Kin ve nefret insanın sonunu getirebilecek kadar güçlü duygulardır. İnsanın içine bir kez düştü mü kolay kolay silinmez, yer edinir ve büyüdükçe kalbi istila eder. Kinine mağlup olan intikam ister. Bu uğurda yanıp tutuşur ve küle döner. Sarya ise tamda bu sebepten memleketinden, evinden sürülmüştür. Çünkü o kininin, nefretinin kölesi olmuştur. Gözünü intikam hırsı bürümüş, kana susamıştır.
Sarya'nın babası Hasan Ağa'nın her zaman gözleri dolarak anlattığı acı bir aşk hikayesi vardı. Hasan Ağa'nın kardeşi, Hüseyin ve Rozerin'in hikayesi... Bundan yıllar önce Hüseyin ve Rozerin birbirini sever fakat Rozerin'in ailesi kızlarını vermez. Tüm engellere rağmen kaçarak aşklarını yaşatmaya çalışırlar ancak törenin kurbanı olarak aşklarını ölümsüz kılmışlardır. Hasan Ağa her zaman hikayeyi burada bitirmiştir ama gerçek başkadır.
Rozerin'in ağabeyi Cihat onları bulduğunda bir bebekleri olduğunu görür ve bacısının son isteğini yerine getireceğini söyleyerek canlarını oracıkta alır. Hüseyin ve Rozerin'in son isteği kızları Vuslat'ın amcası Hasan'a verilmesi ve bunun asla kimsenin öğrenmesine izin verilmemesidir. Öyle de olur, Hasan Ağa kardeşinin emanetini bir şafak vakti tüm Mardin'den gizli saklı alır ve o zamanlar bebeğini ölü doğuran, acısı taze Aygün Hanım'ın kucağına bırakırken şu sözleri söyler: "Rabbim senin dualarını geri çevirmedi Aygün Hanım. Bundan sonra kardeşim Hüseyin'in emaneti bizim yavrumuzdur. Sen bu bebeğin anası bende babasıyım. Bundan böyle bu sır bizimle mezara kadar gidecek."
Aygün Hanım bir kez de kucağındaki süt kokan bebeğin ölmüş ana babası için yas tuttu. O gün bugündür Aygün Hanım kendini, sütünü emzirdiği bebeğin öz anası bildi. Hasan Ağa ise kanından gelen yeğenini öz evladı bilip, diğer iki oğlundan ayırmadı. Öyle ki kız evlat diye hep kayırıldı, el bebek gül bebek bakıldı, bir kez olsun el kaldırılmadı, of dahi denmedi.
Adı Vuslat olan bebeğin daha dirayetli olması için kulağına ikinci ismi okundu. O artık Hasan Ağa'nın kızı Vuslat Sarya Şahmaran'dı.
Lakin sır tek kişiliktir ve hiçbir sır sonsuza dek gizli kalmaz. Kalmamıştır da Sarya gerçekleri tüm çıplaklığıyla öğrendiğinde kendine gelmesi aylarını alır. Amcası bildiği adamın fotoğraflarına bakarken içine sirayet eden tarifsiz acıyı her zaman o hüzünlü aşk hikayesine bağlamıştır ancak hakikati öğrendikten sonra anlar. Benliği unutmuş olabilir ama kalbi öz babasını tanıyordur.
O zamanlar toy, genç bir kız olan Sarya'nın kalbine siyah bir nokta düşer ve o nokta mürekkebin damlayıp suyu bulandırması gibi yayılır. Her gün bir damla mürekkep bulaşır kalbine ta ki kalbi katran karası olana kadar devam eder. Hasan Ağa ve oğulları, Sarya'daki değişimi gün gün görür ve en sonunda müdahale ederler. Hasan Ağa arkasından atılıp tutulacağını bilmesine rağmen kızını okumaya İstanbul'a gönderir. Çünkü Sarya'sını Mardin topraklarına yem etmeyecektir. Bu topraklarda maalesef çoğu kadın okumaz, çalışmaz, hizmet eder, eşini ve ailesini mutlu etmekle vazifelendirilir ve çocuk yapmakla mükellef olurdu. Hasan Ağa ise kızını oğulları kadar eğitimli ve kabiliyetli yetiştirmişti. Onun tek görevi, gayesi kadınlık ve annelik olmayacaktı. O isterse çalışacak, isterse gezip görecek, kendisi okuyamadığı kadar kızı okuyup öğrenecekti. Hasan Ağa ailesi için tüm söylentilere kulaklarını tıkamış Sarya'yı ayağına taş değdirmeden yirmi beş yaşına kadar getirmişti.
Bu güzel ailenin güneşli günlerini gölgeleyen sırrı tek Şahmaran ailesi değil, bir kişi daha biliyordu. O kişi Hasan Ağa'yı en büyük korkusuyla sınayacaktı. Biricik kızıyla, güzel Sarya'sıyla...
O kişi bir çift kehribar göze müptela olmuş Zeyd Ali Suvaroğlu'ydu. İş adamı olan Zeyd Ali tüm Mardin tarafından tanınır, sevilip sayılırdı. Güçlü bir yüreğe, onurlu ve erdemli bir duruşa, dürüst ve gözü pek bir yapıya sahipti. Ancak göründüğünün aksine kusursuz değildi. Onun en büyük kusuru müptelası olduğu kadına hissettiği duyguların bencilliğiydi.
Kehribar gözlü kadına müptela olan adam ile yüreği nefretle dolu, serden geçmiş kadının hikayesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜPTELA | ASKIDA
Teen FictionKehribar gözlü kadına müptela olan adam ile yüreği nefretle dolu, serden geçmiş kadının hikayesi... *** "Evinamın, delalemin..." dedi sessizce sanırım uyuduğumu düşünüyordu. Arkamdan biraz daha yaklaşıp saçımı kokladı, yakınlığı kalbimi gümbürdetti...