yara izleri

10.3K 944 126
                                    

Keyifli okumalar.

-

Etraftaki kaos havası içimi daraltırken yaslandığım duvardan ayrılıp Durmuş ustanın yanına adımladım. Köyden bir teyze vefat etmişti. Kim olduğunu bilmiyordum ama tüm köy birbirini çok iyi tanıdığı için köy halkından herkes caminin önünde toplanmıştı. Cenaze ortamlarını sevmesemde ayıp olmasın diye bende gelmiştim. Sonuçta birisi vefat etmişti ve köyün öğretmeni olarak orada bulunmasaydım fazlasıyla ayıp olurdu.

Durmuş usta ve birkaç amcanın konuşmalarına kulak misafiri oldum. Kadın sabahın beşinde yatağında cansız bulunmuş. Hiçbir hastalığı yokmuş o yüzden vadesinin dolup huzurlu bir şekilde bu dünyadan göç ettiğinden bahsediyorlardı. Sıkkınca nefes verdim.

"Muhteber teyzeye yazık valla. Kadının tek arkadaşıydı. O da gitti, deliyle bir başına kalakaldı şimdi."

Kaşlarım hafifçe çatılırken bakışlarımı etrafımda gezdirdim. Baver'e deli dedikleri için sinirlensemde umursamamaya çalışarak kalabalığın içinde Muhteber teyzeyi aramaya başlamıştım.

Kadınların olduğu kısımda oturuyordu. Yanı başında ise Baver ayakta dikilmiş huysuzca kıpırdanıyordu. Bakışlarımı tekrar Muhteber teyzeye çevirirken ağladığını saklamak istercesine elleriyle yüzünü kapatmıştı ama acı dolu iç çekişlerini burdan bile farkedebiliyordum.

Yavaş adımlarla yanına yaklaşıp önünde eğildikten sonra baş sağlığı diledim. Ardından gözlerim Baver'e kayarken tedirgin olduğunu anlamıştım. Durmadan olduğu yerde kıpırdanıp duruyordu. O da benim gibi böyle ortamları sevmiyordu sanırım. Ölüm gibi şeylere aklı ermiyordu belki ama az çok anlıyordu neler döndüğünü.

"Öğretmen bey."

Bakışlarımı önümde oturan Muhteber teyzeye indirip üzgün durmamaya çalışarak, "Efendim teyzem?" diye sordum hızla.

"Evladım sana zahmet Baver'i alıp götürür müsün burdan? Çok huzursuzlanıyor garibim."

Başımı onaylarcasına salladım. Ardından tekrar baş sağlığı dileyip Baver'in koluna girdikten sonra, "Gidelim mi?" diye sormuştum. Bir süre gözlerini gözlerimde tutmuştu. Ardından başını hafifçe sallayınca caminin avlusundan çıktık.

Kalabalığı arkamızda bırakırken Baver'in kolunu bırakıp ellerimi ceplerime soktum. Adımlarımı yavaşlatırken çaktırmadan Baver'e bakıyordum. Başını havaya kaldırmış gökyüzüne izliyordu.

Önüme dönerken merakla, "Neye bakıyorsun?" diye sordum. Cevap vermemişti. Bende daha fazla ısrar etmedim.

Dikkati dağıldığı için huzursuzluğu yavaş yavaş geçerken köyün sonuna kadar yürüdüğümüzü farkettim. Geri dönmek için çok yorulmuştum o yüzden yolun kenarındaki ağaca doğru adımlayıp toprağın üstüne oturdum. Sırtımı ağaca yaslarken azıcık kenara kayıp Baver'inde oturmasını işaret ettim. Dediğimi yapıp beklemeden yanıma yerleşmişti.

Bacaklarımı kendime çekip kollarımı bacaklarıma sararken yanağımı dizimi yasladım. Gözlerimi Baver'de gezdirirken iç çekmiştim. Bakışlarını hâlâ gökyüzünde gezdiriyordu. Omzumu hafifçe omzuna sürtüp bana bakmasını sağladım.

"Neye bakıyorsun öyle? Merak ettirdin iyice."

Bir süre gözlerini gözlerimden ayırmamıştı. Sessizce birbirimizi izliyorduk. Ardından gözlerini benden çekip tekrar gökyüzüne çevirirken, "Kuş... Oldu." demişti.

"Kuş mu oldu?" diye sorarken bende onun gibi gökyüzünü izlemeye başladım. "Ne kuş oldu?" Sorularımı cevapsız bırakmıştı yine. Daha fazla uğraşmak yerine bakışlarımı yere indirdim.

Bir Deli Rüzgar - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin