Multimedyada Aymir çalışması var :)
Keyifli okumalar ^-^
Bu sabah uzun süreden sonra biraz da olsa huzurlu kalkmayı başarabilmiştim. Çünkü bugün telefonla da olsa babamın durumunu öğrenecektim. Miray da annesini arayacaktı. Annesi merak etmiş olabilirdi. En son biz de kalmak için annesinden izin almıştı ve bir daha da görüşmediler. Bugün arayıp bir bahane uydurmamız şarttı. Yaman'ın dediğine göre tedavim bitene kadar burada kalacakmışız ve belki bittikten sonra da... Hastanede babamım güvende olduğunu söyleyince benim nerede kaldığımın bir önemi yok aslında. Sonuçta Yamanlar var ve burada hep birlikte olunca güvende hissetmeye yetiyor. Babam güvendeyse sorun yok benim için. Aslında bu zamana kadar Miray'ın annesinin polise gitmediğine şaşırmış olabilirsiniz. Ama nasıl desem... Hasret teyze biraz rahat bir kadındır. Yani en son Miray biz de kalacağını söylediğine göre muhtelemen hala biz de zannediyordur. Miray'ın telefonlara cevap vermeme durumuna alıştılar zaten. Bazen izin alır ve bir hafta civarı bizde kaldığı süreçte bir daha annesini aramazdı. Hiç değilse onun bu tavrı şimdiler de işe yarıyor.
Sözleştiğimiz gibi Kuzey iki saat sonra tedavi için gelecekti. Tedavi süresi bittikten sonra da telefon konuşmalarımızı yapıp alışverişe çıkacaktık. Yaman arayıp babamla konuşacaktı ve durumunu bana söylecekti.
Miray da benden on beş dakika sonra uyanmıştı. İkimizde duşumuzu aldıktan sonra tedavi için son bir saat kalmıştı. Hızlıca giyinip mutfağa geçtim. Bugünü sanki hayatımda onca yaygara kopmamış gibi sorunsuz yaşamak olanları bir günlüğüne unutup huzurlu olmak istiyordum. Sadece bir günden zarar gelmezdi sanırım.
Yarım saat sonra sorunsuz bir kahvaltı hazırladığımda Ayaz ve Yaman da aşağıya inmişti. Kahvaltıya oturduğumuzda çayları koymaya başladım.
Galiba biraz önce sorunsuz derken biraz aceleci davranmış olabilirdim. Karşımda çok bariz göze batan demsiz bir çay duruyordu. Demini biraz az atmış olabilirdim. Ama ben iyi olduğunu sanıyordum! Mahçup bir ifadeyle bardağına çay boşaltmakta olduğum Yaman'a döndüğümde önündeki bardağa bakarak yüzünü buruşturduğunu görmüştüm.
“Bu ne Ada?”
Oflayarak elimdeki çaydanlığı yerine bırakırken Mirayla Ayaz da Yaman'ın önündeki bardağa bakıyorlardı.
“Bu şaheserinde bize ne anlatmak istedin Adacığım?”
“Dalga geçme Ayaz ya! Demi az olmuş işte.”
“Sidik gibi içmem bunu ben.”
Kaşlarımı çatarak Yaman'a bakmaya başlamışken o ise hala rahat tavırlarına devam edip çatalını yumurtaya doğru uzatmıştı. Tabağı o çatalını getiremeden kendi tarafıma çekip bana bakmasını sağladım.
“Kalkıp hazırlasaydınız o zaman!”
Ayaz gözlerini açmış bana bakarken elindeki yağ bıçağını Miray'ın boynuna doğru uzattı.
“Yumurtayı vermezsen kız ölür!”
“Çek şu bıçağı be!”
“Sessiz ol Miraycığım. Blöf yapıyorum.”
Ben Ayaz'a bakmakla uğraşırken Yaman da çaktırmadan önümdeki tabağa uzanmıştı. Tam bir şey söyleyecekken Miray'ın yerinden kalkmasıyla o tarafa doğru döndüm. Az sonra yanında Kuzeyle birlikte mutfağa geri girmişti. Kuzey hepimize bakarak günaydın dedikten sonra Miray'ın ısrarı üzerine yanımdaki sandalyeye oturmuştu. Önlerinden çektiğim için daha bir lokma bile alınmayan yumurtadan yiyince Yaman kaşlarını çatarak Kuzey'e bakmaya başlamıştı. Ardından aklından sinsi bir fikir geçtiğini tahmin ettiğim yüz ifadesiyle bana doğru döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çelişki
Teen FictionArkasından bakakalmıştım. Çok mu garip bir şey sormuştum sanki. Alt tarafı adını öğrenmek istemiştim. Yani şu 'genç dev' gibi lakaplar kullanmak sıkıcı olmaya başlamıştı cidden. Masadaki tahtayı uzanarak elime aldım. Kendime doğru çevirip okumaya ba...