2. BÖLÜM: "Zeyd Ali'nin Vuslat'ı..."

972 60 27
                                    

Sürç-i lisan ettiysek affola.

(Sınır: 20 oy - 15 yorum)

   Bakışları hâlâ aynıydı, ilk tanıştığımızda olduğu gibi. Fakat bir farkla, artık bakışlarının bile yalandan olduğunu biliyordum. İçim dışım sinir, nefret dolmuştu. Neden yapmıştı böyle bir şey? Neden ailemle uğraşıyordu? Hayır, bu adam kimdi de benim ailemi tehdit edebiliyordu?

Babam, yufka yürekli babam kim bilir nasıl kahrolmuştu. Hepimizin içten içe endişe ettiği ancak en çok babamı korkutan aile sırrı bir yabancı tarafından öğrenilmişti ve bana karşı kullanılıyordu. Ailem kaç git kurtar kendini diyordu. Peki bu kurtuluş muydu, hayır.

Bunca yıl neden o dayım olacak şerefsizi öldürmemiştim, sebebi belliydi. Sırrımız ortaya çıkmasın, ailem üzülmesin diye. Şimdi ise bu lanet sır yüzünden tehdit ediliyordum. O şerefsiz ölse de ölmese de üzülen her durumda ailem olacaktı. Ve ben zorunda kalırsam neler yapacağımı çok iyi biliyordum.

"Nasıl bu kadar aşağılık olabilirsin? Buraya kadar geldin hepimizi, en çok beni iş ayağına kandırdın ne için peki? Ne de olsa tehdidim işe yarar bu kızı bana verirler bir gidip göreyim neye benziyor mu, dedin."

Göğsünden itip bağırdım. "Cevap versene!" ben onu itmeye devam edince bileklerimden yakaladı. Beni kendine doğru çekip gözlerime baktı. O da en az benim kadar sinirli duruyordu. Sanki hakkı varmış gibi bir de sinirleniyordu.

"Hiçbir şey düşündüğün gibi değil." dedi sertçe ama benim aksime bağırmadan.

Ellerimi zorla çekmeye çalıştım. "Bırak!" bileklerimi daha sıkı tuttu.

"Ayağına kadar geldim. Gerçek beni gör, tanı diye ayağına kadar geldim."

Var gücümle bileklerimi ellerinden kurtarmaya çalıştım. "Sana bırak, dedim!" Beni daha fazla zorlamayıp bileklerimi bıraktı. Birkaç adım gerileyip elimle kapıyı gösterdim.

"Defol, defol git! Git ve tüm Mardin'e benim bir piç olduğumu söyle."

Yüzü sinirle kasılırken sesini ilk defa yükseltti. "Sarya," dedi uyarır gibi. Neydi onu rahatsız eden, defolup gitmesini söylemem mi yoksa kendime piç demiş olmam mı?

Ama doğruydu ben bir piçtim, annemle babamın arasında yasal bir evlilik bağı olmadan beni dünyaya getirmişlerdi. Bunu biliyor olması gerekiyordu.

"Engel olmuyoruz işte git anlat! Ne o planların suya mı düştü!"

"O tehditleri hiçbir zaman kullanamayacağımı biliyorsun." dedi ne saçmaladığını kaşlarım çatık dinledim. "Yapamam. Seni yanımda tutmak için ailene karşı kullanırım ama asla bu sırrın ortaya çıkmasına izin vermem."

"Beni yanında tutacaksın öyle mi?" sesim kıyametin yaklaştığını haber veriyordu.

"Üzgünüm. Bir kez çıktım karşına, gözlerin gözlerime değdi. Bunun geri dönüşü yok."

"Ne saçmalıyorsun sen? Beni ilk defa gördün diye evlenmek zorunda mı kalacağız," diye sordum alayla, bende biliyordum bizim oranın adetlerini ne uyduruyordu bu adam.

Başını sağa sola sallayarak üzerime doğru yavaşça yürümeye başladı. "Hala anlamadın mı?" diye sorarken gittikçe yaklaşıyordu, gerileyip gerilememekte kararsız kaldım. "Bu seni ne ilk görüşüm ne de son olacak."

Ben dimdik dururken o da tam karşıma geçip aramıza bir adımlık mesafe bile bırakmadı. Söyledikleri kaşımı daha çok çatmama sebep olurken birazdan söyleyecekleri ellerimin titremesine sebep olacaktı.

MÜPTELA | ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin