Sınavlar bitti, stres ve vakit sıkıntısı sona erdi. Nihayet artık rahatım =))) Sınavların son haftalara sıkıştırılmasından dolayı çok yoğun bir ay oldu ama artık rahatça bölüm yazabileceğimi düşünüyorum. Artık gecikme olmadan bölümleri yayınlayabilirim diyebilirim. Gerçekten vakit sorunu olmadan bölüm yazmayı özledim.
Multimedyada karakterlerle ilgili yaptığım bir gif çalışması var, umarım hoşunuza gider :D
Ve bu güzel kapak için Betülüme çok teşekkür ediyorum ^^
Vee son olarak bu bölümdeki karakterimiz Azra'yı hatırlamıyor olabilirsiniz, bunun için kısa bir hatırlatma yapayım; Yaman'ı sevip duygularının karşılığını alamadığı için intihar edip yoğun bakımda olan ve abilerinin bu durumu Yaman'dan bilip Yaman'ın peşine düşmelerine, bunun sonucunda Aday'la Yaman'ın kaçırılıp ölümden dönmesine ve Ada'nın babasının vurulmasına sebep olan karakterimiz. Yani kıskanç ve Yaman'a takıntılı. Umarım hatırlatabilmişimdir :D
İyi okumalar ^.^
Gözlerim bana oyun mu oynuyordu yoksa karşımda gördüğüm kız... Azra, evet Azra'ydı sanırım ismi, o muydu?
Şaşkınca Yaman'a döndüğümde onun da en az benim kadar şaşırmış olduğunu gördüm.
"Ne bu suratlar ama beni gördüğünüze sevinmediniz mi? Alınırım."
Pamuk şekerden bir parça daha koparıp ağzına attığında gözlerimi kırpıştırarak yerimde kıpırdandım.
Yaman bana kısa bir bakış attıktan sonra Azra'yı kolundan tutarak ilerideki büyük ağacın oraya doğru sürüklemeye başladı. Bu kız neyin peşindeydi? Zamanında onun iftirası yüzünden ölümden dönmüştük biz. Yaman'ı kendisini vurmakla suçlamıştı ve şimdi nasıl böyle rahat davranabiliyordu? Hepsinden önemlisi abileri neredeydi? Hatasını anlayıp vaz mı geçmişti yoksa biraz sonra yine o izbandut gibi abileri karşımıza çıkıp bize silah mı çekeceklerdi? İlk seçeneği yeğlerdim tabi ki.
Düşüncelerimden sıyrılıp Yaman'ın sinirli haline baktım. Hızla Azra'ya bir şeyler söylüyordu fakat Azra'nın rahat davranışlarından yine yüzsüzlük yaptığını anlayabiliyordum.
Mantıklı tarafımı susturan ayaklarım beni yanlarına doğru sürüklemeye başladı.Yaman'ın daha gelirken beni farketmesiyle sustuğunu gördüm. Ah, tabi ya konuşmamaya devam!
"Ne oldu?" diye sorduğumda Azra'nın bana ve el hareketlerime garip bir şekilde baktığını gördüm.
"Eve gidelim, orada konuşuruz." diye karşılık veren Yaman'a kaşlarımı çattım. "Onca olanlardan sonra bu kız gelmeyecek herhalde, değil mi?"
"Hey,şunu yapmayı kesin. Ne konuştuğunuzu anlayamıyorum."
Azra memnunsuzlukla araya girdiğinde gözlerimi devirme isteğim gelse de kendimi tuttum. Senin anlaman da çok önemliydi zaten! Bir cevap beklercesine Yaman'a döndüğümde nefesini dışarıya verdi.
"Evde konuşuruz dedim." diyerek ilerlemeye başladığında yumruğumu sıkarak peşinden gitmeye başladım.Tabi Azra hanım da peşimden! Bu da ne demek oluyordu? Onca şeyden sonra hemen kabullenecek değildik heralde! Onun abileri benim babamı vurmuştu! Babam da biz de ölümden dönmüştük! Düzgün bir açıklaması olduğunu umuyordum ki olanlardan sonra çok geçerli bir nedeni olması gerekiyordu, aksi takdirde bu rahat tavırlarını anlamam mümkün olmuyordu.
"Beni de bekleyin!"
Yürürken arkamı dönüp gözlerimi kıstığımda omuz silkip koşarak Yaman'ın yanına gitti. Kaşlarımı çatarak hızlandım. Ah, durduk yerde nereden çıkmıştı ki şimdi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çelişki
Ficção AdolescenteArkasından bakakalmıştım. Çok mu garip bir şey sormuştum sanki. Alt tarafı adını öğrenmek istemiştim. Yani şu 'genç dev' gibi lakaplar kullanmak sıkıcı olmaya başlamıştı cidden. Masadaki tahtayı uzanarak elime aldım. Kendime doğru çevirip okumaya ba...