Korku...

3.1K 126 3
                                    

Üç ay geçmişti karan ile o dağ evinde buluşmamız üzerinden üç ay geçti... Ofisin penceresinden yağmur izliyordum zihnimde ki konuşmalarla.

Kollarından sıyırdım kendimi "yapamam karan olmaz"

"neden neden izin vermiyorsun neden bir şans vermiyorsun"

"bu yaparsam ihanet ederim ablama ençokta kendime unut karan Allah'ın aşkına unut var git yoluna"

"bu mudur isteğin" dedi

"budur"

"eyvallah bundan sonra varlığımı hissetmiyceksin gölgem bile deymecek üstüne" dedim...

Öylede olmuştu bu üç ayda sadece bir kez çarşıda görmüştüm asla bakmamıştı yüzüme yanımdan geçip gitmişti.

İnsan hiç tanımadığı varlığından bile yani haberdar olduğu birini özler miydi. İstediğim olmuştu artık karşıma çıkmıyordu peki benim içimdeki bu boşluk duygusu neyin nesiydi.

Neden bukadar çaresiz hissediyordum neden böyle mutsuzdum.

Karan çok güzel seven bir adamdı. Akşın'ı asla hafife almadım yalan olduğunu düşünmedim bakışları bile yetiyordu aşkını görmeye.

Ben ise nefret le büyümüş bir kadındım hayatım hep birilerinden nefret ederek geçti.

Kapnın açılması ile olduğum yerde doğruldum.

"müsait misin şilan" diye sordu eylül Eylül buraya temelli yerleşmişti ve artık benimle çalışıyordu.

"gel tabi eylül" geçip oturduk

"şilan artık kendini toplaman lazım üç aydır ruh gibi dolanıyorsun be kızım"

"biliyorum ama napim olmuyor işte"

"istediğin oldu ama bak artık karan etrafında yok istediğin bu değil miydi" diye sordu

"of bilmiyorum eylül"

"yalnız kızmazsan bişey diycem"

"de Eylül de"

"adam çok iyi değilmi Allah sahibine bağışlasın ama boy pos Allah herkese böyle seven nasip etsin gözüm yok yanlış anlama ama kızım adam bıkmadan usanmadan on yıl beklemiş " dedi

"hayırdır eylül bu Karan hayranlığı nereden çıktı"

"yok kuzum yani türü tükenen cinsten oyüzden şey ettim"

"etme eylül şey etme Allah Allah halam biyadan sen diğer yandan ne Karan sevdasıymış" ben unutmaya çalıştıkça etrafımdaki herkes sanki unutmamam için sürekli ondan bahsediyordu. Eylül bişey diyecekken kapı çaldı

" müsait misin abla"

"gel kadir gel"

"abla boran ağa aradı sana ulaşamamış"

"sessizde kalmış telefonum hayrolsun bişey mi oldu" dedim telaşla ayağa kalktım

"Karan ağa abla vurmuşlar" dedi ayaklarımın bağı çözüldü sanki düşmemek için masaya tutundum yutkunmak istedim olmadı ağlama isteği geldi gözlerim doldu yapamadım o andan itibaren sesler gitti uğultular başladı.

"şilan şilan kuzum iyimisin" diye eylülün beni sarsması ile kendime geldim.

"iy iyi mi" diye sordum

"bir bilgim yok abla bildiğim sadece evde yada hastanede olmadığı. Boran ağa ortalık karışık bilgisi olsun ona göre dikkat etsin dedi" kadir çıktı

"şilan otur artık bembeyaz oldun"

"eylül benim gitmem lazım" dedim

"nereye gidiceksin"

"bak şuan sana saçma gelebilir çünkü banada saçma geliyor ama benim onu görmem lazım iyi olduğunu bilmem lazım"

"şilan adam nerede o bile belli değil nereye gidicelsin hem duymadın mı ortalık karışmış yapma"

"bulurum ben onu lütfen engel olma senin araban otoparkda mı"

"şilan emin misin" dedi başımla onayladım anahtarı eşyalarımı alıp çıktım otopark'a indim babamın adamlarına belli etmeden çıkmam gerekiyordu.

Arabaya binip dağ evinde olmasını umut ederek çıktım yola.

İçimdeki bu korku bütün vücudumu ele geçirdi sanki düşünemiyordum sadece iyi olması için dua ediyorum saattler geçmek yol ise bitmek bilmiyordu.

Sonunda dağ evine ulaştım arabadan inip koşara adım geldim kapıya kapıyı çaklam için elimi kaldırdım titriyordum resmen.

Derin bir nefes aldım çaldım kapıyı bir iki dakika sonra açıldı elinde silahla karan'nın adamı karşıladı beni

"yenge ne işin var burada" dedi

"o Karan burada mı" diye sordu titreyen sesimle

"içeride" dedi geçmem için çekildi önümden titren bacaklarımı verdiği zorlukla adım attım.

Çok geçmeden yüzünü gördüm boylu boyunca uzanmıştı koltuğa omuza doğru sargılar vardı.

"uyuyor ama iyi merak etme"...

Yaban Gülü +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin