sakin bir gün

10K 920 103
                                    

Keyifli okumalar.

-

Birkaç hafta sonra...

Adımlarımı hızlandırsamda taşlı yolda dikkatli yürümeye devam ettim. Okuldan dönüyordum ve Baver'i bir an önce görme isteğiyle dolup taşıyordum şuan. Onu Durmuş ustaya emanet etmiştim. Kahvehanede çalışacak durumda değildi o yüzden Durmuş usta saat başı eve gidip Baver'e bakacağını söylemişti. İçim ne kadar rahat etmesede kabul etmiştim bunu. Her dakika başında duramazdı sonuçta. Adamında kendi işi vardı.

Önümdeki bahçe kapısını açıp girdikten sonra kapıyı arkamdan kapattım. Ardından hızlı adımlarla eve yürüyüp yumruk yaptığım elimle kapıya birkaç kere tıklatmıştım. Sessizce kapının açılmasını beklerken evin arkasından gelen sesle kapının önünden çekilip arka bahçeye doğru adımladım.

Yavaş adımlarla yürürken Baver'i odun keserken görmüştüm. Elindeki baltayı hızla önündeki kütüğe geçirirken olduğum yerde durup onu izlemeye başladım. Sırtı bana dönük olduğu için geldiğimi farketmemişti. Ortadan ikiye yarılan kütük iki yana düşerken yanda duran kütüklerden bir tane daha alıp önüne yerleştirdi. Bakışlarımı onda gezdirmeye devam ederken kulağında kulaklık olduğunu farkettim. Müzik dinlemesi için telefonumu ve kulaklığımı ona bırakmıştım.

Sırtımı arkamdaki duvara yaslarken elindeki baltayı tekrar önündeki kütüğe geçirmişti. Bakışlarımı vücudunda gezdirmeye devam ettim. Altındaki eskimiş mavi kot pantolon kalın bacaklarına tam oturuyordu. Üstünde ise her zamanki gibi yün kazaklarından biri vardı. Yandan başka bir kütük almadan önce dirseklerine kadar sıyırdığı kazağın kolları bileklerine düşünce tutup tekrar dirseğine kadar çekmişti. Kolunda belirginleşen damarlarda göz gezdirirken elini saçlarına götürüp alnındaki teri sildi. Ardından alnına düşen saçları tek el hareketiyle arkaya atarken saçlarının baya bir uzadığını farkettim. Onu ilk gördüğüm zaman saçları bu kadar uzun değildi. Ninesinin ölümünden sonra tıraş olmayı düşünememişti elbette. Sakallarını da ben demesem kesmek aklına gelmeyecekti.

Onu tanımasaydım ve şuanki gördüğüm şekilde yorumlasaydım asla deli olduğunu düşünmezdim. Eh şimdide düşünmüyordum zaten. Deli değildi çünkü. Sadece içinde küçük bir çocuk barındırıyordu. O çocuk ninesinin vefatından sonra gözümün önünde hızla büyüse de ben hâlâ onu görebiliyordum.

Geçirdiğimiz birkaç hafta boyunca kendi kendine olgunlaşmıştı. Eski eğlenceli ve delidolu Baver'den eser kalmamıştı. Ev işlerinde bana yardım ediyor. Hatta yemek yapmayı bile öğrenmeye çalışıyordu. Durmuş usta bile farketmişti bu durumu. Kahvehanede yaptığı haylazlıkları bıraktığını söylemişti. İşini düzgünce yapıyor ve asla sorun çıkarmıyordu artık. Köydekiler bile farketmişti ondaki değişimi. Ona olan kötü bakışlar azalmıştı.

Aklımdaki düşüncelerle Baver'i izlemeye devam ederken pantolonunun cebindeki telefonumu çıkarıp ekrana baktı. Ardından kulağındaki kulaklıkları çıkarıp bakışlarını etrafında gezdirdiğinde göz göze gelmiştik. İlk başta beni gördüğüne şaşırmıştı. Sonrasında şaşkınlığını üstünden atarken telefonu bana uzatıp, "Arıyor... Annen." dediğinde yaslandığım duvardan ayrılıp ona doğru adımladım. Elindeki telefonu uzanıp alırken beklemeden aramayı açıp kulağıma götürdüm.

Baver'in koluna girip omzumu omzuna yaslarken, "Efendim." diye mırıldanmıştım.

"Ay kuzum nasılsın? Akşam arayacaktım ama dayanamadım. Okulda mısın hala?"

"Yok yok yeni çıktım okuldan. İyiyim, merak etme." dedim. Ona geçirdiğim birkaç haftayı gün gün anlatmıştım. Üzüntümü annemle paylaşmak iyi hissettiriyordu.

Bir Deli Rüzgar - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin