✦
Apartmanın üçüncü katında savaş çıkmıştı.
Wooyoung'un sesi her zamankinden daha yüksek çıkarken derin bir nefes alarak Yeosang gözlerini devirdi. San rahatsız bir şekilde koltukta otururken tek kelime etmiyordu ve kalkıp gitmek istediği yüzünden açıkça belliydi ama yapmaya korkuyordu.
Yeosang ağzından sevgili sözü çıkar çıkmaz başının belada olduğunu anlamıştı. O anda umursamamıştı fakat şimdi olaylar karışmıştı. Wooyoung beklenmedik ilişki haberi yüzünden onu sorularla sıkıştırıyordu.
Eğer düşünmesi için iki dakikalık bir sessizlik bahşedilse muhtemelen Yeosang da onun kadar şaşırmış olurdu. Ama Hyunjin'le yatakta yatarken Yeosang'a sonunda onun olup olmadığını sorduğunda evet derken tereddüt bile etmemişti.
"Sen kafayı mı yedin?" diye bağırdı Wooyoung, öfkeyle ellerini etrafa savuruyordu. "Hwang Hyunjin mi? Dalga mı geçiyorsun!? Dalga geçtiğini söyle bana!"
Bir diğer derin bir iç çekmeyle Yeosang başını salladı. Wooyoung'un neden böylesine tepki verdiğini anlıyordu, Hyunjin onun sadece arkadaşından değil kendi hayatından da koparacağı zaman yanında olan kişi Wooyoung'du. Fakat o, o zamanda kalmıştı. Yıllar önceydi...
"Artık değişti," dedi Yeosang. "Ve ben de değiştim. Benim için mutlu olamaz mısın?"
"Mutlu mu? Lanet olasıca bir psikopatla çıktığın için benden nasıl mutlu olmamı beklersin?" Wooyoung'un gözleri Yeosang ve San arasında gidip gelirken San'dan biraz destek bekliyordu.
Fakat Yeosang pek de korkmuyordu. Sonuçta San, Hyunjin hakkında hiçbir şey bilmiyordu, ne söyleyebilirdi ki? Ve ilk defa San hiçbir şey söylemiyordu. Kaba ya da küçümseyen yorumları yoktu. Sadece sessizce duruyor, elleri kucağında muhtemelen mümkün olduğunca kısa süre içinde bu rahatsız edici ortamdan kurtulmak için dua ediyordu.
İki tarafın da ani sessizliği tartışmayı aniden bitirmişti. Wooyoung'a attığı bakışla Yeosang gitmek için fırsatını kullandı. Fakat tam odasına gitmek üzereydi ki Wooyoung tekrar konuştu.
"Sakın onu buraya getirme. Sakın." Sarışın adamın sesi sakinleşmişti, öyle çok sakinleşmişti ki Yeosang'ın daha önce hiç duymadığı kadar soğuktu sesi.
"Merak etme, öyle bir planım yoktu zaten," diye cevapladı Yeosang, omzunun üzerinden bakınca Wooyoung'un ona hayal kırıklığıyla baktığını gördü.
Kapılar kapalıyken bile Wooyoung'un sesi hala evin içinde duyuluyordu. Yeosang yatağında kıvrılmış, oturma odasında tartışan San ve Wooyoung'u dinlerken duvarlara bakıyordu.
San'ın ilk kez Yeosang'ın tarafını tuttuğunu söylemek abartı olurdu ama en azından Wooyoung'u sakinleştirmeye çalışıyordu. İşe yarayacağından değildi tabii. Wooyoung hala öyle öfkeliydi ki sürekli küfür ediyor ve San'a Yeosang'ın kendisini nasıl bir bataklığın içine attığını bilmediğini söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When we were | Seongsang ✦ 'Just as we are' devam kitabı (Türkçe Çeviri)
FanfictionYeosang hayatının ne bir masal ne de romantik bir roman olmadığı gerçeğinin farkına varmıştı; hayatı sonsuz bir okyanusun yüzeyinde kalma savaşı verdiği kısa bir hikayeydi. Ve o okyanusta, başka birisini gerçekten sevmeden önce kendisini bulup sevm...