8.Bölüm

198 16 1
                                    

Binalardan oluşan manzaraya karşı karşılıklı oturmuş kahve içiyorduk. Ozan yoktu. Bir telefon gelmişti ve birkaç saat içerisinde döneceğini söyleyerek çıkıp gitmişti. Bana nasıl bir teklifte bulunacağını merak ettiğim için onu bekliyordum. Bu teklifi Sefa da merak ettiği için o da benimle birlikte bekliyordu.

"Zaten aşklar hep yalan dolan." dedi, Sefa.

"Neden öyle dedin?" dedim, gözlerimi camdan alıp karşımda ki berjerde oturan Sefa'ya çevirmiştim. "Yine bir ünlü vakası. Ayrılmışlar" dediğinde yönümü iyice Sefa'ya çevirmiştim ve hatta dizlerimi kendime çekerek bağdaş kurmuştum. "Selim ile Tuğba mı?"

"Sen nerden biliyorsun daha magazine düşmedi ki!?"

Gereksiz bir gururla gülümsemiştim. "Belliydi ki zaten...Tuğba'nın şuan ki partneri ile aşırı belli olan bir yakınlaşması var. Bence onların haberi çıkar birkaç güne."

"Muhtemelen...Ünlülerin geneli böyle zaten."

"Anlatsana biraz bir şey...Yani istersen"

"Bak ünlüler genelde yine ünlü biriyle birlikte olur ya...Hah işte bunlar böyle olunca ilişkileri yürümüyor. Genelleme yapıyorum arada yürüyende var tabii. Ama biri ünlü diğeri normal olduğunda o ilişki net evliliğe gidiyor."

"Aşk üne mi bakıyor?" dedim, saçma olduğunu düşünüyordum.

"Bakmıyor tabii ama aynı sektörde iki insanın yürütmesi bence çok zor. Mesela iki oyuncu, aynı anda ikisinin de dizisi var çok yoğun olup birbirlerine vakit ayıramayınca ipler kopuyor. Ha bir de ego savaşları var. Biri birinden daha çok popülerse kötü etkiliyor. Çünkü popüler olmayan sadece ilişkisi ile konuşulduğu için gururuna yediremiyor. Magazin bile X kişisinin sevgilisi diye yazıyor. Oysa daha yetenekli bir oyuncu, çok rastladım buna."

"Aslı ve Ozan? Yani onlar da mı sence gerçek değildi?"

"Bu söylediklerim onlarda geçerli değildi. Çünkü ikisi de müthiş bir popülariteye sahipti. Aslı, Ozan'ı çok seviyordu-"

"Çok seviyorsa neden hiç Ozan'ı dinlemeyi seçmemiş?"

"Bilemeyiz Defne...Her şey çok kusursuz, dinlemesi gereken bir şey yoktu. Ve belki de tahammülü yoktu."

"O yüzden Sezgin ile?"

"Duygusal boşluktaydı...Neyse Ozan da seviyordu. Yakışıyorlardı da" dedi, kahvesinden bir yudum aldı. "Gerçekten çok yakışıyorlardı. Enerjileri de harikaydı. Onların verdiği tek kare fotoğraf uçuruyordu tüm sektörü...Ama işte bitmesi gerekiyormuş bitmiş."

"Belki Ozan tekrar oyunculuğa dönerse yeniden olurlar?"

"Cık...Ozan için bitmiş gitmiş bir şey artık. Büyüsü kaçtı o işin"

"Aslı neden tüm bu olanlara rağmen Sezgin ile barıştı?"

"Bilmem...Artık tanıyamıyorum Aslı'yı."

Zil çaldı, Sefa benden önce davranarak kapıyı açmaya gitmişti. Ayaklarımı yere indirdim ve derin bir nefes aldım. Gerçekten benden ne isteyeceğini çok merak ediyordum. "Çok beklettim mi?" dedi kapıdan içeriye girer girmez. "Yok canım ne bekletmesi(!)" dedi, Sefa.

"Önemli değil." dedim hızlıca. Şuan konumuz onu ne kadar beklediğimiz olmamalıydı. "Sen nereye gittin?"

Ozan, Sefa'ya baktı. Sefa'nın yerine otururken ortamızda ki sehpada duran boş fincanlar da göz gezdirdi. "Bende bi' kahve alırım o zaman."

Sefa boş fincanları alırken Ozan'a göz devirmeyi de ihmal etmemişti. O salondan çıktığında merakla Ozan'a baktım. Onun konuşmaya pek niyetinin olmadığını anlayınca sabırsızca konuştum."Ee?..Artık bir şeyler söyleyecek misin?"

AMORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin