4. BÖLÜM: "Karım isterse çalışır isterse çalışmaz..."

656 42 9
                                    

Heyoo ben geldim aslında yazma şevkim kalmadı ama başladık bir kere pilavdan dönemeyiz artıkk. Bundan sonra bölüm uzunluğuna dikkat etmemeye tamamen olaya odaklanmaya karar verdim çünkü ortalama 5k kelimelik bölüm yazıyorum ve bu çok yoruyor oy ve yorum da az olunca motiveyşınım tamamen düşüyo. Ha bu arada koyduğum sınırlarda geçilmiyo nkcjkdcj o yüzden kafama göre bölüm yazdıkça atacağım.

Ve ve ve kurguyla ilgili tavsiyesi olanlar yazarsa çok sevinirim kurgudan beklentileriniz neler merak ediyorum???

kendinize iyi bakın öptüm kip bay😘

Multi: Sarya'nın hastane kombini isnxşsösş


Sürç-i lisan ettiysek affola.

Gözler yalan söyler miydi daha doğrusu bu kadar şefkatle merhametle bakabilen gözler yalan söyleyebilir miydi? Gerçekten de beni sevgisiyle iyileştirebilecek miydi? İçimde biriktirdiğim onca acıya acı ekledikten sonra sevgiyle iyileştirmek mümkün müydü eğer öyleyse şu yaşa kadar sevgiden başka bir şey görmemiş olan ben nasıl iyileşememiş üstüne bir de kini ve nefreti öğrenmiştim. Şimdi ise karşımdaki aldatıcı bakışlara sahip olan adam kalkmış sevgiyle ehlileşmeyen beni sevgiyle iyileştirmeyi vadediyordu.

Büyük elinin arasında küçücük kalan elimi avucundan yavaşça çektim. Kahverengi gözleri ışıl ışıldı, gözündeki feri bile kendi ellerimle söndürmek istedim. Söndüreyim ki bana benim gibi baksın ışıksız, fersiz, karanlık.

"Bende sana nefretimin sevginden daha büyük olduğunu göstereceğime yemin ediyorum."

Gün gelecek nefretimin dinmesi için yalvaracaksın ve gün gelecek beni ağlattığın kadar ağlayacaksın. İşte o vakit affedenlerden olacağım ve seni rahat bırakacağım.

Kırgınca baktı bir müddet gözlerime, bakışlarını kaçırıp daha fazla duygudan mahrum yüzüme bakmadı.

"Dayanırım," dedi yüreğine umudunu ekmiş inanmam için tekrar gözlerime bakıyordu. "Nefretine dayanırım, yanımda olacaksan ona bile razıyım." dedi ve kutudaki ona ait olan gümüş alyansı çıkarıp parmağına taktı.

"Neden?" diye sordum yakarırcasına nedendi bu inat, ne uğrunaydı tüm bu acı keder. "Bize bunu neden yapıyorsun? Aşk, sevgi deme, değil çünkü! Böyle sevmek olmaz, seven sevdiğine bunu yapmaz. Sen sevmiyorsun sen sahip olmaya çalışıyorsun."

Cevap vermedi bende sorularıma yenilerini ekledim.

"Söylesene sırrımı nerden öğrendin? Beni nerden tanıyorsun? Ne zamandan beri bu düzmece planı kuruyorsun? Söyle artık ben neyin kefaretini ödüyorum!"

"Kimseden öğrenmedim anladın mı beni, kimseden! Ezelden beri içime işliydin! Gözümü seninle açtım ben, seninle büyüdüm seninle güçlendim. Ben sen oldum sana bulandım. Yıllarca gözünün baktığı yerde dolandım durdum bir ihtimal beni görürsün diye. Beni görmeni bekledim, bana gelmeni bekledim." başını sağa sola salladı "Karşımdasın ama hâlâ beni görmüyorsun." Küskün bakışları yaralı bir çocuğun gözlerini andırıyordu.

"Sana olan sevdama o kadar inancın yok ki bir günahın kefaretiyle eş değer buluyorsun. Eyvallah, buna da eyvallah."

Dolu dolu olan gözlerim onun çaresiz bakışlarına ev sahipliği yapmak istemedi. Gözlerimi cama çevirip sustum. Fevri hareketlerle kemerini takıp arabayı çalıştırdı. Yolu seyrederken nefes seslerimizden başka bir şey duyulmuyordu. Tüm yaşananları en baştan kafamda oynattım. Daha gerilere gittim üniversitedeki ve lisedeki hallerimi etrafımdakileri düşündüm. Benim çevremde az insan vardı. Ailem ve hatırı sayılır birkaç arkadaş dışında kimse yoktu. Hiçbir anımda onun yüzünü hatırlayamadım. Eğer görseydim unutmazdım, onu ilk gördüğüm an kazınırdı hafızama. Çocukluğuma indim ancak orada sadece Esad ve Dila vardı. Belki de gerçekten kördüm, etrafımda olup bitenleri göremeyecek kadar kördüm.

MÜPTELA | ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin