✦
"Lucas, ben..."
Etrafındaki her şey yok olmuştu, duyabildiği tek şey kendi kalp atışları ve görebildiği tek şey ise Lucas'ın kahverengi gözleriydi. Sadece nazik dokunuşlar bile tek başına Yeosang'ın Lucas'ın kollarına düşmesine yetmişti ama o anda aniden gerçeklik yüzüne çarptı.
İkili beraber olmaya çok yakındı ama henüz yapmamışlardı ve ikinci bir seferi de yoktu. Yeosang yüzünde beliren mahcup gülümsemeyle yavaşça geri çekildi.
"Lucas, özür dilerim..." dedi fısıltıyla ve hızla ayaklarının üzerinde dikilip hızla bakışlarını Lucas'a çevirdi. "İnan bana seninle bir gece geçirmek için ölürüm, gerçekten yaparım bunu ama... yapamayız... yapmamalıyız..."
Lucas başıyla onayladı ve Yeosang'ın seçimine saygı duymak için hızla ondan uzaklaştı. Yeosang'ın zihninde her şey yavaşça geri dönüyordu, binanın içindeki partiden gelen ses kulaklarını doldururken San'ın şu anda neler yaptığını ve yaşadıkları anında nasıl bir anda bu kadar garipleştiğini merak ediyordu.
"Şey... biraz garip oldu, değil mi?" Tam Yeosang kendi kafasının içinden düşünürken Lucas gülerek sordu.
Birbirlerine baktılar ve ikisi de aynı anda kahkaha atmaya başladı. Ardından Lucas bir eliyle hafifçe Yeosang'ın bacağına vurup göz kırparak ayağa kalktı.
"İçeri girelim hadi," dedi ve başıyla kapıyı işaret etti.
Başı dönmesine rağmen Yeosang, Lucas'ı takip ederken mümkün olduğunca sakin kalmaya çalışıyordu. Baş dönmesi alkolün etkisini göstermesinden ya da neredeyse eski sevgilisiyle öpüşecek olmasındandı.
"Ah, işte buradasınız!" dedi Jun ikili masaya döndüklerinde.
Moda tasarımcısı bir kolunu etrafına sarmış halde San'ın yanında otururken San elleriyle yüzünü kapatıp masaya doğru uzanmış, neredeyse masanın üzerine uzanacak gibi duruyordu.
"Galiba San biraz fazla içti," dedi Jun gergince gülerek, San'ın sırtını sıvazlıyordu.
San sandalyesinden kalkmaya çakışırken anlamsız bir şeyler mırıldandı. Sarı saçları dağılmıştı ve sağa sola sallanırken gözlerini açmakta zorlanıyor gibi görünüyordu.
"San? İyi misin?" diye sordu Yeosang ve San'ın sandalyesinin yanına çömeldi. "Hadi seni eve götürelim."
San kollarını kontrolsüzce sallayıp anlamsız sözler mırıldanırken sonunda ayaklarının üzerine kalkabildi. Yeosang kolunu beline sardı ve jöle gibi olan vücudunu destekleyerek kapıya doğru yavaşça ilerlediler. Jun ve Lucas da takip ederken onlar da yardımcı olmaya çalışıyorlardı. Lucas şoförünün Yeosang'ı ve San'ı evlerine güvenli bir şekilde götürmesini teklif etti ama Yeosang taksi tutacaklarını söyleyerek nazikçe teklifi reddetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When we were | Seongsang ✦ 'Just as we are' devam kitabı (Türkçe Çeviri)
FanfictionYeosang hayatının ne bir masal ne de romantik bir roman olmadığı gerçeğinin farkına varmıştı; hayatı sonsuz bir okyanusun yüzeyinde kalma savaşı verdiği kısa bir hikayeydi. Ve o okyanusta, başka birisini gerçekten sevmeden önce kendisini bulup sevm...