Hasret

2.8K 129 7
                                    

Baştan açıklamamı yapayım sonra bu ne hız ne ara falan gibi yorumlar yapıyor arkadaş. Hikaye'nin hızlı ve esas konuya girebilmesi için zaman atlamaları olucak. Oy ve yorumlarınızı esirgemezsiniz sevinirim. Şimdi bölüme geçebiliriz...

... Üç hafta sonra...

Gözlerimi güne yine bıkkın ve mutsuz açtım o günden sonra bir türlü kendimi toparlayamadım her geçen gün içime kapanıyordum. Evden ofise ofisten eve şeklinde geçiyordu.

Eylül'ün ısrarlarımıza rağmen kendi düzenini kurmak istemesi ile kendine bir ev tutup yerleşmişti. Herşeye rağmen beni yalnız bırakmıyordu ama. Karan ile hiç karşılaşmadık ama durumunun iyi olduğunu öğrenmem içimi bir nemze olsun rahatlamıştı.

Yataktan kalkıp kendime kıyafet geçmeye başladım bugün öğlen bir müvekkilim ile yemekte buluşup konuşucaktık.

Dolaptan deri siyah bir pantolon üzerine balıkçı yaka bir bady alıp giyindim siya çantamı ve siyan çizmelerimle tamamladım en son siyah beyaz bir kaban çıkarıp yatağa bıraktım.

Aynanın karşısına geçip saçlarımı sıkı at kuyruğu topladım belli belirsiz bir makyaj yaptım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aynanın karşısına geçip saçlarımı sıkı at kuyruğu topladım belli belirsiz bir makyaj yaptım...

Odamdan çıkıp aşağı indim halamla karşılaştım.

"günaydın kızım"

"günaydın halacım ben çıkıyorum"

"bişeyler yeseydin"

"canım istemiyor hala ofiste atıştırırım"

"olmaz ki ama günlerdir doğru düzgün yemiyosun iyice zayıfladın" haklıydı ama iştahım yoktu...

"söz yiycem sultanım akşam görüşürüz" dedim yanağını öptüm çıktım evden kadir çoktan arabayı gerimişti arka koltuğa yerleştim.

"ofise mi abla" diye sordu kadir

"evet kadir" dedim çıktık yola. Ofisten içeri girmemle elif karşıladı beni

"günaydın abla"

"günaydın canım Eylül geldi mi"

"henüz gelmedi"

"tamam bana bir sade kahve yaparmısın ayılamadım"

"hemen getiriyorum" dedi odama girip Kendimi koltuğa bıraktım bir kaç dakika sonra elinde kahve ile elif odaya girdi.

"ellerine sağlık"

"afiyet olsun" dedi

"elif bi haber var mı" diye sordum Karan'la ilgili bilgileri ondan alıyordum çünkü elifin kardeşi ile karanın kız kardeşi arkadaşlardı.

"eve dönmüş abla ama hala kim vurdu kimseye söylememiş"

"tamam teşekkür ederim" dedim elif çıktı kahvemden bir yudum alıp kafamı geri yasladım.

Müvekkilimle buluşma saati gelmek üzereydi ofisten çıktım buluşucağımız restoran yakın olduğu için yürümeyi tercih ettim.

Garsonun masayı göstermesi ile oraya yönedim mehtap hanım gelmişti...

"hoş geldiniz şilan hanım"

"hoş buldum çok bekletmedim umarım"

"hayır yeni geldim bende" dedi oturdum siparişleri izi verdik. Güzel bir sohbet başladı aramızda dakikalar sonra kulağıma dolan sesle duraksım onun sesi kafamı çevirip bakmak istedim ama cesaret edemedim sonra görüş açıma girdi.

Yanında adamı demir ve tanımadığım bir adam vardı tam çaprazımızdaki masaya doğru gittiler

Oturucak ken beni farketti göz göze geldik duraksadı bian oturdu. Bakışlarını kaçırdı

"şilan hanım iyimisiniz" diye sordu mehtap hanım

"iyim iyim sorun yok" dedim  kader mi tesadüf mü bu tam karşımdaydı hem bukadar yakın hem bukadar uzak olmayı nasıl başarıyorduk.

Kendime ne kadar engel olsamda ona bakma istediğim her an artıyordu bakmamla yine göz göze geldik. Suratı duvar gibiydi ilk o bakışını kaçırdı yine önünde oturan adama döndü hararetli bişey anlatıyordu adam...

Kalbim deli gibi çarpıyordu avuçlarım ter içinde kalmıştı... Sonkez baktım mehtap hanımdan müsaade isteyip lavobaya doğru gittim önünden geçmem gerekiyordu.

Yanından tam geçerken başını çevirip baktı aynı hızla önüne döndü.

Lavobaların olduğu yere geldim kapıyı açıçakken onun sesi geldi

"neden öyle bakıyorsun" dönmek istemedim gözlerine bakma cesaretim  yoktu

"sana soruyorum avukat hanım" cesaretimi toplayıp döndüm

"nasıl bakıyormuşum" dedim dudağının bir tarafı yukarı kıvrıldı bana doğru gelmeye başladı.

"özlediğin birine bakar gibi" dedi adım attı

"hasret kalmış gibi" dedi adım attı

"benim gibi" dedi adım attı dibimdeydi neredeyse burun burunaydık

"yanlış görmüşsün" dedim kekeleyerek heycanımı bastırmaya çalışıyordum ama bukadar yakınken olmuyordu.

"şuan titriyorsun kalbinin sesini duyuyorum bunlarda mı yanlış" diye sordu

"az ötede konuşsan" dedim

Eğildi kulağıma doğru yaklaştı sıcak nefesi boynuma çarpıyordu"niye sana yakın olmam seni heyecanlandırıyor mu"

"Karann" dedim sesim inler gibi çıkmıştı yutkunduğunu duydum

"birdaha söylesene yaban gülü" dedi

"neyi"

"adımı o şekilde birdaha söylesene"

"yapma biri görücek"

"umrumda değil" dedi

"hani uzak durucaktın benden evinden kovmadın mı ne değişti" dedim

"benden etkilendiğini bilmeden önceydi" dedi birden ellerimi göğüsüne dayadım sanki ateşi tutuyordum ittim geri gitti

"yok öyle bişey" dedim yanından geçip masaya gitmek için adım attım bileğimi tuttu "kardeşim üstünden benimle ilgili haber alanda sen değilsin ozaman"...

Yaban Gülü +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin