"ben bi seni bildim bi seni gördüm zor olduğunu imkansız olduğunu bile bile bi seni"
"sus Allah aşkına sus yapma bunu bana olmaz"
"sussam ne değişicek dilim sussa kalbim susmuyor be yaban gülü"
"yapma Karan olmaz beni aklımla kalbim arasında bı...
Sabah yine herzaman ki gibi erkek kalkıp halam ve babamla kahvaltı yapmıştık babam hala dırgundu bana belli etmek iatemesede olanlardan kendini suçlamaya devam ediyordu. Şuan Halam'la oturup karşılıklı kahve içiyorduk.
"şilan'nım şu düğün alışverişine ne zaman çıkalım dünürler haber bekler bizden"
"bilmem ki hala sen uygun bir zamanı söyle benim için fark etmez" dedim
"işilerini ayarla ki sonra mahçup olmayalım" dedi
"ben bir süre daha işe gitmiyorum hala Karan kesin bir dille biraz daha dinlememi söyledi"
"düşünceli damadım benim haklı tabi dinlen" dedi gülümseyerek
"halam ben kalkayım karan'nın yanına gidicem" dedim
"tamam güzel kızım ama babanı duydun giderken adamlara söyle seninle gelsin"
"tamam halam aklın kalmasın" dedim odama çıktım. Üzerime krem bir kazak deri siyah pantolon giyindim. Kalın topuk botlarımı ayağıma geçirdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saçlarımı düzeltim en son çantamı ve siyak kabanımı da alıp çıktım...
Konaktan çıkınca hazırda beni bekleyen arabanın arka koltuğuna geçtim babamın ayarladığı iki koruma eşliğinde yola çıktık.
"nereye şilan'hanım" diye sordu şoför koltuğundaki adam
"Karan'nın ofisine" dedim.
...
Kısa yolculuğun sonunda ofisin önünde durdu araç "biz sizi burada bekliyoruz efendim"
"tamamdır" dedim ve içeri girip karan'nın odasına çıktım.
"şilan hanım hoş geldiniz" dedi sekreter samimi bir şekilde
"hoş bulduk Karan müsait mi"
"tabi buyurun bu arada tebrik ederim Allah mutluluğunuzu daim etsin"
"teşekkür ederiz" dedim gülümseyerek karan'nın odasının kapısı tıkladım gel komutu ile açıp girdim içeri.
Her zaman olduğu gibi beni görünce o güzel gülümseme oluştu yüzünde.
"gülüm hoş geldin" dedi oturduğu yerden kalkıp bana doğru geldi kollarını açtı
Gülümseyerek "hoş buldum" dedim kabanımı ve çantamı koltuğa bırakıp açtı kollarının arasına girdim sarıldım. Benden epey uzun olduğu için çenesi başımın üzerine denk geliyordu burnunu saçlarıma sürttü "oh mis kokulum" dedi biraz öyle kaldık ikimizde ayrılmak istemiyorduk.
...
"yavrum benim çok az bir işim var bitsin çıkarız" dedi
O koltuğuna geçip oturdu bende karşısına oturdum "nereye gidiyoruz" diye sordum bir yandan benimle konuşurken bir yandanda evrakları inceliyordu.
