dedim. Biraz daha peşimden gelmeye ve konuşmaya devam ederse sinir krizi geçirecektim.

"Yeni öğrendim ben seni...Dayım anlattı, ne güzel hemşire olman."

Çantamdan telaşla telefonumu çıkardım. Ellerim öyle bir titriyordu ki telefonu zor tutmuş, Ozan'ı zor aramıştım. "Neredesin Defne sen? Sabahtan beri sana ulaşmaya çalışıyorum"

"Beni buradan al lütfen" dedim. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum biraz daha üzerime gelindiği takdirde sokağın ortasında hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdim.

"Tamam konum at...Neredesin, ne oldu? Sesin çok kötü geliyor Defne bir şey söyle...Ozan Bey set hazır nereye gidiyorsunuz...Acil işim var, erteleyin...Ama olmaz ki böyle..."

"Nereye gideceksen ben götürebilirim" dedi, Mehmet. "Yaklaşma bana" dedim öfkeyle.

"Defne bir şey söyle...Neredesin, ne oluyor?" diye bağırdığında kendime gelmiştim. "Korkulacak bir şey yok ama lütfen çabuk ol." telefonu kapattığımda ayakta durmakta zorlanıyordum. Duvarın kenarına çökerek oturduğumda Mehmet'te yanıma oturdu. Avazım çıktığı kadar bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Ne laftan anlamaz biriydi. "Demek ablamsın" dedi.

"Ne saçmalıyorsun ya sen?" dedim. "Dayım ilk söylediğinde çok şaşırmıştım, hep kardeşim olsun istiyordum ama zaten ablam varmış. Anneme çok kızdım bana daha önce söylemediği için"

"Sana sus diyorum" diyerek yanımda ki taşı almıştım. "Senin başka kardeşin var mı? Baban nerede? Benim babam şoför olduğu için hep yollarda. Onu çok az görüyorum ama annem hastalandığı için artık gitmeyecek. Normalde deli gibi sevineceğim şeye şuan hiç sevinemiyorum."

Gözyaşlarım hazırda bekliyordu, burnumun direği sızlıyordu ama ağlamayacaktım. "Sana ne benim babamdan, bana ne senin babandan. Kes sesini" dedim. Mutlu aile tabloları hiç umurumda değildi. "Seninle tanışmaya çalışıyorum" dediğinde hırsla ona döndüm. "Bana bak çocuk...Ben senin hiçbir şeyin değilim, sakın benden medet filan da umma. O kadın için kan bile vermem. Birazdan defolup gideceğim bir daha da karşılaşmayacağız."

AMORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin