✦
Yeosang'ın kolları başının üzerine mıhlanmış halde yatarken tenindeki aşağı inen parmak uçlarının hissi ipeksi çarşaftan bile daha yumuşak hissettiriyordu. Sırt üstü yatarken vücudu her bir dokunuşla arzuyla dolup taşıyordu.
Jun bir eliyle Yeosang'ın bileklerini kenetlerken diğer eliyle vücudunun her bir santimini hissediyordu. Dudakları birbirine kenetlenmiş haldeyken Jun bir dizini bacaklarının arasına bastırınca Yeosang üzerindeki adamın ağzının içine doğru inledi.
Kulağına sayısız iltifatlar fısıldanıyordu ama Yeosang hiçbirini umursamıyordu, bedenini kasıp kavuran arzu ve şehvete kapılırken daha önce hiç hissetmediği kadar çaresiz hissediyordu...
✦
Süit odanın ortasında tahta sehpanın soğuk yüzeyi, Jun arkasından hızla içine girip çıkarken Yeosang'ın sıcak yanaklarına değdikçe vücudunu ürpertiyordu. Yüzünün bir tarafı sehpaya yapışmış halde derin derin nefes alıp verirken hala hayatta olduğunu gösterircesine yüzeyinde küçük yuvarlak buğular oluşuyordu.
Lucas'la olan seksleri her zaman sert olmasına rağmen Jun'la yaptığı sekslerle karşılaştırıldığında bir hiçti. Jun'la ikisi birbirlerine karşı vahşi birer hayvan gibilerdi. Yeosang'ın bacaklarının içi, boynu ve karnı çoktan kırmızı izlerle süslenmişti bile. Saçlarının dibi çekiştirilmekten acıyordu ve sayısız kere ısırılmaktan dudakları şişmişti.
Jun'un sol eli Yeosang'ın sol omzuna kenetlenmişti, içine her girişinde tırnakları daha derine batıyordu ve her seferinde daha yüksek sesle inlemesine neden oluyordu.
"Ah... acıyor," diye inledi derin soluklarının arasından, Jun içine doğru her ittirdiğinde sırtı geriye doğru kasılıyordu.
Şikayetleri, asıl istediği şeyi, daha sert becermeyi elde etmesine yardımcı oluyordu. Kalça kemiği masanın kenarına sürtünürken teni sızlıyordu ve muhtemelen yarına kadar siyahlık ve morluklarla kaplanmış olacaktı. Fakat acıyı o kadar çok seviyordu ki neredeyse deliye dönecekti.
"Tam istediğin gibi, değil mi?" diye sordu Jun arkasından gülerek, tırnaklarını Yeosang'ın tenine daha sert batırırken tekrar inletti. "Gel, beni takip et."
Jun aniden içinden çıktı ve bir adım geri gitti. Yeosang omzunun üzerinden baktığında Jun'un ona doğru elini uzattığını gördü. Titreyen bacaklarıyla arkasına döndü, kendisine doğru uzatılan eli tuttu ve Jun'un onu derin bir öpüşmeye çektiği koltuğa doğru takip etti.
Birbirlerine dokunan tek noktaları olan dilleriyle her yerleri ıslanmış bir halde Yeosang, Jun'un kucağına oturunca içini tekrar yavaşça doldurduğunu hissetti. Jun yüksek sesle bir inleme koyverirken Yeosang dudaklarını çekip gözleri buluştuğunda sırıttı.
"Mükemmel," diye fısıldadı Yeosang'ın kulağına çatallaşmış sesiyle. "Ellerini arkana koy."
Yeosang denileni yaparken Jun sertçe bileklerini kavradı ve ellerinin arkasında kalması için zorladı. Yavaşça hareket etmeye başlarken ikisi de zevkle nefes nefese kaldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When we were | Seongsang ✦ 'Just as we are' devam kitabı (Türkçe Çeviri)
FanfictionYeosang hayatının ne bir masal ne de romantik bir roman olmadığı gerçeğinin farkına varmıştı; hayatı sonsuz bir okyanusun yüzeyinde kalma savaşı verdiği kısa bir hikayeydi. Ve o okyanusta, başka birisini gerçekten sevmeden önce kendisini bulup sevm...