Çağan ve Baver için karakter önerisinde bulunmayacağım. Çünkü onlara uyacak karakteri asla bulamıyorum. Herkes istediği gibi düşünebilir.
Keyifli okumalar.
-
Kar yağışı birkaç gün içinde durmuştu. Köy halkı rahat bir nefes alsada asıl sorun şimdi başlıyordu. Neredeyse bir metreye ulaşmıştı kar ve evlerin önleri, yollar, bahçeler kısacası her yer kar içinde kalmıştı.
Elimdeki küreği kara saplarken derince nefes aldım. Aldığım nefes ciğerlerimi titretirken bakışlarımı etrafımda gezdirmiştim. Baver'le birlikte kahvehanenin önündeki karları temizliyorduk. Durmuş usta benim yapmama başta hiç sıcak bakmamıştı. Okul olmadığı için boş boş oturmaktansa bir işin ucundan tutma isteğiyle itirazlarını görmezden gelip küreği kaptığım gibi karları temizlemeye koyulmuştum.
Gözlerim Baver'e kayarken hiç durmadan karları küreklemeye devam ettiğini gördüm. Ben on dakikada bir nefesimi düzene sokmak için mola verip duruyordum ama o şimdiye kadar hiç durmamıştı. Bir süre bakışlarımı onda gezdirdim. Ardından kalan işime devam ettim.
"Kolay gelsin gençler."
Kahvehanenin bahçesine giren amcalara bakıp baş selamı verdim. Hepsi bana gülümseyerek bakarken Baver'e döndüklerinde yüzlerinde gülümseme bir bir solmaya başlamıştı. Son birkaç günde köy halkının Baver'i pek sevmediğini farketmiştim. Nedenini hala bilmesemde ona karşı soğuktular.
Gözlerini Baver'den çekmeleri için, "Üşütmeyin amcalar, geçin içeri hadi." diye mırıldandım. Hepsiyle tekrar göz teması kurarken, "Bu deli rahatsızlık veriyor mu sana öğretmen bey?" dediklerinde kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı.
"O nerden çıktı bey amca?"
Kaçamak bakışlarla Baver'e baktım. Elindeki küreği yavaşça kara saplarken çaktırmadan bizi dinlemeye başlamıştı.
"Ne yapacağı belli olmaz bu delinin. Zamanında çok adı çıktı. Bir türlü köyden gönderemedik şunu."
Bakışlarımdaki şaşkınlık sinirle yer değiştirirken, "Ne yapmışta adı çıkmış Baver'in." diye sordum. İsmini bastırarak söylemiştim. Ona deli diye seslenilmesini istemiyordum. Deli falan değildi. Sadece çocukça hareketleri vardı ve konuşurken kekeliyordu o kadar.
"Küçük bir çocuğa tecavüz etmeye çalıştığını duydum."
Kaşlarım daha çok çatılırken yandan gelen çatırtı sesiyle bakışlarım oraya kaymıştı. Yere düşen küreğin ardından hızla kahvehaneye giren Baver'in ardından sakince bir nefes alıp tekrar önüme dönerken, "Gözünüzle görmeden biri hakkında duyduğunuz şeyle hemen yargıda bulunmak çok günah bey amcalar." diyip onları orda bıraktıktan sonra Baver'in arkasından kahvehaneye girdim.
Bakışlarım kahvehanenin içinde gezinirken Baver'i görmeye çalışıyordum. Masada oturup okey oynayan amcalarla göz göze gelirken baş selamı verip hızla mutfak kısmına doğru adımladım.
"Deli! Onlar temiz bardaklar diye kaç kere daha diyeceğim."
Tezgahın diğer tarafına geçip elimi Durmuş ustanın omzuna koyarken bana dönmesini sağlamıştım. "Ben ilgilenirim." diye fısıltıyla konuşup Durmuş ustanın mutfaktan çıkmasını sağlarken Baver'le baş başa kalmıştık. Bir süre bakışlarımı onda gezdirdikten sonra hafifçe yanına yaklaşıp musluğun altında yıkadığı bardağa uzanıp tutarak onu durdurdum. Ardından musluğu kapatırken bardağı kenara koymuştum.
