Multimedya - Ada'nın yeni hali :)
**
Geçtiğimiz çakıllı yollardan yazlığa yaklaştığımızı anlayabiliyordum. Biraz sonra bu tahminimi desteklemek istercesine uzun kumsal göründü.
Ve on dakika sonra yazlığın oradaydık. Babam arabayı ağaçlık bir alana park ettiğinde Miray'la arabadan indik. Babamın bagajdan çıkardığı çantalarla zaten bu iş için hazırlıklı olduğunu farkettim.
Babamın elinden çiçek desenli valizimi alarak yazlığın ahşap kapısını açmasını bekledim. Miray kendi valizini dışarıda bırakarak yukarıya çıkmam da bana yardımcı oldu. Sanırım ailesinin yanına gidecekti. Ne zamandır görüşmüyorlardı ve bu da benden kaynaklı bir sorun olduğu için üzgündüm. Odaya girdiğimizde valizi yatağımın üstüne koyarak Miray'a döndüm.
"Hadi sen bekletme seninkileri. Üzgünüm bu kadar süre ayrı kaldığınız için. Sakın çaktırma ama, biz hep dayımların yazlığındaydık unutma."
"Bir şeye de üzülme artık Ada ya, duymanın sevincini yaşa yeter.Hem seninle gelmeseydim Ayazla... Yani Ayaz ve Yamanla tanışmış olmazdım. Neyse, merak etme bir şey çaktırmam."
Başımı salladığımda gülümseyerek odadan çıktı.
Yatağa oturup bağdaş kurdum. Valizi kendime çekip fermuarını açtığımda içinde kıyafetlerimin ve bazı eşyalarımın olduğunu gördüm. Varlığını unuttuğum civcivli tokam bile vardı.
Sanırım Miray da babama şu hazırlanma konusunda yardım etmiş gibi görünüyordu.
Kıkırdayarak lastik tokanın ucundaki küçük ve tüylü civcivin kafasına dokundum. Bu tokayı seviyordum. Tokayla saçımı çabucak bir at kuyruğu yaparak valizden eşyaları çıkarmaya başladım.
Yazlığın güzel bir temizliğe de ihtiyacı var gibi gözüküyordu. Ama yazlıktan önce o temizliğe kesinlikle benim de ihtiyacım vardı. Eşyaları yerleştirme işini bitirdikten hemen sonra yorgunlukla yatağa oturdum. Sanırım yolculuk yorgunluğuydu. Üzerimdeki Yaman'ın ceketini istemeyerek de olsa yavaşça çıkarıp yastığımın üzerine koydum. Yastığım da böylece Yaman kokabilirdi. Bu düşünceme gülümseyip banyoya girdim.
Güzel bir duş almanın zamanı gelmişti.Girdiğim köpüklü suyun içinde olabildiğince oyalanarak rahatlamaya çalışmıştım. Parmağımdaki köpüğe üfledikten sonra başımı geriye yaslayarak düşündüm. Bu iki haftayı nasıl geçireceğimizi düşündüm. Sonrasında ne yapacağımızı düşündüm. Düşünmenin içimde daha çok sıkıntı biriktirmesinden başka bir işe yaramadığını anlayınca doğrulup suyu açtım. Parmaklarım buruş buruş olduğuna göre yeteri kadar suda kalmıştım. Durulanıp çıktığımda pembe bornozuma sarınarak buğulu aynaya baktım. Bornozun koluyla aynadaki buğunun yüzümü gösterecek kadar olan kısmını sildim.
Yanaklarım pembeleşmişti ve rengim açılmıştı sanki, kirlilikten arınmış olmama sevindim. Başıma sardığım havluyu başımdan aşağı çekip saçlarımın açığa çıkışını izledim.
Tıpkı Yaman'ın başımdaki boneyi çektiğinde özgür kalışlarındaki gibi..Öndeki bir tutam saçı alarak elimde kıvırıp dudaklarımı büzdüm.
Mutsuz olduğumuzda ya da canımız sıkıldığında değişikliğe gitmek isteriz çoğu zaman. Yaptığımız alışverişte aldığımız birkaç parça kıyafet ya da saç şeklimize uyguladığımız değişiklikle stres atmak isteriz. Ruhen iyi hissetmek için hoş ve ufak bir görünüş değişikli de iyi gelebilir çoğu zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çelişki
Teen FictionArkasından bakakalmıştım. Çok mu garip bir şey sormuştum sanki. Alt tarafı adını öğrenmek istemiştim. Yani şu 'genç dev' gibi lakaplar kullanmak sıkıcı olmaya başlamıştı cidden. Masadaki tahtayı uzanarak elime aldım. Kendime doğru çevirip okumaya ba...