Keyifli okumalar.
-
Birkaç hafta sonra.
Son günlerde Baver üstüme daha çok titrer olmuştu. Ne yapsam sanki zarar görecekmişim gibi yapacağım şeye engel olup kendisi yapmaya çalışıyordu. Şuan da aynen bu durumu yaşıyorduk. Elimdeki bıçağı alıp domatesleri kendisi doğramaya başladığında kaşlarım hafifçe çatılırken kollarımı birbirine çapraz bir şekilde bağlayıp gözlerimi Baver'e çevirdim.
Kolumda sargı olduğu için günlerdir hazır yemek yiyorduk. Arada annem gelip yemek yapsa da o da nadiren olurdu çünkü aramızda koskocaman İstanbul Boğazı vardı ve hergün gelip gidemiyordu kadıncağız. Fakat bugün sargılarım çıkmıştı. O yüzden ben de kendi elimle yemek yapmaya karar vermiştim ama Baver asla rahat vermiyordu bana.
"Baver iyi misin?" diye sorarken sert bakışlarımı gözlerinde gezdirmeye devam ettim. Normalde olsa bu yardımı için teşekkür ederdim ama tek başıma hiçbir şeyi yapmama izin vermiyordu. Su içmek istediğimde bile dolaptaki bardağı benden önce alıp dolduruyordu suyumu. Bıraksam bardağıda bana vermeyecekti. Kendisi içirecekti suyu.
Bana cevap vermeden domatesleri doğramaya devam edince sıkkınca bir nefes verip elindeki bıçağı dikkatlice tuttuktan sonra çekip aldım. Ardından bıçağı kenara bırakırken elimi tezgaha yerleştirip sesimin sert çıkmasını umursamadan, "Yüzüme bak." dedim.
Gözleri gözlerime döndüğünde, "Neden böyle yapıyorsun? Kaç kere daha söyleyeceğim iyiyim, diye?" dedikten sonra cevap vermeyeceğini bildiğimden, "Cevap ver bana." diye ekledim. Aramızdaki sessizlik uzayınca tekrar sıkkınca nefes verip ellerimle yüzümü sıvazladıktan sonra kollarımı Baver'e uzattıp beline sardım. Bedenimi ona yaklaştırırken başımı kaldırıp gözlerimi gözlerinde tutmaya devam ettim.
"Endişelisin biliyorum ama iyiyim." diye mırıldanıp ayak ucumda yükseldikten sonra dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Ardından dudaklarıma bir gülümseme eklerken, "Lütfen artık eski hâline döner misin? Seni böyle tedirgin gördükçe üzülüyorum." dedim. Bu sefer burnunun ucuna öpücük kondururken kollarını omzuma yerleştirip ellerini ensemde birleştirmişti.
"Korkuyorum... Sana bir şey... Olursa diye."
Sessizce yüzünü izlemeye devam ederken çenesinden öptüm bu sefer. Geçmişi geride bırakmasını istiyordum artık. Önemli olan şuan ve sonrasıydı. "Bana bir şey olmayacak." diye mırıldanırken bileğinden tutup çekerek onu kapının yanındaki sandalyeye oturtturdum. Ardından işaret parmağımı tehtidgarca sallarken, "Burdan kalkmıyorsun." diyip tekrar tezgaha yönelmiştim.
Kenara koyduğum bıçağı elime alırken Baver sandalyeden kalkacak gibi olsa da gözlerimi ona çevirdiğimde tekrar oturmuştu. İçindeki çocuğun hâlâ oralarda bir yerlerde olmasına sevinirken önüme dönüp yarım kalan domatesleri doğramaya devam ettim.
Kısa sürede yemeği hazırlayıp pişmesi için ocakta bırakırken hızlı olmaya çalışarak tezgahı temizledim. Tüm o zaman boyunca Baver bir an bile olsun gözünü benden ayırmamıştı. Onun bu endişesini anlasamda daha fazla düşünmesini istemiyordum. Evet kaza yapmıştık ve bu cidden fazlasıyla korkutucu bir şeyken bu korkuyu devamlı olarak içinde yaşatmaması gerekiyordu. Yoksa gün geçtikçe endişesi artmaya devam edicekti ve bu korku bir yerden sonra kendine zarar vermeye başlayacaktı.
Elimdeki nemli bezi tezgahın üstüne serip, "Bak işte endişelenecek bir şey var mıymış?" diye sorarken yanına yaklaşıp elimi omzuna yerleştirdiğim gibi kucağına yerleşmiştim. Düşmemem için elini hızla belime sararken, "Yokmuş." dediğinde istemsizce gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Rüzgar - bxb
Teen Fiction[Tamamlandı.] Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem. "Deli" diyorlar bana, desinler değişemem.