Yandan bir bardak daha almak için hamle yapınca bu sefer uzanıp bileklerinden tutmuştum. Nazik bir şekilde, "Temiz onlar." diye mırıldanırken gözlerimi gözlerinde gezdiriyordum. Göz teması kurmamak için direniyor gibiydi.
"Ben... Suçsuz... Pis amcalar... Yalan... Söylüyor."
Dudağımın kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrılırken, "Baver; inanan, emin ve güvenilir kişidir." diye mırıldandım. Adının anlamını bilip bilmediğini bilmiyordum söylemek istemiştim sadece.
"Ben... Baver."
"Evet, sen Baver'sin ve ben sana inanıyorum."
Çatık kaşları normale dönerken yüzüme sevecen bir gülümseme ekleyip bileklerinden tuttuğum ellere uzandıktan sonra öpüp alnıma koydum. Geçen gün Durmuş ustanın elini öpünce bana özenip gördüğü yerde elimi öpüp duruyordu. Bu sefer ben onun ellerini öpmek istemiştim.
"Hadi çay doldur bize. İçelim karşılıklı."
"Dolduracağım." diyince bileklerini bırakıp tezgahın diğer tarafına geçtim. Ardından tezgahın önüne bir sandalye çekerken oturup çay doldurmasını beklemiştim. O sırada da kahvehanenin önünde konuştuğum amcalar içeri girmişlerdi. Her birinini yüzüne en sinirli ifademle bakarken önüme koyulan bardakla bakışlarımı amcalardan çektim.
Çay bardağını iki elimle tutarken Baver tezgahın diğer tarafındaki sandalyeye oturup kendi çayını içmeye başlamıştı. Kendi çayımdan bir yudum daha alırken pür dikkat Baver'i izliyordum. Dalgalı kumral saçları boncuk boncuk terli alnını yarım yamalak kapatıyordu. Kalın kaşlara ve yemyeşil gözlere sahipti. Bakışlarım vücudunda gezinirken geniş omuzlarında takıldım. Ona köyde çok iş yaptırıyorlardı heralde. Çünkü vücudu baya kaslı duruyordu.
Onu izlemeye devam ederken elindeki bardağı tezgaha bırakıp ellerini kot pantolonunun ceplerine sokarak bir şey aramaya başladığında merakla bekledim. Cebinden çıkardığı katlanmış kağıt parçasını açıp önüme koyunca bakışlarım kağıtta gezinmişti.
"Yaptım... Hepsini."
Çocuklara verdiğim dört işlem ödeviydi bu. "Nerden buldun bunu?" diye sorarken kağıdı elime alıp istemsizce işlemleri kontrol etmeye başlamıştım.
"Masada... Bırakmıştın."
Başımını aşağı yukarı sallarken işlemlerin hepsinin doğru olduğunu görünce şaşkın bakışlarım Baver'in gözleriyle buluştu.
"Hiç hata yapmamışsın, aferin."
"Hata... Yapmam... Hiç." derken yüzünde gururlu bir ifade vardı. Kağıdı katlayıp kendi cebime koydum. Beklemeden uzanıp elimi öptükten sonra alnına koyunca gülümsemekle yetindim. İki gündür kahvehanede beraber zaman geçiriyorduk. Kar yağışından dolayı okul yoktu ve tüm günüm burda geçiyordu. Bu iki günde de baya samimi olmuştum Baver'le. Aynı şekilde o da beni sevmiş gibiydi. Durmuş usta, ninesinden başka kimseyle çok konuşmaz dediğinde anlamıştım bana olan ilgisini.
Arkadaştık artık onunla.
-
Yerim sizi. Özellikle Baver civcivimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Rüzgar - bxb
Teen Fiction[Tamamlandı.] Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem. "Deli" diyorlar bana, desinler değişemem.