24 (özel bölüm)

962 122 112
                                    

Sunoo'dan

"Riki, beş saniye içinde o kurabiyeleri bırakmazsan kafanı kıracağım."

Riki'ye bağıran Chaewon'a gülmüştüm süsleri hazırlarken.

On ikinci sınıfın sonuna gelmiştik. Hyunglar ve Sakura noona da çoktan üniversiteye gittikleri için hiçbiri Suwon'da değillerdi. Bizde on ikinci sınıflar olarak mezuniyet balosu yerine kasabada küçük bir festival hazırlamaya karar vermiştik. Veliler ve okul yönetimi yardımıyla kasabanın meydanına her türden standlar, renkli ışıklar ve en önemlisi de havai fişekler koymuştuk. Şuanda da Chaewon, ben ve Jungwon kendi hazırladığımız limonata ve kurabiye standıyla uğraşıyorduk. Canım sevgilim de bizimle uğraşıyordu.

"GELDİLER!"

Koşarak yanımıza gelen Eunchae'ye dönmüştü bakışlarımız. Hepimiz neyden bahsettiğini biliyorduk çünkü geçen sene mezun olan arkadaşlarımız bu sene ziyarete geleceklerine söz vermişlerdi. Şuanda ellerinde çantalarla bize doğru koşan Jay hyung ve arkasında oldukça rahat bir şekilde yürüyen diğerleri de sözlerini tuttuklarının kanıtıydı. Kazuha da elinde tuttuğu araba anahtarını sallaya sallaya geliyordu peşlerinden.

Jay hyung ve Jungwon duygusal sevgili buluşmalarını yaşarken hepimizin odaklandığı nokta Heeseung hyungun Sakura noonanın elini tutmasıydı. Deli gibi baktığımızı fark ettiklerinde ellerini ayırarak bize sarılmaya gelmişlerdi.

Eunchae koşa koşa Sakura noona'ya sarılmıştı. Bizde tek tek hepsine sarılmıştık tüm özlemimizi gidererek.

"Bu velet niye araba sürüyor?"

"Annem öğretti ya hiç sorma. Egosu tavan hanımefendinin. Bir polis çevirse naneyi yiyecek haberi yok."

-annem diye bahsettiği kişi benim annem- 

"Tanrı'nın bile varlığını unuttuğu Suwon'da yaşıyorsunuz siz kendinize gelin."

Sunghoon hyung, Riki ve Kazuha arasında geçen konuşmaya hepimiz gülmüştük. Suwon cidden Kore'den ayrı bir yer gibiydi. Şehirde yaşayan kişilere Suwon'dan olduğunuzu söylerseniz sizi yabancı sanmaları muhtemeldi.

Saatler akşama doğru yaklaşırken gelen arkadaşlarımız eşyalarını evlerine bırakmış, bizde standlarla ilgilenmeyi bitirmiştik. Halk da yavaş yavaş meydana gelmeye başlamıştı zaten.

"Ya, şimdi de siz mezun oluyorsunuz. Ben ne yapacağım burada yapayalnız? Hepiniz de gidin zaten Seul'e."

"Üzülme Eunchae. Jiwon ve Rei var arkadaşsınız zaten."

Ağlamaklı çıkan sesi ile konuşan Eunchae'ye Jake hyungdan sonra hep bir ağızdan moral vermeye başlamıştık. Komik olansa aynı anda konuştuğumuz için hiçbir şeyin anlaşılmamasıydı.

Festival başladığında herkes kendi sevgilisiyle bir gruba ayrılmıştı bir anda.  Sevgilisi olmayan üçlü Kazuha, Chaewon ve Eunchae de beraber gezmeye başlamışlardı.

"Riki, Taki arkadaşlarıyla bileklik yapacaktı. Bakalım mı?"

"Şuradaki Harua değil mi zaten? Bak oradalar, gel gidelim."

Birkaç metre ilerimizde bulunan kırmızı standın önüne geldiğimizde Taki standın arkasından çıkarak ikimize de sarılmıştı. Eski anılar üzerine yapılan ufak sohbetten sonra takıları göstermişti bakmamız için.

İpten, boncuklardan, çiçeklerden oluşan ve üstlerinde bir kartla anlamı yazan takılar vardı bi sürü. İncelemeye başladığımızda Riki en uzakta kalan kırmızı, ince yüzüklerden iki tane eline almıştı.

Devil Town | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin