(Y/N: Bu bugünün ikinci bölümü. Önceki bölümü kontrol etmeden bu bölümü okumayınnnnnnn)
Medya: Çağan ve Baver temsili.
Keyifli okumalar.
-
Önümdeki bilgisayara odaklanmaya çalışsamda arada kaşlarımı çatarak Yılmaz'a bakarken buluyordum kendimi. Şerefsiz iki dakika boş kalmaya gelemediği için gözlerini şuan Baver'den ayırmıyordu. Baver ise Yılmaz'ın eline ekmek veriyordu resmen. Hergün terleyip durduğu için günde üç tane şort değiştiriyordu. Şuan ise hiç temiz şortu kalmadığı için sadece baksırla duruyordu. Erkek erkeğe olduğumuz için sıkıntı etmesemde Yılmaz'ın şerefsiz olma ayrıntısını tamamen unutmuştum.
Daha fazla dayanamayıp, "Gözünle yedin, gözünle." diye mırıldanırken elimi uzatıp belini sıktım Yılmaz'ın. Acıdan kıvranacak dereceye gelene kadar da bırakmamıştım.
Elimden kurtulurken koltukta benden uzaklaşıp, "N'apayim? Ateş ediyor resmen şuna baksana." dediğinde kaşlarım daha çok çatılmıştı. Göz ucuyla Baver'e baktım. Dediği kadar vardı cidden. Geniş omuzlara ve kaslı olduğunu belli edercesine kalın kollara sahipti. Bacakları deseniz benim iki bacağımı yan yana koysak bir bacağı ederdi. Karın kaslarından bahsetmiyorum bile.
"Sen gördüğüm en büyük sapıksın Yılmaz. Senin sevgilin yok muydu?"
Omuz silkip Baver'i izlemeye devam ederken, "Ayrılırım." dediğinde başının arkasına geçirdim bir tane. İnsanların duygularıyla oynamaktan utanmıyordu şerefsiz.
"Bakma daha fazla çocuğa. Senin yüzünden rahatsız olursa varya götünden kan alırım."
"Öf tamam ya." diyip cebinden telefonunu çıkardıktan sonra ilgilenmeye başlayınca ne kadar emin olamasamda Selim'in kucağındaki bilgisayara bakmaya devam ettim.
Selim, benim için çalışacağım yerleri araştırıyordu. Özel çocuklara gönüllü eğitim vermekte kararlıydım ve Selim'de bu işi bildiği için bana fazlasıyla yardımı dokunuyordu.
"Gel işte benim çalıştığım yere."
"Gelemem, çok uzak orası. Her gün git-gel yaparsam çok yorulurum. Bul işte yakında bir yerlerde, vardır illaki." diye mırıldandım. Sıkkınca oflasa da bir şey demeden araştırmaya devam etmişti. O bilgisayarla uğraşırken gözlerimi Baver'e çevirdim.
Balkonda oturduğumuz için rahattı şuan. Normalde terleyip durduğu için vantilatörün karşısından ayrılmazdı ama şuan hava az da olsa rüzgarlı olduğundan dolayı balkonda bizimle beraber oturmak istemişti. Bakışlarımı onda gezdirmeye devam ederken gözlerim alt kısımlara kayınca derince yutkunup bakışlarımı kaçırdım. Son birkaç gündür Baver'e olan çekimim gittikçe fena bir hâl alıyordu ve ben kendimi dizginleyemiyordum. Buna Baver'in üstüne bir şeyler giymemesinin de etkisi çoktu. Ne kadar yalan uydurup giyinmesini istesemde başaramamıştım.
Selim, "Bak burası nasıl? Adı, Güler Yüzlü Çocuklar'mış." dediğinde dikkatimi Baver'den çekip gözlerimi ekrana çevirirken sitedeki yazıları okudum. "Hem bak ilkokul öğretmeni veya lisanslı öğretmenlere özel maaş vericeklerini yazıyor." dediğinde gösterdiği yazıyı okudum. Bu işi parayla yapacak biri değildim ama bana uzatılan parayıda geri çevirmezdim sanırım.
"Tamam, bana uyar."
"Oldu o zaman bu iş." diye mırıldanıp laptobun ekranını kapattıktan sonra, "Akşama ararım gerekli bilgileri ve formları doldururuz beraber." diyip ayaklanınca, 'Hayırdır?' dercesine elimi salladım. "Bir işin mi var, ne bu acele?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Rüzgar - bxb
Tienerfictie[Tamamlandı.] Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem. "Deli" diyorlar bana, desinler değişemem.