7★Damga

82 9 3
                                    

✦

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Restoranın ortamı sakin ve hoştu, Yeosang'ın içinde hissettiklerinin tam zıttıydı. Masada Lucas'ın yanında otururken tüm vücudunu kaplayan gerginlikten elleri bile terlemeye başlamıştı. Canlı piyano müziği ortamı doldururken Yeosang'ın kulaklarına dinlendirici bir ses yerine tırmalayıcı bir ses olarak dolduruyordu. Lucas'ın zorla giydirdiği aşırı pahalı altın rengi özel tasarım gömleği tenini kaşındırırken rahat sweatshirtünü giyip evinde oturma hayalleri gittikçe izini kaybettiriyordu.

Kendisini sakinleştirmeye çalışırken Yeoasng masanın ortasına yerleştirilmiş çiçeği izliyor ve her bir yaprağını dikkatle inceliyordu. Diğer taraftan Lucas akşam üzeri yaptıkları küçük tartışmaya rağmen hiç de rahatsız görünmüyordu. Aksine telefonuna gelen iş maillerini okurken ilk kez, ve şansına Yeosang'ın gergin hallerine çok da dikkat etmiyordu.

"Geç kaldığım için özür dilerim, trafik berbattı," dedi aniden çok tanıdık ses. Ve Yeosang bakışlarını kaldırdığı anda o çok iyi bildiği buz mavisi gözlerde kendini kaybetmiş gibi hissetti.

Jun hayal dünyasından çıkıp gelmiş gibi görünüyordu ve uzun süreli ciddi bir ilişkide olması bile tersini düşündüremezdi. Gözlerinin üstü ve alt kısmı belli belirsiz dumanlı bir makyajla kaplıyken şeftali sarısı saçları artık koyu renkteydi. Dolgun dudakları koyu kırmızıydı ve kulaklarından uzun, gümüş küpeler sallanıyordu.

"Sorun değil, biz de kısa süre önce geldik zaten," dedi Lucas gülümseyerek ve Jun'u selamladı.

"Yeosang..." dedi Jun ve yavaşça yerinden kalkan Yeosang'a çevirdi bakışlarını.

Sarılmaları kısa sürdü ama Jun'un gözlerindeki ifade birlikte yiyecekleri pahalı bir akşam yemeğinden daha fazlasına aç olduğunu oldukça belli ediyordu.

Yeosang tekrar yerine otururken boğazındaki yumruyu yutmaya çalıştı, Jun'un gözlerindeki buzlu diyarlara kendini kaptırmamak için gözlerini sürekli kırpıştırarak etrafına bakınıyordu.

Jun'un tam karşısına oturmasıyla Yeosang sakinliğini koruyup yemeğinin tadını çıkarmaya çalışmak için elinden gelenin en iyisini yapıyordu, aksi takdirde Lucas'ın, Yeosang'ın içten içe tasarımcıyı henüz tam olarak aşamadığını anlaması an meselesi olabilirdi.

Jun ve Lucas işle ilgili konulardan muhabbet ederken Yeosang yan gözle sevgilisine baktı ve onun sevgisini hafife aldığı için kendisini tekrar suçlu hissetti. Cinsel arzularını böylesine gerçek, içten bir aşka tercih etmek aptallık olurdu.

Ve o aptallık günleri sona ermişti, buna yüzde yüz emindi.

Fakat Lucas tuvalet için izin isteyip yanlarından ayrılmadan önce Yeosang'ın dudaklarına öpücük kondurduğunda Jun'un gözlerindeki ifadeyi görmezden gelmesi kolay değildi. Lucas'ın yokluğunda ortama sessizlik düştüğünde Yeosang boğazını temizledi.

When we were | Seongsang ✦ 'Just as we are' devam kitabı (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin