Riki'den
Olayların çözülmesinden sonra herkes tekrar okula dönmüştü. Ben dışında tabii. Haksız yere yediğim bir hafta uzaklaştırma kaldırılmamıştı üzerimden hâlâ.
Evde tüm gün diğerlerinin eve gelmesini bekliyordum. Sunoo'nun evin önüne geldiği saati kaçırmayıp o geldiğinde bahçeye çıkıyordum. Okulda olan her şeyi anlatıyordu bana heyecanlı bir şekilde. Zorbalıklarının hepsi kesilmişti bir anda. O sınıfın tek güvendiği kişi de gidince Sunoo kurtulmuştu zorbalıklardan. Hatta öncesinde Joonseo yüzünden onunla konuşmaya çekinen kişilerle arkadaş olduğunu söylemişti. Onun için gerçekten mutluydum.
Ama aynısını kendim için söyleyemezdim.
Ailemi arayacaklarını söylediklerinde halamı arayacaklarını düşünüp kafaya takmamıştım fakat Seoul'deki ailemi aramışlardı. Dün akşamda annem beni arayıp bir sürü şey söylemişti. Düzelmem için beni buraya gönderdiğini, başkaları için eğitim hayatımı mahvetmememi ve daha fazla olay çıkarırsam beni geri çağıracağını falan söylemişti. Bunları kızmadan söylemesine ilk başta şaşırmıştım ama daha sonrasında söylediği şey sayesinde anlamıştım neden yumuşak davrandığını. Annemle babam ayrılacaklardı.
Büyüdüğüm aile ortamı hep çok sevgi dolu geliyordu bana. Bu yüzden bu haber içimde çok büyük bir boşluk oluşturmuştu. Ebeveynlerimin birbirlerine aşık olduklarından emin olsamda, değillermiş. Annem ikisininde başka insanlarla ilgilendiğini ve öncesinde sadece benim için bir arada olduklarını söylemişti. Bu söyledikleri de tüm çocukluk anılarımı sorgulamama sebep olmuştu. Hepsi yalan mıydı?
Düşüncelerimle boğuşurken saat 16.10'a kurduğum alarm çalmıştı. Sunoo'nun evin önüne gelme saatinden beş dakika önceye kuruluydu alarm. Böylece hızlıca onu karşılamaya çıkabiliyordum.
Çabucak odamın aynasından kendimi kontrol edip alt kata inmiştim. Koridordaki aynadanda son bir kez kendime bakıp kapıdan dışarıya çıkmıştım. Uzaktan bana doğru koşan Sunoo'yu görünce kalbim teklemişti. Uzaklaştırmamın son gününde olduğum için biliyordum artık ne yapacağını. Gülümseyerek yanıma koşacak, birkaç saniye nefeslenecek ve "Merhaba Riki!" diyecekti. Ezberlemiştim artık bazı hareketlerini.
Tamda düşündüğüm gibi olmuştu zaten.
"Merhaba Riki! Nasılsın?"
"İyi sayılırım, sen?"
"Çok iyiyim bugün! Eğer müsaitsen gizli yerimize gidelim mi? Bugün sana anlatacak çok şeyim var! Beni beklersen hemen giyinip gelirim."
"Tamamdır bekliyorum ben. Giyinip gel sen."
"Hemen döneceğim!"
Evinin bahçesinden girerken el sallayıp koşmuştu. Bunca şey yaşadıktan sonra hâlâ neşesini kaybetmemesi mutlu ediyordu beni. Sunoo çok tatlıydı ve bazen onu cidden ısırasım geliyordu. Baş edemiyordum bu kadar güzel olmasıyla.
Üstüne siyah uzun kollu bir tişört ve altına kahverengi pantolon giymişti. Tişörtünün uçlarını pantolonunun içine sıkıştırmasıyla ince beli ortaya çıkmıştı.
Sunoo çok güzeldi.
"Bisiiketini al gidelim Riki!"
Bisikletlerimizle beraber gidiyorduk şimdi. Hafif turunculaşan hava ve önümde saçları uçuşurken bisiklet süren Sunoo oldukça güzel bir manzaraydı.
Çiçeklerin yanından geçerken bisikletini durdurmuştu Sunoo. Heyecanla bisikletinden inip pembe çiçeklerin olduğu tarafa yönelmişti.
"Riki, bak kamelyalar!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil Town | Sunki
FanfictionAilesi tarafından kuzenlerinin yanına, ufak bir kasabaya gönderilen Riki, yeni kişiler tanıyıp garip olaylar yaşar...