göz yaşlarını sileceğim

10.6K 987 136
                                    

Bölüm şarkısı:

Badem - Sen Ağlama

Keyifli okumalar.

-

Elimdeki tepsiyi yere serili olan sofranın üzerine yerleştirirken beklemeden bende bağdaş kurup oturdum. Ardından tepsideki çorba dolu kaselerden birini kendi önüme alırken kalan kaseyide tepsiyle beraber Baver'in önüne doğru ittirmiştim.

Bir süre dalgın dalgın önüne konulan çorbaya bakmıştı. Sonrasında eli kaşığa gidince içten içe rahatladığımı hissettim. Kaç gündür ona ben yediriyordum yemeği. Annelerin çocuklarına zorla yedirdiği gibi ama şuan kendi isteğiyle yemesi mutlu etmişti beni. Atlatacaktı ninesinin ölümünü. Belki onun için zor olacaktı ama bunun üstesinden de gelecekti.

Kaşığı çorbaya daldırıp ağzına götürdükten sonra yutkununca, "Güzel olmuş mu?" diye sordum hızla. Son günlerde köydeki kadınlar gelip yaptıkları yemekleri bize bırakıyorlardı. O yüzden hiç yemek yapmama gerek kalmıyordu ama Baver'in canı mercimek çorbası çekmişti. Bende bildiğim kadarıyla kendimce hazırlamıştım.

Başını onaylarcasına sallarken bir kaşık daha aldı. Ardından ekmeğe uzanıp çorbayı ekmekle beraber içmeye başlamıştı. Onu böyle görünce ne kadar üzülsemde bir o kadar da rahatlıyordum. Tuttuğu yas çok uzun sürer diye üzülmüştüm. Çünkü ailesi öldükten sonra çocukluğundan beri ninesiyle bu köyde kaldığını öğrenmiştim. O yüzden ninesinin ölümü ona daha büyük bir acı vermiş olmalıydı.

Ben daha kendi çorbamdan bir kaşık bile alamamışken Baver'in kendi tabağını bitirdiğini görünce önümdeki kaseyi alıp onun boş olan kasesinin içine yerleştirdim. Ben sonra yesem de olurdu.

Bakışları bana dönünce gülümsemeye çalışıp, "Sen iç Baver'im. Daha var tencerede." diye mırıldandım. Mutlu gözükmeye çalışıyordum. Belki mutluluğum onun üzüntüsüne baskın gelirdi. Bakışları tekrar önüne dönerken hafifçe nefes verdim. Şuan aklından neler geçiyor bilmek istiyordum. O kadar sakin ve sessizdi ki... Benim tanıdığım Baver bu değildi. Sanki bir gecede büyümüş gibiydi.

İkinci tabağınıda bitirdikten sonra doyduğunu belli edercesine elinin tersiyle dudaklarını silip ayağa kalkma gereği duymadan geriye doğru kaymıştı. Sırtını duvara dayalı olan yastığa yaslarken ayaklarını uzatıp gözlerini kapattı. Her zamanki gibi kendi iç dünyasına çekilmişti.

Zamanımın çoğunu onun yanında oturarak geçiriyordum. Arada telefondan bir şeyler açıp dikkatini dağıtmasını sağlasamda bir süre sonra eski haline tekrar dönüyordu. Birazdan dinlemesi için müzik açıcaktım ona. Sevdiği müzikleri dinlerse daha iyi hissedebilirdi belki.

Yere serili olan sofrayı toplayıp tepsiyle beraber odadan çıktım. Mutfakta hızlı hareketlerle tabakları ve kaşıkları yıkayıp kenara koyduktan sonra sofrayı pencereden dışarı çırpıp kenara yerleştirdim. Ardından daha fazla oyalanmadan odaya tekrar girerken cebimdeki telefonu elime alıp Baver'in yanına oturmuştum.

Bakışlarım bir süre Baver'de gezindi. Gözleri hala kapalıydı. Ellerini birbirine kenetlemiş öylece oturuyordu. Kim bilir neler geçiyordu şuan aklından? Gözlerimi tekrar telefonuma çevirirken müzik listemde göz gezdirdim. Başta eğlenceli bir şeyler açmayı düşünsemde bundan hızla vazgeçtim. Ardından Badem'den, 'Sen Ağlama' açıp telefonu kenara koyarken bakışlarımı Baver'e çevirmiştim.

Göz kapakları aralanırken gözleri gözlerimle buluşmuştu. Dudağımın kenarı yukarı doğru kıvrılırken uzanıp kolunu tuttuktan sonra kendime çekip sıkı sıkı sarıldım. Başımı omzuna yaslarken yine tepkisiz kalacağını düşümsemde yanağını başıma yaslayınca olduğum yerde kalakalmıştım. Tepki vermesi bile iyi bir şeydi.

"Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce..."

"Gülen yüzün, yanakların ıslanır."

Şaşkın bakışlarımla karşımdaki duvarı izlerken Baver'in ilk defa kekelemeden konuştuğunu duyuyordum. Şarkı söylerken kekelemenin tamamıyla ortadan kalktığını biliyordum ama buna kendi gözlerimle şahit olmak tuhaf hissettirmişti.

"Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce..."

"Hüzün, keder yüreğime yaslanır."

"Sen ağlama."

"Bir damla göz yaşın yeter."

Başımı kaldırıp bakışlarımı Baver'e çevirdim. O kadar güzel söylüyordu ki ilk defa bir şarkıyı bu kadar net hissediyordum. Gözlerini bende tutarken şarkıya devam edince büyülenmiş gibi hissettim.

"Sen üzülme, gülüm."

"Gamzende güllerin biter."

"Yollarıma taş koysalar döneceğim."

"Gözlerinden yaşlarını sileceğim."

Görüşüm bulanıklaşmaya başlarken ağladığımı yeni fark ediyordum. Baver şarkıyı söylemeyi bırakıp elini yanağıma yerleştirirken baş parmağıyla akan yaşları silmeye başlamıştı. Hafifçe burnumu çekerken ellerinin üstüne ellerimi koydum. Neden böyle hissediyordum bilmiyorum.

Sanki Baver'in içindeki üzüntüyü dışarıya yansıtan bir ayna gibiydim.

"Sen... Ağlama." dediğinde kendimi tutamadım. Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken uzanıp göğsüne yasladım bedenimi. Kolları vücudumu sıkı sıkı sararken kendime içten içe kızıyordum. Neden ağlıyordum? Baver'in deli gibi üzülüp ağlaması, benim de onu teselli etmem gerekiyordu.

Kokusunu buram buram içime çekerken yüzümü göğsüne daha sıkı bastırdım. Onun çektiği acıların yanında hayatta hiç acı çekmediğimi hissediyordum. Ne acılar varmış, diyip kenara attığım onca şey bir bir aklıma gelirken daha çok yıkıldım o an.

Kendime güçlü olmam gerektiğimi söyleyip ağlamamı yavaş yavaş durdururken bir süre daha Baver'in göğsüne yaslı bir şekilde kaldım. Ardından vücudumu geriye çekerken burnumu çekip bakışlarımı Baver'in yüzüne çevirmiştim. Dudağında buruk bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Onunda gözleri sulu suluydu.

Bana doğru uzanıp dudaklarını yanaklarıma bastırınca böyle bir şeyi hiç beklemediğim için öylece yerimde kalakalmıştım. Ardından dudaklarını yanağımdan çekip çenesini omzuma yaslarken dudaklarını kulağıma yaklaştırmıştı.

"Sen... Kuş olma."

-

Bölümler çok kısa oluyor biliyorum ama uzatırsam tüm duyguyu kaybedeceğimi düşünüp kısa kesmek zorunda kalıyorum.

Bir Deli Rüzgar - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin