Riki'den
"Kendini dövemezsin Nishimura."
Duyduğum cümleyle beraber başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Bir damla gözyaşı akmasın diye dünyaları yakabileceğim birini ağlatan, üzen kişi bendim. Ve bunların hepsi bir yanlış anlaşılma yüzündendi. Eğer Sunoo'nun kendine yaptığı şeyi farketmeseydim geleceği hâli düşünemiyordum. Sunoo'nun beni seviyor olmasına bile sevinemiyordum.
"Seni olduğun gibi seviyorum Sunoo."
"Köt-"
"Hayır, kötü hissetmemen için söylemiyorum bunları. Ben kızlardan da erkeklerden de hoşlanıyorum. Hatta cinsiyetleri veya ideal tip olayını boşver. Ben senden hoşlanıyorum Sunoo. İdeal tipim sensin. Hoşuma giden özellikler senin özelliklerin, hoşuma giden davranışlar senin davranışların ve en önemlisi hoşuma giden tek güzellik senin güzelliğin. Sen bir deri bir kemik kalsan da, yürüyemeyecek kadar ağır olsan da sevdiğim güzellik senin güzelliğin. Sevdiğim gülüş, sevdiğim saçlar, sevdiğim gözler ve sevdiğim dudaklar... Hepsi senin Sunoo."
Karşımds çömelmiş olan beden bırakmıştı kendini lavabonun soğuk zeminine. Yüzüme o kadar şaşırmış bir şekilde bakıyordu ki kendimi daha kötü hissetmeye başlamıştım. O kadar mı belli edememiştim ona karşı olan sevgimi?
"Özür dilerim Riki. Sadece senin öyle kızlardan hoşlandığını duyunca bir şey değişmeyeceğini bilsem bile çalı-"
Tireyen elleriyle kendini anlatmaya çalışmasını durdurdum. Parmaklarımızı birbirine geçirip kapandım o çok sevdiğim dudaklarına. Bir süre bekledim ne tepki vereceğini gözlemlemek için. Kalbim deli gibi atarken kendimi dizginlemeye çalışıyordum karşıdan gelecek tepki için.
Ağladığı için ıslanan dudaklarından gelen o hafif tuzlu tat beni çoktan delirtmişti bile. Sonunda Sunoo dudaklarını hafifçe hareket ettirdiğinde karşılık vermiştim hızlıca. Kendimi affettirmeye çalışırcasına öpüyordum onu. Açtığım her yarayı kapatmak istercesine.
Dudaklarına yaklaştığım andan itibaren kapalıydı gözleri. Benim ise en başından beri gözlerim açıktı. Verdiği her tepkiyi, heyecanını, arada gözlerini açacak gibi olup vazgeçmesini, kızaran yüzünü izliyordum sevdiğimin. Nefeslenmek için beni göğsümden ittirdiğinde geri çekilmek zorunda kalmıştım. Hissettiğim boşlukla surat asabilecek durumdaydım o an.
"Kalbim durdu sanırım Riki."
"Saçmalama Sunoo ya."
Elimi alıp kalbinin üzerine getirdiğinde ilk başta korkmuştum gerçekten atmadığı için. Daha sonra farketmiştim elimin sağ tarafında durduğunu. Gülmeme hakim olamazken endişeli bir şekilde bana bakıyordu karşımdaki pamukşeker.
"Kalbimi durdurdun işte Riki! Öyle bir anda öpülür mü ya! Bir dakika ben şuan nasil konuşuyorum ki?"
"Sevgilim senin kalbin sağ tarafında mı atıyor?"
Elimi koyduğu yere bakıp kafasını geri atmıştı bu sefer. Artık hareketlerini ezberlediğim için o kafasını çarpmadan önce elimi yaslamıştım mermere.
"Sevgilim mi? Teklif almadım ki ben?"
Hissettiğim huzursuzlukla beraber kafamı kaldırmıştım yukarıya doğru. Tam o sırada lavabonun küçük penceresinden bize bakan kişiyle beraber sırıtmıştım. Sevdiğim kişiyle birlikte olmama kimse karşı çıkamazdı. Aptal bir yaratık bile.
"Sayın Kim Sunoo, gerek insanlar, gerek ruhlar tarafından rahatsız edilsek bile benimle sevgili olur musun?"
"Gerek insan, gerek ruh katili olurum ben! Sevgilin de olurum tabii orası ayrı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil Town | Sunki
FanfictionAilesi tarafından kuzenlerinin yanına, ufak bir kasabaya gönderilen Riki, yeni kişiler tanıyıp garip olaylar yaşar...