(Bu bugünün ikinci bölümü. Okumadan önce diğer bölümü okuyup okumadığınızı kontrol edin.)
Medya: Baver ve Çağan temsili.
Keyifli okumalar.
-
Arabamı yol kenarına park ettikten sonra indim. Ardından cebimdeki telefonu elime alıp ekranda oluşan bildirim yığınına göz gezdirmeye başlamıştım. Alper'in beni otuz dokuz kez aradığını görmemle olduğum yerde kısa bir süre kalırken içimi saran telaşla başımı kaldırıp birkaç adım ötemdeki kafeye baktım. Hızla Alper'i arayıp telefonu kulağıma götürürken bir yandan da kafeye doğru koşmaya başlamıştım.
Okul süreleri uzadığı için Baver'i artık okula götüremiyordum. Onun yerine Alper'in ilgilenmesi için kafeye bırakıyordum. Baver, ilk günler bunu hiç istemese de mecbur olduğum için zor da olsa kabul etmişti ve birkaç haftadır da bu böyle devam ediyordu.
Baver'e bir şey mi oldu acaba, diye düşünürken içimi saran korkudan dolayı ellerim hafifçe titremeye başlamıştı. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken kafeye varır varmaz kapıyı açıp girdim. İçeride tek tük insan vardı. Kapıyı çok şiddetli açtığım için hepsinin gözleri anında bana dönse de onları umursamadan bakışlarımı etrafta gezdirdim. Ardından tezgahın arkasındaki Alper'le göz göze geldiğimde hızla yanına adımlamıştım.
Bir şey dememe izin vermeden, "Senin kadar aptal, gerizekalı, düşüncesiz bir herif görmedim ben ya." derken silmekle uğraştığı bardağı kenara koyup başıma vurunca acıyla oflayıp elimi vurduğu yere yerleştirip okşamaya başladım. Ne dediği hakkında en ufak fikrim olmasa da o an bunu düşünecek durumda değildim.
"Baver, nerde, bir şey mi oldu ona?"
"Şimdi mi aklına geldi Baver'in amınakoduğumun malı. Madem geç kalacaksın neden arayıp söylemiyorsun? En azından insan bir tane mesaj atar amcık suratlı."
Kaşlarım hafifçe çatılırken, "Attım ya." diye mırıldandım. Ardından telefonumun ekranını açıp Alper'le olan mesajlara tıkladığımda gönderdiğim mesaj gözümün önünde daha yeni iletilmişti. İçimden kendime bildiğim bütün küfürleri sayarken gözlerimi Alper'e çevirip, "Baver, nerede o? Onu söyle. İyi değil mi?" diye telaşla konuştum. Şuan sadece Baver'i iyi bir şekilde görmeye ihtiyacım vardı. O an dünya yansa umursamazdım.
Alper'in çatık kaşları düzelirken, "Senin amınakoyim." demişti. Ardından sakin bir nefes verip eliyle arkasını gösterdikten sonra, "Personel odasındaki koltukta uyuyor." dediğinde beklemeden tezgahın arkasına geçip dediği odaya adımladım.
Odaya girer girmez koltukta uyuyan Baver'i görmemle içimdeki telaş hızla yok olmuştu. Küçük koltuğa sığabilmek için bacaklarını kendine çekmiş bir hâlde iki büklüm uyuyordu. Elinin biri koltuktan aşağı sarkarken diğeriyle boynunda asılı duran künyemi sıkı sıkı tuttuğunu görünce gözlerim hafifçe sulanmıştı.
Sessiz adımlarla yaklaşıp koltuğun yanına diz çökerek otururken usulca künyemi tuttuğu ele uzanıp yavaşça öptüm. Ardından geri çekilirken Baver'in gözlerini hafifçe aralandığını farketmiştim. Bir süre düz bir ifadeyle bana baktıktan sonra künyemi sıkı sıkı tutmaya devam ederken koltukta oturur bir pozisyon almıştı. Ardından orda olduğumu doğrulamak istercesine, "Çağan'ım." dediğinde hafifçe gülümseyip, "Baver'im." diye mırıldandım.
Boşta kalan elini uzatıp parmaklarını yanağıma değdirdikten sonra avuç içini yanağıma yaslayıp baş parmağıyla okşamıştı. Ardından alt dudağı titremeye başlarken gözleri anında sulanmıştı. Biriken yaşlar yanaklarından akmaya başladığında kalbimin titrediğini hissettim.
Hıçkırıkları arasından, "Kuş oldun... Sandım." dediğinde bu cümle titreyen kalbime bir ok gibi saplansa da güçlü kalmaya çalışıp yanağımdaki elinin üstüne elimi yerleştirdim. Ardından parmaklarımızı birbirine kenetledim. Ne diyeceğimi veya ne söyleyeceğimi bilmiyordum. En ufak hatamda Baver'in böyle üzülmesi beni için için yakmıştı.
"Seni asla bırakmam Baver'im."
"Bırakmazsın... Dimi"
Başımı onaylarcasına sallarken, "Bırakmam." diye mırıldanıp ayağa kalktım. Ardından Baver'de benim gibi ayağa kalkınca beklemeden kollarımı beline sarıp yüzümü göğsüne gömmüştüm. Kalın kolları vücudumu sıkı sıkı sararken göğsünün altında atan kalbi hissettiğimde yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu.
Bir süre öyle kalmıştık. Ardından Baver'in sakinleştiğini hissedince kollarımı belinden ayırmadan hafifçe geri çekildim. Gözlerimi gözlerine çevirirken, "Sana bir hediyem var. Görmek ister misin?" diye mırıldanıp nemli olan yanaklarını bir çırpıda sildim.
Bakışları gözlerimde gezinirken, "Bugün... Doğum günüm... Değil." dediğinde hafifçe gülüp, "İlla doğum günün olmasına gerek yok." dedim. Sonrasında ise bir şey demesini beklemeden tekrar elini tutup parmaklarımızı birbirine kenetledikten sonra beraber kafeden çıktık.
Karşı kaldırımın yanında park edili bir şekilde duran arabama vardığımızda hızla cebimdeki anahtarı çıkarıp bagajı açtım. Ardından bakışlarımı Baver'e çevirdiğimde bagajdaki hediye paketine sarılı kutuya heyecanla bakarken, "Benim mi?" diye sorduğunda başımı onaylarcasına salladım.
Uzanıp paketi alınca bagajı kapattım. Heyecanından yerinde duramayan çocuklar gibi elindeki paketi arabanın üstüne koyup beklemeden ambalajını açtı. Ardından kutunun kapağınıda açıp ona aldığım gitarla karşılaşınca dişlerini gösterek gülümsemişti. Kalbimin atış hızı anında değişirken karşımdaki bu görüntüyü bir fotoğraf karesi gibi aklıma kazıdım. Unutmayacağım bir an daha eklenmişti belleğime.
Sevincinden dolayı yerinde duramazken birden kollarını belime sarıp beni havaya kaldırdığından bunu beklemediğim için ağzımdan bir çığlık kaçmıştı. Şaşkın gözlerimi Baver'de gezdirirken bir yandan da düşmemek için ellerimi omuzlarına yerleştirmiştim.
"Baver! İndir beni, düşeceğim."
Ne dediğimi umursamadan neşeyle kahkaha atarken, "Teşekkür ederim... Teşekkür ederim." dediğinde yüzümdeki gülümsemeyle Baver'e bakmaya devam ettim. Şuan o kadar içten gülüyordu ki onu hep böyle görmek isterken bulmuştum kendimi.
Beni sıkı sıkı tutmaya devam ederken kendi etrafında dönmeye başladığında onun gibi kahkaha atmaya başlamıştım. Uzunca bir süre öyle kalmıştık. Sonrasında başımın dönmeye başladığını söyleyip beni indirmesini istemiştim. Dediğimi yapıp beni indirdikten sonra tekrar gitara yaklaşmıştı. Gitarı eline almadan önce emin olmak istercesine, "Benim mi... Cidden?" dediğinde başımı hızlı hızlı sallayıp, "Evet, senin." dedim.
Bakışlarını gitarda gezdirmeye devam ederken elini yavaşça uzatıp dokunduktan sonra parmaklarını gitarın üstünde gezdirmeye başlamıştı. Ardından parmakları gitarın kenarındaki kuş çıkartmalarının üstünde duraksayınca ne tepki vereceğini merak ederek bakışlarımı Baver'e çevirdim. Bilerek yapıştırmıştım çıkartmaları oraya.
Baver gibi elimi çıkartmanın üstüne yerleştirirken, "Sen bu gitarı çaldıkça ailen hep seninle olacak Baver'im." diye mırıldandım. Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrılırken bir süre daha gitara baktı.
"Olacaklar."
-
Çağan senin kalbini yerim. Baver'in de kalbini şalap şulup yalarım. Çok tatlısınız.
(Diğer bölüm texting olacak büyük ihtimal. Çünkü canım öyle istedi ofmfldpçeğğdğsçd)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Rüzgar - bxb
Ficção Adolescente[Tamamlandı.] Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem. "Deli" diyorlar bana, desinler değişemem.