⚡
"Ben size dedim! Ben kıza bu kadar kötü davranmayın dedim." Koridorda haber bekleyerek dönüp dururken bir yandan da duvarın dibine çökmüş Sefa'ya ve kollarını göğsünde birleştirerek haber bekleyen Ozan'a söylenip duruyordum.
"Bizim ne suçumuz var?" dedi, Ozan. Aniden durup yüzümü ona döndüm. "Arkadaşlık yapmak zorunda değildik sonuçta...Bizim bunda ne gibi bir payımız olabilir?"
"Uzun zamandır zaten kötüydü" dedi, yardımcısı Esma Hanım. O da ağlayıp duruyordu. Hatta ağlamaktan konuşamıyordu. "En son yürüyüşe çıktı, döndüğünde daha kötüydü. Odasına kapandı. Çıkacağımı haber vermek için yanına gitmiştim ama ses vermedi. Kapısı da kilitliydi" ağlaması şiddetlendiğinde gözlerim onu dikkatle dinleyen Sefa'ya değdi. "Belli ki dışarıda ki tepkiler sebep olmuş" dedi, Ozan.
Sefa başını ellerinin arasına aldı. "Galiba benim yüzümden" diye mırıldandı. Hepimizin dikkatini üzerinde toplandığında konuşmaktan çekinerek "En son ben konuştum...Bu kadar etkileyeceğini nerden bileyim" dedi.
"Ne dedin?" dedi, Ozan.
Sefa göz ucuyla bana baktı. "Tavsiye verdim, Defne ile görüşme ve yeni bir işe atıl gibi..."
"Defne ile görüşme mi?" dedim, kaşlarımı çatarak. Cevap vermedi. "Sefa bu sana mı kaldı?" sesim istemim dışında yükselmişti.
"Bana kalmadı...Ama bilmiyorum işte iyi bir şey yapıyorum sandım."
Acil kapısı açıldığında hepimiz ayağa kalkmış ve doktora bakmıştık.
"Korkulacak bir şey yok. Midesini yıkadık, gözetim altında tutacağız."
⚡
Saçları yastığın üzerine dağılmış, üzerinde hasta kıyafeti ve bembeyaz olmuş yüzü ile uyuyordu. İntihar etmek, hayatından vazgeçmek bana anlaşılması zor geliyordu. Kendime bunun için kızsam da çok ön yargılı davranıyordum. Hayattan vazgeçmek kolay olmamalıydı. Her şeyin bir çözümü elbet bulunurdu. Sağlıktan ve yaşamaktan kıymetli ne vardı ki şu dünyada?
Yatağın yanında ki sandalyeye oturarak koltukta oturan ve gözlerini Esin'den almayan Sefa'ya baktım. Onun da şuan hasta yatağında yatan Esin'den farkı yoktu. Hatta Esin'den daha fazla hasta duruyor olabilirdi. Suçluluk psikolojisi onu bu hale getirmiş olsa gerekti.
Ozan sessizce oturup Esin'i izliyordu. Bir yorumda bulunmamıştı. "Anne ve babasına haber vermek gerekmez mi?" dedim. Esma Hanım'ın konuşmadan Ozan derin bir nefes aldı. "Ben araları bozuk diye biliyorum."
"Ama bu öyle basit bir şey değil ya"
"Hiç konuşmuyorlar" dedi, Ozan.
Yutkunarak Esin'e döndüm. Belki de ona karşı bu kadar yakın hissetmemin, ne olursa olsun onu suçlamakta geri durmamın sebebi buydu. Aynı yerden eksik oluşumuz. Ozan'ın telefonu bilmem kaçıncı kez çalıyordu. "Sen git bence sete" dedi, Sefa.
"Aynen...Ben burdayım zaten Sefa'da gitsin hatta"
"Ben burada kalacağım" dedi, Sefa.
"Esin'in seni görmek isteyeceğini hiç sanmıyorum."
"Tamam" dedi, Ozan ayağa kalkarak. "İkiniz de burada kalın bana da bir şey olursa haber verin...Defne sen de üzerine gitme" dediğinde ters ters Sefa'ya bakmaya devam ediyordum. "Lütfen...Rica ediyorum" dedi.
"Tamam" dedim. Arkamda durup saçlarımı toparladı ve eğilip yanağımdan öptü. "Bir şey olursa haber ver"
"Tamam" dedim bir kez daha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR
Teen Fiction"Yine komşu olmak istiyorumdur belki" dedi. "Balkondan balkona konuşmak iyi geliyordur belki. Mahallede ki teyzelerin dedikodularını dinlemek istiyorumdur senden, yanına gelebilmek için araç kullanmak istemiyorumdur, yakınımda ol istiyorumdur" "Nefe...