✦"Yeosang? Geceyi şeyde geçirdin sanıyordum..." Wooyoung dudaklarını birbirine bastırırken hala rahat bir şekilde Hyunjin'den bahsedemiyordu.
Artık kesin bir şekilde ilişkilerinin bittiğinden emin olduğundan Yeosang için bir sorun teşkil etmiyordu tabii. Fakat bu akşam ruhsal olarak o kadar yorgundu ki başka bir tartışmayı daha kaldıracak hali yoktu.
"Bitirdik." Yeosang basit bir şekilde belirtirken keskin bir nefes verdi. İçi bomboş hissediyordu, artık hiçbir şeyin önemi yoktu ve hiç olmadığı kadar yalnız hissediyordu.
O kelimeyi söylerken kalbinde küçük bir sızı hisseti ve zihnini küçük bir pişmanlık kapladı. Belki de fazla tepki vermişti ve sadece uyuyup her şeyi yarın düşünmek en iyisiydi.
Ya da belki de doğru karar vermişti. Yeosang odanın ortasında öylece dikilmiş ani tepkisini tekrar ve tekrar düşünürken kapüşonlusundan çıkan ipliklerle oynuyordu.
"Gel bize katıl o zaman?" dedi ardından Wooyoung. O ve San yerde, sehpanın etrafında oturmuşlar giydikleri kalın sweatshirtlerle tahta oyunu oynayıp çay içerlerken seksen yaşındaki bir çift gibi görünüyorlardı.
Genelde Yeosang bu tarz bir teklifi reddederdi ama bu akşam umursamıyordu. Hatta canı da istiyordu, aniden aslında her şeyin çok da kötü olmadığını hissetmişti. Eğer değişmeyen bir şey varsa o da Wooyoung'un onu güldürme yeteneğiydi.
Ve bu akşam da farklı değildi: yerde oyunun kurallarının yazılı olduğu kitapçık olmasına rağmen Wooyoung hepsinin saçmalık olduğunu söyleyerek sürekli kuralları değiştiriyordu ve haklıydı da. Artık San'ın yanındayken gıcık bile olmuyordu, belki de Yeosang kötü hissetmek konusunda öyle bir dibe vurmuştu ki artık hiçbir fark hissetmiyordu.
Üçü ertesi sabah erkenden işe gidecek olmasına rağmen gereğinden çok daha geç saatlere kadar takılmışlardı. Fakat tam Yeosang artık uyuması gerektiğini düşünürken Wooyoung ilişkilerle ilgili konu açtı. Yeosang o anda son zamanlarda en yakın arkadaşının hayatıyla ilgili hiçbir şey bilmediğini fark edince suçluluk hissi üzerine dev bir dalga gibi çarpmıştı.
Wooyoung anlattıklarına göre bir süredir çıktığı kız hakkında hevesli bir şekilde konuşurken yüzünün aydınlanmasıyla Yeosang onun için mutlu oldu. Ta ki bir anlık San'a bakasıya kadar. San'ı ya da onun nasıl hissettiğini umursadığından değil tabii ama sarışın adamın ne kadar üzgün olduğunu görünce Yeosang kendisini kötü hissetti.
"Çocuklar, o mükemmel biri!" Wooyoung kocaman sırıtıyordu. "Yemin ederim hayatımın aşkı olabilir! O kızla evleneceğim!"
San'ın yüz ifadesi, Yeosang'ın Seonghwa'dan ayrıldığındaki yüz ifadesiyle tıpa tıp aynıydı. San'ın yüzünde küçük de olsa bir gülümseme göstermeye çalışmak için çabaladığı çok belliydi ama Wooyoung bakışlarını San'ın yüzünden çektiği an o gülümseme kayboluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When we were | Seongsang ✦ 'Just as we are' devam kitabı (Türkçe Çeviri)
FanfictionYeosang hayatının ne bir masal ne de romantik bir roman olmadığı gerçeğinin farkına varmıştı; hayatı sonsuz bir okyanusun yüzeyinde kalma savaşı verdiği kısa bir hikayeydi. Ve o okyanusta, başka birisini gerçekten sevmeden önce kendisini bulup sevm...