16.Bölüm

199 14 30
                                    

NOT : Merve karakterinin ismini Deniz olarak değiştirdim.

"Dizinin yayımlanmasına daha 1 ay var ama şimdiden en çok konuşulan projeler arasında...Bir sürü reklam, sinema filmi de geliyor" Deniz heyecanla bunlardan bahsederken Ozan konu onunla alakalı değilmiş gibi umursamadan yemeğini yiyordu.

"Sezgin'in yüz ifadesini görmeyi çok isterdim" dedi, Sefa.

Ben hiçbir durumda görmek istemezdim. Mümkünse bizden hep uzak dursundu. "Nerede biliyor musunuz?" diye sordu Deniz. "Düğünden sonra hiç görmedim" dedi, Sefa. En son evime geldiğini kimse bilmiyordu ve söylemeye de pek niyetim yoktu. Çünkü ne gerek vardı? 

"Esin'den haberiniz var mı peki?" dediğinde Sefa bana baktı. Sonra "Yok" dedi. "İnanılmaz birisi. Şok oldum yaptıklarına. Bir de o kadar masum rolünü oynadı." dedi. Esin'i savunma isteğimi bastırmam gerekiyordu. Hatasını anlayan, bunun için pişman olan birisinin üzerine bu kadar gidilmesini doğru bulmuyordum. Ya da bu tamamen benim gereksiz iyi niyetim de olabilirdi. Ama bugün sabah gördüğüm ki dağılmış hali beni hiç mutlu etmemişti.

"Ben de şaşırmıştım zamanında, artık ben bile inanacaktım oyunculukları karşısında." diyen Ozan ile Sefa tekrar bana baktı. Bu bakış 'Bak gördün mü? Ben sana söyledim, Esin ile görüşme' bakışıydı. "Neyse, ne halleri varsa görsünler...Hatta belki Sezgin ile tekrar bir araya gelirler" dedi, Sefa.

"Aynen öyle...Neyse ben kalkayım bir sürü işim var." dedi, Deniz. Onun hemen arkasından Sefa da toparlandı. "Ben de kalkayım, zaten Ozan gitmem için gözümün içine bakıyor"

Ozan öksürerek suya uzandığında Deniz gülümseyerek elini bana uzattı. "Tanıştığımıza tekrardan memnun oldum. Bundan sonra çok görüşeceğe benziyoruz."

"Bende memnun oldum" diyerek elini sıktım. İkisi de evden çıktı. Arkalarından kapıyı kapatır kapatmaz Ozan, kollarımı kolları arasına hapsederek arkamdan sarılmıştı. "Biran hiç gitmeyecekler sandım" dediğinde gülerek yüzümü ona döndüm. Ona kötü bir haberim vardı; artık benim de gitmem gerekiyordu. "Yani ben gelirken baş başa kalırız sanmıştım. Sefa vardı ama o yemek yiyip giderdi." dediğimde saçlarımla oynayarak "Deniz biraz bonus oldu...Neyse sonuçta şuan tam da istediğimiz gibi sadece ikimiziz." diyerek elini belime indirdiğinde ve hemen ardından bir adımla sırtımı kapıya yasladığında tatlı bir şekilde gülümsedim. Şu durumda gitmem gerektiğini ancak şirinlik yaparak söyleyebilirdim. "Şey" elimi omzuna koydum. "Ney?" yüzünü yüzüme yaklaştırıp saçlarımın arasından derin bir nefes aldığında dudağımı ısırdım. "Ben de gitsem iyi olacak, geç oldu." Yüzünü geri çektiğinde bir çocuk gibi bakıyordu. "Burada kalmayacak mısın?" 

"Yarın sabah erkenden hastaneye gitmem gerek, burada kıyafetim de yok. Hem sende çok yorgun gözüküyorsun, dinlenirsin" 

"Ben karar verdim bahanem de hazır diyorsun" diyerek benden uzaklaştığında çocuk gibi küsmesi ağzımı açık bırakmıştı. "Bahane değil tabii ki...Gerçekten sabah erkenden hastanede olmam gerek ve buradan eve, evden hastaneye çok zaman kaybederim."

"Peki" diyerek salona gittiğinde neye uğradığımı şaşırmıştım. Ciddi kalmak ve kahkahalarla gülmek arasındaydım. Hali ve tavrı o kadar komikti ki ciddiye almam çok zordu. Peşinden gittim, sırtı bana dönüktü. "Küstün mü ben mi yanlış anladım?" dedim, oldukça ciddi bir sesle. Beni de oyuncu yapabilirlerdi çünkü hala gülmüyordum. "Abartma" dedi sonra bana döndü. "Tamam bugün git ama sonra buraya taşın. Böylelikle sorun kalmamış olur"

"Sanki birazcık emrivaki yapıyorsun, bu hemen verebileceğim bir karar değil."

"Yarın verirsin o zaman...Hadi seni eve bırakayım"

AMORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin