ölüm bile ayıramaz bizi

7.6K 726 98
                                    

(Önceki bölüm herkes sövdü bana biliyorum ama Çağan ve Baver'in arasındaki bağı güçlendirmem için böyle bir şeyi yapmam lazımdı. Tekrardan özür dilerim sizi ağlattıysam. Ben de en az sizin kadar ağladım.)

Keyifli okumalar.

-

"Hasta uyandı, geçmiş olsun herkese."

Kaç gündür beklenen haber gelmişti. Bu haberle birlikte kapının önündeki kalabalıktan neşeli sesler çıkarken Baver'de aynı durumdaydı. Konuşamıyordu belki ama içindeki mutluluk yüzüne yansımıştı elbette. Oturduğu yerde etrafında birbirine sarılan insanların arasından azıcıkta olsa aralık duran kapıyı izlemeye devam etti.

"En yakınları beş dakikalığına girip görebilirler."

Doktorun söylediği şey ile Çağan'ın annesi, ablası ve babası acele bir şekilde kapıya yönelmişti. O sırada Baver'de ayağa kalkmak için yeltense de tekrar yerine oturmak zorunda kalmıştı. Ben de yakınıyım, demek istese de diyememişti. Duyuramamıştı sesini kimseye.

Yaşadığı için fazlasıyla mutlu olsa da onu görmek için can atıyordu. İyi olduğunu bir de kendisinden duymak istiyordu. Duymasa bile olurdu, gözünü açık görse yeterdi ona.

Elini uzatıp yanında oturan Alper'in bacağına dokunarak kendisine bakmasını sağlarken, "Ben... Görecek miyim?" diye sordu. Sesi hâlâ kısık çıkıyordu. Ses telleri zarar görmüştü ama umrunda değildi.

"Bilmiyorum, bizim bile Çağan'ı görebileceğimiz kesin değil."

Suratı asılsa da kendine çeki düzen verip mutlu gözükmeye devam etti. Olsundu, dedi kendi kendine içinden. Yaşıyordu ya fazlasıyla yeterdi.

Birkaç dakikanın ardından Çağan'ın ailesi kapıdan çıkarken annesi ellerini havaya kaldırmış bir şekilde şükrediyordu. Baver, onu böyle görünce içindeki rahatlamışlık duygusu daha da belirginleşmişti. Annesinin arkasından ablası ve babası da çıkarken ablası gözlerini Baver'e çevirip, "Seni görmek istiyor." diye mırıldandığında Baver'in kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı.

İçindeki heyecan gittikçe büyürken oturduğu yerden kalkmak için bir hamle yaptığında yanında oturan Alper hızla koluna girip destek olmuştu ona. Baver minnet duyarak Alper'e baktıktan sonra gözlerini kapının yanındaki hemşireye çevirip soran gözlerle bakerken, "Girebilir... Miyim?" diye sorduğunda hemşire başını sallayıp kapıyı açmıştı.

Baver ağır adımlarla kapıya vardığında Alper onu orda bırakmıştı. Tek başına içeriye adımladığında ilk gördüğü şey Çağan'ın ayakları olmuştu. Yavaş yavaş içeriye girmeye devam etti. Gözleri ayaklarından ellerine ordan da omuzlarına kaydı. En sonunda ise gözleri gözleriyle buluştuğunda burnunun ucu sızlamıştı.

Ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Alt dudağını dişleri arasına alırken yalpalayarak Çağan'ın yanına geldiğinde buğulanmış gözlerini silip, "Çağan'ım." diye mırıldandı. Sesini ağlamaklı çıkarmamak için bile fazlasıyla çaba sarf etmişti.

Çağan ise tüm gücünü kullanarak, "Baver'im." diye karşılık vermişti. Sesi ne kadar kendi sesi gibi çıkmasa da bu fazlasıyla yetmişti Baver'e. Sesini duymuştu ya, Baver'den mutlusu yoktu o an.

Baver'in bacakları çok fazla ayakta durduğu için hafif hafif titremeye başladığında daha fazla ayakta kalamayacağını anlarken Çağan'ın yanındaki sandalyeye oturmuştu. Ardından uzanıp narin elini nazikçe tutup avcunun içine alırken tutmaya çalıştığı yaşlar anında sicim gibi boşalmıştı. Yaşlar bir bir yanaklarından akıp çenesinden düşerken uzanıp öptü elini. Ardından dudakları eline temas etmeye devam ederken, "Teşekkür... Ederim." diye fısıldamıştı.

Bir Deli Rüzgar - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin