Yumuşak öpücükler, derin inlemeler ve nazik eller, hepsi birbirine karışmış ve Yoesang'ın hayatındaki en güzel an haline gelmişlerdi.Sonu iyi bitmeyen o son kez birlikte oldukları geceye göre her şey çok farklı hissettiriyordu. Çektiği tüm acı birbirlerine aynı ritimle hareket eden vücutlarıyla silinmişti.
Yeosang dudaklarını Seonghwa'nın dudaklarından ayırmamaya çalışsa da en derinlerine ulaştığı her seferde hissettiği hazla birlikte çabası fayda etmiyordu. Bacakları Seonghwa'nın beline dolanmıştı ve Seonghwa'ın güçlü kollarıyla vücudunun üst kısmı sarmalanmıştı.
Hayatında ilk kez acıyı hissetmesine ihtiyacı olmadığını fark etmişti. Tenine vurulmasına, ısırılmasına ihtiyacı yoktu. Sadece bu an, Seonghwa üzerindeyken her yerine dokunan elleriyle en derinlerinde onu hissetmesi yeterliydi."Seni seviyorum," diye fısıldadı Seonghwa aniden ve ardından dudaklarını Yeosang'ınkilere bastırdı.
Sözleri yumuşacıktı ve Yeosang'ın kulaklarında yankılanırken Seonghwa'nın dudaklarına doğru gülümsedi. Seonghwa'nın o sözleri söylemesiyle kalbi saf mutlulukla dolmuştu. O sözlere verebileceği tek doğru cevabı dilinin ucunda, sözlere dökülmek için öpüşmenin bitmesini bekliyordu.
Fakat Seonghwa öpüşmelerini böldüğü anda vücudu gerildi ve neredeyse kollarının arasındaki Yeosang'ı yatağa düşürecekti. Yeosang altından ona parlayan gözleriyle bakarken Seonghwa'nın koyu sarı saç tutamları Yeosang'ın yüzüne değiyordu.
"Ah.... siktir..." Seonghwa inlerken alnını Yeosang'ın alnına dayadı. "Özür dilerim... Biraz... biraz uzun bir zaman oldu da..."
Yanakları utançla kızarmıştı ama Yeosang hafifçe gülerken ellerini Seonghwa'nın dağılmış saçlarına daldırdı.
"Sorun değil," diye fısıldadı Seonghwa'nın burnunu öperken.
"Çok utanıyorum..." diye mırıldandı Seonghwa yavaşça içinden çıkarken. "Şu-şundan bir kurtulayım seninle ilgileneceğim, tamam mı?"
Seonghwa yataktan inip banyoda gözden kaybolmuştu ama daha birkaç saniye geçmişti ki geri gelmişti. Dudakları tekrar Yeosang'ın dudaklarını bulurken dilleri ihtiraslı bir dansa başlamıştı. Yeosang, Soenghwa'nın elini bacağının iç tarafında hissedince hafifçe inledi.
Seonghwa dudaklarını aşağıya doğru indirip Yeosang'ın boynunu, köprücük kemiklerini, geniş göğsünü ve karnını öpücüklerle boyadı.
"Seonghwa..." Yeosang erkekliğinin etrafında Seonghwa'nın ıslak dudaklarını hissettiğinde derin sesiyle inledi. Seonghwa onu ağzının derinlerine doğru alırken Yeosang'ın bedeni iyice gerildi ve altındaki çarşafı yumruklarıyla kavradı.
Seonghwa nazikçe bir parmağını, ardından bir diğerini içine sokarken hissettiği haz binlerce katına çıkıyordu. Yeosang kendi inlemeleri içinde boğulurken Seonghwa'nın parmağını her ittirmesiyle inlemeleri daha da yükseliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When we were | Seongsang ✦ 'Just as we are' devam kitabı (Türkçe Çeviri)
FanfictionYeosang hayatının ne bir masal ne de romantik bir roman olmadığı gerçeğinin farkına varmıştı; hayatı sonsuz bir okyanusun yüzeyinde kalma savaşı verdiği kısa bir hikayeydi. Ve o okyanusta, başka birisini gerçekten sevmeden önce kendisini bulup sevm...