✦Seonghwa'nın evinin duvarlarında yankılanan adım sesleri evin içindeki tek yaşam belirtisiydi. Her zamanki gibi işten eve döndüğünde açmadığı ışıklar boğucu bir sessizlik oluşturuyordu.
Tıpkı önceki geceler gibi Seonghwa yalnızdı. Tzuyu kim bilir nerelerdeydi ama Seonghwa nerede olduğunu öğrenecek kadar onu umursamıyordu. Onu terk etmeliydi, kendisine çoktan defalarca söylemişti bunu fakat ne zaman bir adım atacak olsa anında geri çekiliyordu.
Boşanmaları büyük başarısızlık olurdu, asla iyileşmeyecek yaralar açardı. Ayrıca Yeosang'ın kalbini kırıp onu uzaklaştırmasının bir hiç uğruna olduğunun en büyük kanıtı olurdu.
Ailesinin ne kadar öfkeleneceğinden bahsetmeye gerek bile yoktu. Evliliğinden beri gözleri sürekli üzerindeydi fakat zorla Tzuyu'yle mutluymuş gibi davranma zırvalığı kaçınılmaz bir şekilde yorucu olmaya başlamıştı. İkisinin de yüzüne zorla yerleştirdikleri gülümsemelerle etkinliklere katılmaları ve birbirlerine aşıkmış gibi davranmaları çok zor bir mücadeleydi.
Derin bir nefesle Seonghwa kendisini yatağına bıraktı, etrafını saran sessizlik içinde yok olmayı dilerken öylece tavana bakıyordu. Tıpkı diğer geceler gibi nasıl bu hale geldiğini sorguladı. Etrafında sürekli insanların olmasını seven dışa dönük birisiydi. Arkadaşları vardı; çılgın, gürültülü ve ona sadık arkadaşları vardı ve insanların ilgi odağı olması onun için çok keyif vericiydi.
Şimdiyse sürekli kendisini saklamak istiyordu.
Önemsediği herkesi kaybetmişti. Hayır. Seonghwa hızla kafasını sallayıp bu düşünceyi zihninden uzaklaştırdı, kendisinden başka kimse suçlu değildi. Fakat bu gece gerçek, her zamankinden daha fazla canını yakıyordu.
İşten eve dönerken tekrar Mingi'yle karşılaşmıştı, daha önce hiç tanışmamış yabancılar gibi caddede birbirlerinin yanından öylece geçmişlerdi. Aslında bu durumu oldukça sık yaşıyorlardı, Mingi de Seonghwa gibi Gangnam'da aynı cadde üzerindeki bir hukuk şirketinde çalışıyordu.
Mingi gerçeği söylemekten ya da hislerini dışa vurmaktan asla korkmamıştı, o yüzden hepsinin hatta Seonghwa'nın bile zihnindekileri açığa vuran ilk o olmuştu. Fakat kendisine itiraf etmekten korktuğu gerçek, kalbine bir kurşun gibi saplanmıştı ve o günden beri pişman olduğu şekilde tepki vermesine neden olmuştu.
Arkadaşlıklarının başladığı yer olan Hongdae'deki oyun parkında arkadaşlıklarını bitirmişti ve her ne kadar hala canını yakıyor da olsa her şeyi geride bırakmıştı. Fakat Mingi'nin sözleri o günden beri onun peşini bırakmıyor ve Seonghwa'nın şüphesini kamçılıyordu. Masasının üzerindeki aile fotoğrafına her bir iş arkadaşı iltifat edip "kızın çok güzel, tıpkı annesine benziyor," dediklerinde aslında kimsenin, bir kişinin bile babasına benzediğini söylemediğini fark etmişti. Ve üzerinde çok düşünmemesi gereken şeyler olsa da kendisine engel olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When we were | Seongsang ✦ 'Just as we are' devam kitabı (Türkçe Çeviri)
फैनफिक्शनYeosang hayatının ne bir masal ne de romantik bir roman olmadığı gerçeğinin farkına varmıştı; hayatı sonsuz bir okyanusun yüzeyinde kalma savaşı verdiği kısa bir hikayeydi. Ve o okyanusta, başka birisini gerçekten sevmeden önce kendisini bulup sevm...