Sürç-i lisan ettiysek affola.
(Sınır: 30 oy - 25 yorum)
Omuzlarım ve başım dik, duruşum sağlam dağ gibi ayaktaydım. Sesim bir kez olsun titremez adımlarım bir kez olsun tökezlemezdi. Dışarıdan her zamanki sarsılmaz Sarya Şahmaran gibi duruyordum. Hakikat ise tamamen başkaydı, perişan haldeydim. İçim dışım dert tasa, bakışlarım yorgun, gözlerime oturan kızıllık acımı gözler önüne seriyordu. Sesim cansız ancak sözlerim hala bıçak kadar keskindi.
Ne ben arkamı döndüm ne de o sesini çıkardı. Sonunda bakışlarını sırtımdan çekip dolabından bir şeyler aldıktan sonra banyoya girdiğinde sıkıntılı bir nefes verdim. Camın önünden çekilip şifonyerin üstündeki aynadan kendime baktım. Belime kadar uzanan siyah saçlarım iri dalgalar halinde omuzlarımdan aşağı süzülüyordu. Soluk beyaz tenimde ise tek dikkat çeken gözlerimi çerçeveleyen siyah gür kirpik ve kaşlarımın yanı sıra rengini kaybetmiş dudaklarım vardı. Saçlarımı ellerimle düzeltmeye çalışıp gülümsedim. Ailemi görecektim güzel görünmeliydim. Ne yaparsam yapayım yüzümün hali değişmeyeceği için beyhude çabaya bir son verip yatağın ucuna oturup banyodan çıkmasını beklemeye başladım. Kısa bir bekleyişten sonra hazırlanmış bir şekilde banyodan çıktı. Yüzüme bakmadan şifonyerin üstündeki eşyalarını ceketinin iç cebine yerleştirirken sordum.
"Ne zaman çıkacağız?"
"Kahvaltıdan sonra çıkarız," dedi düz his barındırmayan bir sesle, son sözlerimin onu sinirlendirdiği belliydi.
"Aç değilim," kol saatini takarken bana döndü, kaşları çatıktı.
"Kahvaltı yapmadan şuradan şuraya gidemezsin. Bilmem anlatabildim mi?"
Kafamı başka tarafa çevirirken gözlerimi devirdim. Tehditleri olmazsa bana hiçbir şey yaptıramazdı.
"Böyle devam et, gerçek kişiliğin yavaş yavaş meydana çıkıyor."
"Neysem oyum. Kaç gündür tanıyıp gördüğün adamım." Artık sesi bir tık daha sert çıkıyordu, artan sinirini daha fazla arttırmak istedim.
"Sahtekâr, zorba, tehditleri olmadan bana hiçbir şey yaptıramayacak bir adam tanıdım ben. Bencillikle aşkı karıştıran, hastalıklı bir vazgeçememe arzusu olan bir adam tanıdım ben. Daha fazlasını değil." Ona karşı sarfettiğim sözleri ayakta yüzüne karşı bitirmiştim.
"Ne bakmayı ne görmeyi biliyorsun. Bana karşı körsün ya da görmek istemiyorsun! Ama ben görüyorum Sarya bakışlarındaki en ufak anlamı, neyin doğru neyin yanlış olduğunu görüyorum. Bana nasıl bu kadar kör olabilirsin, anlamıyorum."
Sinirliydi, sinirliydim. Kızgın soluk seslerinin önünü kesmek adına kişisel alanından uzaklaşıp sırtımı döndüm. Kör değildim elbet, sadece beni alakadar edeni ya da görmek istediğimi görüyordum.
"Unutma bir tek vazgeçemeyen ben değilim. Sende vazgeçmedin, eninde sonunda sonuçları ne olursa olsun istediğini yaptın."
Başımı sinirle ona çevirdim. "Boşuna vazgeçemeyen insanlar tehlikelidir demedim sana!" tek elimle sertçe göğsüme vurup kendimi işaret ettim "Çünkü kendimden biliyordum. Senin de en az benim kadar tehlikeli olduğunu -sana kör olan ben ne hikmetse- gözlerinde gördüm!" çatık kaşları düzelirken gözlerinde farklı bir ifade yer edindi. "Eğer o gün Serdar olay çıkarmasaydı seninle arama kesin ve kırmızı setler çekecektim. Gerekirse projeyi başkasına devredecektim ama senin ağına düşmeyecektim."
Ellerimi iki yana açıp etrafıma baktım. "Meğerse çoktan etrafım ağlarınla çevrilmiş bense sazan gibi ne döndüğünden bihabermişim."
Sakinleşmek için geri yerime oturup dirseklerimi dizlerime yaslayıp gözlerimi yere diktim. İkimizde sessizliğimizi koruyorduk en sonunda o odadan çıkacağı sırada başımı kaldırmadan konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜPTELA | ASKIDA
Teen FictionKehribar gözlü kadına müptela olan adam ile yüreği nefretle dolu, serden geçmiş kadının hikayesi... *** "Evinamın, delalemin..." dedi sessizce sanırım uyuduğumu düşünüyordu. Arkamdan biraz daha yaklaşıp saçımı kokladı, yakınlığı kalbimi gümbürdetti...