20

789 127 132
                                    

Riki'den

Üstümdeki eşyaları son bir kez kontrol etmiştim çıkmadan önce. Yanıma işe yarayacaklarını düşünmesemde çakı ve çakmak almıştım. Açıkçası bıçak namına fazla bir şey almamamın sebebi Jake hyungdu. Yanına kelebek bıçak alacağını söylemişti çünkü. Bende ona güvenerek bir çakı almıştım yanıma sadece.

Ayrıca o gün bulduğumuz kristal bendeydi.

Saatin 13.00 olduğunu görünce gitmem gerektiğini anlayıp Kazuha'ya seslenerek merdivenleri inmiştim yavaşça. Fazlasıyla korkuyordum. Başımıza ne geleceğiyle veya neyle karşılaşacağımız hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Sadece bir an önce her şeyden kurtulmak için yapıyorduk bunu. Ya da yapmaya çalışıyorduk.

"Rei bir gelsene yanıma."

"Liz ile konuşuyorum gelemem!"

"Rei önemli!"

Bilgisayarda olduğunu anlayabilmiştim kulaklığı çıkartma sesinden. Bir hışımla odasından çıkıp adeta evi yıkarak inmişti merdivenleri. Ergenliğine verip derin bir nefes almaya çalışmıştım.

"Saat şuanda 13.00. Kazuha ve ben bir yere gideceğiz grupla beraber. Saat 15.00'da beni ara. Eğer açmazsam veya meşgule atmazsam polise telefonumun konumuna gitmelerini söyle. Anladın mı?"

"Noluyor Riki? Nereye gidiyorsunuz ve ne demek açmazsam? Size bir şey mi olacak?"

"Olursa diye önlem alıyorum sadece kuzen. Dediğimi unutma tamam mı? Panik falanda yapma. Sadece önlem alıyorum merak etme polisi aramak zorunda kalmayacaksın. Halama açıklama yapmayı da bana bırakabilirsin."

Ben konuşurken sonunda aşağıya inebilen Kazuha'yı görünce Rei'ye sarılmıştım sıkıca. Kazuha da ne olduğunu anlayıp sarılmaya katılmıştı. Rei'nin "beni korkutmayın" tarzında bir şey mırıldandığını duyunca saçlarını çekmiştim odağı dağılsın diye.

"Söylenmeye başlamadan sevgiline gitsene sen. Bekliyordur seni."

"O BENİM SEVGİLİM DEĞİL! Henüz."

Rei'ye güldükten sonra Kazuha'nın omzuna hafifçe vurup gülmüştüm. O da aynı şekilde güldüğünde camdan bize dogru el sallayan Sunoo'yu görmüştüm. Tatlılığından krize girmeden önce hızlıca yanına gitmiştim. Üçümüz beraber ağaç eve ilerlemeye başladığımızda kimse konuyu birazdan yapacaklarımıza getirmiyordu bilerek.

Sonunda vardığımızda herkesin çoktan toplandığını görmüştüm. Herkes bir köşeye oturmuşu ve sohbet dönüyordu ortamda. Bizim geldiğimizi farkedince Jake hyung oturduğu pufundan kalkıp ortaya geçmişti.

"Hiç boşuna umut vermek istemiyorum size. Neyle karşılaşacağımız belli değil daha. Sizden tek istediğim, yaralanacaksanız kaçın. Arkanıza bile bakmadan kaçın ve birilerini bulmaya çalışın. Beş kişilik gruplara ayrılacağız plandaki gibi. Beş kişi mağaradayken taşların geldiği yöne, beş kişi de diğer yöne gidecek. Jungwon ve Chris aynı yerde de olabilir bunu bilmiyoruz tabii ki. Tek umudumuz aynı yerde olmamaları. Ne yapacağımıza gelirsek; Jungwon'u bulduğunuz gibi kimseyi kontrol etmeden, bakın tekrar söylüyorum kimseyi kontrol etmeden çıkacaksınız mağaradan. Chris'e giden grup da onu öldürmeyi kafasına takmasın. İyi değilseniz kaçın."

"Chris'in yanına gidecek grupta olmak isteyenler kimler?"

Heeseung hyungun sorduğu soruya sessizce ben, Sunoo, Jake hyung, Chaewon ve Kazuha el kaldırmıştık. İlk başta Sunoo'nun neden oraya gitmek istediğini anlayamamıştık. Sonrasında düşmüştü jeton hepimize. Sunoo eğer Jungwon'un yanına giderse Chris de oraya gidecekti. Sunoo Jungwon'dan uzak durmalıydı bu yüzden.

Devil Town | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin