Bu bölümü birçok defa yazıp sildim, pek içime sinmedi çünkü kafamı bir türlü ciddi anlamda toparlayamadım. Ne yazik ki okullarda açıldı. Zaten günün çoğu okulda geçiyor, eve gel ödevdi oydu buydu wattpad'e hiç zaman kalmıyor :/ Kısacası bir dahaki bölüm ne zamana gelir hiçbir fikrim yok. Ama vote sayıları düşmeyip bana moral olursa büyük ihtimal bayram tatilinde gelir. Neyse yazarın çenesi düştü :D Okuyan herkese teşekkür ediyorum. Vote verip veya yorum yapıp destek olanları da ayrıca yanacıklarından öpüyorum :*
Beğenmeniz dileğiyle, keyifli okumalar =))
Kesinlikle rüya değildi ve bu defa hayalde kurmuyordum. Fazlasıyla gerçekti. Yaman beni öpüyordu! Hem de gülerek..
Bu benim için fazlasıyla heyecan demekti. Ayrıca kulağımda birtakım cızırtılar hissediyordum. Bu da fazlasıyla heyecanı temsil ediyordu. Başımdaki zonklamalardan da rahatsız olmaya başlamıştım.
Yaman iki elini yanaklarıma koyunca temasıyla birlikte irkildim. Resmen yüzüm yanıyordu. Kıpkırmızı olduğuma emindim.
Nefessiz kaldığımı hissettiğimde dudaklarımı araladım. Yaman dudaklarını bastırmakla kalmayıp öpmeye başlamıştı.
Bacaklarımın titrediğini hissedebiliyordum. Bu kadar heyecan.. çok fazlaydı.
Başım dönmeye başladığında Yaman sağ elini yanağımdan çekip kolunu belime doladı. Boynuna sımsıkı tutunmaya başladım. Gözlerimi kapatmıştım. Sanki bedenim uyuşmuş gibiydi.
Daha fazla ayakta duracak gücü kendimde bulamayınca geriye doğru çekilip kendimi bıraktım. Yaman sağ koluyla belimi sarmış şaşkınca bana bakıyordu.
Kafasını sağa sola götürüp kendini toparladıktan sonra kulağımdaki cihazları çıkarıp cebine attı. Ardından sol kolunu da bacaklarımın altından geçirerek beni kucakladı.
Cızırtılar kesilmişti. Ama sanki yankıları hala beynimde dolaşıyor gibiydi. Gözlerim kendi kendine kapanmaya başladığında gördüğüm son şey bana endişeyle bakan bir çift göz oldu.
***
Yavaşça gözlerimi aralamaya başladığımda görüş alanıma beyaz bir duvar girmişti. Yan taraftan vuran ışıktan rahatsız olunca ellerimi gözlerime doğru siper ettim. Başımı yavaşça yan tarafa çevirdiğimde koltukta oturur pozisyonda olan Miray'ı görmüştüm. Sanırım uyuyakalmıştı.
Yavaşça yerimden doğruldum. Burnuma gelen hastane kokusu yüzümü buruşturmama neden oldu. Ayağa kalktığımda Miray da yerinde kıpırdanmıştı. Kolumdaki serumu çıkartınca biraz acıdı tabi ama önemsemeden sessizce yürümeye başladım.
Kapıyı yavaşça açıp dışarıya çıktığımda erafta‚ oturan hasta yakınları ve yan taraftaki hemşireden başka kimse olmadığını farkettim. Sola dönüp yürümeye başladım. Biraz ilerledikten sonra koridorun sonunda ki Kuzey'i görmüştüm. Yaman... neredeydi ki?
Kuzey'in yanına doğru yürümeye başladığımda bir bayanla konuştuğunu gördüm. Aramızda sadece dört adım kalınca beni farkedebilmişti. Bayan gülümseyerek yan taraftaki odaya doğru yöneldiğinde eş zamanlı olarak yanına varabildim.
Yalnız kalınca Kuzey kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı. Ardından elimden tutarak sol taraftaki geniş odalardan birine girdi. Bu hastanede görevli miydi acaba?
Odanın kapısını kapatıp bana döndüğünde gözleriyle kolumu işaret etti.
"Serumunu mu çıkardın sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çelişki
JugendliteraturArkasından bakakalmıştım. Çok mu garip bir şey sormuştum sanki. Alt tarafı adını öğrenmek istemiştim. Yani şu 'genç dev' gibi lakaplar kullanmak sıkıcı olmaya başlamıştı cidden. Masadaki tahtayı uzanarak elime aldım. Kendime doğru çevirip okumaya ba...