Sunoo'dan
A şubesi ve bizim ortak beden dersimiz vardı. Yani Riki, Jungwon ve Kazuha ile beraber beden yapacaktık ve bu oldukça iyi bi haberdi benim için.
"İsteyenler voleybol, isteyenler futbol, isteyenler basketbol maçı yapabilir fakat boş oturan görmek istemiyorum gençler!"
Hocanın söyledikleriyle beraber kızların çoğunluğu voleybol sahasına, erkeklerin çoğunluğu futbol ve basketbol sahalarına ilerlemişti. Okula üçü için ayrı sahanın nasıl temin edildiğini bilmiyordum fakat oldukça iyiydi bu. Kimse kimseye bulaşmıyordu bu sayede.
"Riki, ben Sunoo'yla voleybol oynamaya gidiyorum gelsene sende."
"Geliyorum bekleyin!"
Kazuha'nın söylediğini Riki'nin onaylaması garibime gitmişti. Onun futbol oynamak isteyeceğini düşündüğüm için voleybolu kabul etmesi garip gelmişti.
"Riki'nin futbol oynayacağını düşünmüştüm ben."
"Pasör olarak oynadı ortaokulda Riki. Voleybolu çok sevmez aslında, neden geldiğini bende anlamadım."
Anladığımı belli eder şekilde kafamı salladıktan sonra Riki de gelmişti yanımıza. Beraber voleybol sahasına ilerlemeye başlamıştık daha sonra. Sahaya vardığımızda gördüğüm kişilerle beraber geri gitmek istesemde Kazuha kolumdan tutarak bana engel olmuştu. Yüzünde 'sorun yok' bakışları olsa da içim içimi kemiriyordu.
"Ya, Kim Sunoo! İbne olduğunu doğrulamaya mı geldin?"
"Ne dedin sen?"
Minjae'nin söylediklerine karşılık Riki öne çıkmıştı. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki içimden fırlayacağını düşünmüştüm bir anlığına.
"Senin gibi yakışıklı birinin bir yetimle voleybol oynamak dışında yapabileceği şeyler de var, biliyorsun değil mi?"
"Sizi yerin dibine sokmak daha cazip geldi şuan gözüme. Geçin filenin karşısına. Jungwon, Kazuha, Sunoo ve ben bir takım olacağız. Dört kişi bile yeneriz sizi."
Riki'nin sırıtarak dizdiği cümlelere Minjae'nin suratı kızarmıştı. Fazlasıyla sinirlendiği belliydi. Hangi ara geldiğini bilmediğim Jungwon elini omzuma koyduğunda özgüvenim biraz olsun yerine gelmişti. Daha sonra Kazuha servise geçtiğinde oyun başlamıştı. İlk attıkları smacı Jungwon karşılayıp topu Riki'ye yöneltmişti. Daha sonra Riki topu hızlıca Kazuha'ya pas atmış, Kazuha da hızlıca topu yerle buluşturmuştu. Sayı almamızla beraber gülümsemiştim. Yapabilirdik kesinlikle.
İlk seti 12-25, ikinci seti ise 10-25 kazanmıştık. Dersin bitmesiyle beraber maçı da bitirmiştik. Biz grupça kazanmamızın sevincini yaşarken Minjae sinirden tek tek kırmaya başladığı tırnaklarıyla beraber sınıfa çıkmıştı.
"Çok iyiydin Riki!"
"Gelen toplar iyiydi diyelim Sunoo'm."
Sunoo'm.
"Hadi üstünüzü değiştirin gidip. Okul çıkışı mısır yemeye gidelim mi? Zaferi kutlamak için."
Kazuha'nın önerisiyle beraber girdiğim o boşluktan çıkabilmiştim sonunda. Riki'nin sesi aklımda yankılanırken Kazuha son vermişti buna. Sorduğu soruyu tekrar düşündükten sonra cevap vermiştim.
"Olur, hatta diğerleri de gelsin. Jay hyung çok seviyor mısırı."
Jay hyungdan bahsedince gözleri ışıldayan Jungwon'a takılmıştı gözlerim bu sefer.
"Kazuha sende arkadaşlarını çağırsana. Yunjin gelince ortam çok iyi oluyor."
"Tamam Sunoo'm bende orası. Siz de sadece Jay hyungu çağırmayın ama. Jungwon mısırı bırakıp Jay hyungu yiyecek gibi duruyor da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil Town | Sunki
FanfictionAilesi tarafından kuzenlerinin yanına, ufak bir kasabaya gönderilen Riki, yeni kişiler tanıyıp garip olaylar yaşar...