"ben bi seni bildim bi seni gördüm zor olduğunu imkansız olduğunu bile bile bi seni"
"sus Allah aşkına sus yapma bunu bana olmaz"
"sussam ne değişicek dilim sussa kalbim susmuyor be yaban gülü"
"yapma Karan olmaz beni aklımla kalbim arasında bı...
"bişey söylesene beni neden takip ettirdin" diye bağırıyordu.
Ne diye bilirdim ki telefonum çaldı boran ağa' arıyordu açtım...
"şilan'nın yanında olduğundan haberim var önce ben seninle konuşucam Karan Demir'in önceden benim adamım olduğunu söyle bu onu oyalar" dedi kapattı.. Neden böyle bişey yapıyoruz anlamadım ama boran ağa'ya güvenmekten başka çarem yoktu..
"seni takip ettirdiğim falan yok avukat hanım demir önceden boran ağa'nın adamıydı sonra benim yanıma geçti bahsettiğin zamanlar benim adamım değildi yani" dedim
"bende buna inanıcam öyle mi"
"boran ağa'ya sor ozaman yapabileceğim bir şey yok"
"benden sakladığınız bişeyler var ve ben er geç bunu ortaya çıkarıcam aslanbey işte ozaman böyle susamayacaksın"dedim
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kapıyı çarpıp çıktı... Şilan'nın gitmesi ile boran ağa geldi ofise...
"konuşalım mı biraz evlat" geçip oturduk.
"şilan'nın arkadaşı geldi İstanbul'dan olanrı anlattı gördüğü adam demir değil mi" başımı evet anlamında salladım
"ne zamandır ne zamandır gönlünde şilan vardır"
"boran ağa ben"
"önceden hissederdim ama emin olamazdım artık eminim anlat evlat"
"ben şilan'ı gördüğümde daha on altı yaşındaydım hada çarşıda gördüm o gün bugündür"
"ablası o azat'la evlenmeden önce öyle mi" diye sordu
"öyle ağam bir kaç ay sonra oldu azat'ın istemesi"
"bilir miydi şilan'a olan duygularını" diye sordu
"yok bilmezdi kimse bilmezdi o zamanlar nolur ağa ne diye sorarsın"
"sana bişey diyecem ama hemen celallenmek yoktur. Azat önce şilan'ı istemiş ama ablası o küçük diye bir şekilde engel olmuş şilan yerine ablasını vermiş babası"
"na nasıl şilan'ı istemiş boran ağa emin misin bak"
"eminim evlat şilan'nın da haberi yoktur. Bende daha sonra öğrendim karan şimdi tekrar sorarım sana azat'ın şilan'a olan duygularından haberi varımdır"
"ne demek istersin" diye sordum
"ben tesadüflere inanmam evlat sen bir kıza aşık olacan bir kaç ay sonra o kızı amca oğlun isteyecek"
"benim yüzümden mi bulaştı şilan'nın ailesine bu yüzden mi ablası öl yok yok ağa senin yanlışın vardır olmaz"
"benim söyleyeceklerim bu kadar evlat dikkat et düşman zannettiğinden daha yakın sana" boran ağa gitti bir hışım çıktım odadan azat'ın odasına daldım...
"tek soru tek cevap" dedim
"sen iyi alıştın amca oğlu bu baskınlara hesap sormalara"
"kes lan sen ablasımdan önce şilan'ı mı istedin"
"istedim ama nasip değilmiş ablası düştü şansıma" dedi pişkin pişkin
"ya amca oğlu senin bu şilan da şilan olayın ne hayır görende bişey var zanneder. Gerçi sende haklısın kız bir içim su maşa" yumruğu geçirdim suratına demir girdi odaya beni tuttu
"gebertirim lan seni duydun mu" diye bağırdım
"ağam Allah için dur kurban olayım sakin ol"
"demir bırak"
"ne karan bey canın mı yandı yansın daha çok yanıcak hiçbir zaman mutlu olamayacaksın sevdiğine kovuşamayacaksın o senden hep nefret edicek"
"Allah şahidim olsun seni yok edicem azat ölmekten beter olucaksın öldür diye yalvarıcaksın"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çıktım şirketten demir "abi abi dur" diye bağırdı arkamdan
"abi noluyor sen nasıl bu hale geldin"
"benim yüzümden lan benim yüzümden"
"ne senin yüzünden abi"
"şilan'nın hayatının mahvolması ablasının ölmesi herşey benim yüzümden bütün bunlar sırf ben ona aşık olduğum için lan"
