Doktorlarla ilgili küçük bir hikaye

11 0 0
                                    

Hazırlanıp ameliyathaneye gittiğinde orada Doktor Emre vardı. Mümkün olsa genç gazetecinin taburcu olmasına bakmaya gitmek isterdi fakat, ameliyat bittiğinde o artık buradan ayrılmış olacak herhalde. O kötü bir insan değildi, yüz yüze konuşunca anlayabildi. Genç olduğu için biraz kaba bir tarafı var, bundan sonra da birden gelip konuşmayı isteyecek mi? Bunları düşünerek ellerini yıkıyordu Ahmed. "Niye gülümsüyorsunuz?" diye sordu Doktor Emre. "Hiç" diye yanıt verdi. Ameliyat sorunsuz ilerleyebildi ve büyük bir sorun da olmadı. Planladığından çok daha erken bitirebildi. Bu, Doktor Emre'nin sayesindeydi. Artık kendi yerine ona ameliyatı yaptırsa da sorun olmayacak kadar Doktor Emre donanımlı bir doktor olmak üzereydi, bu ameliyattan açıkça hissetti ve ona bunu söyledi Ahmed. "Teşekkür ederim ama sizin gibi bir doktor olmak için daha daha uzun bir yol beni bekliyor. Bu arada bugün onun geleceği gün değil mi?" "Evet, Marco'nun kızı gelecek..." Daha gelmedi ama bir saatin içinde geleceğinden emindi Ahmed, bunun bir sebebi yoktu. Sonra Doktor Emre, bitirmek istediği bir iş var diye gitti. Ahmed'in de acele değil ama yapması gereken işleri vardı. Masadaki dosyaları toplarken hemşire Ahmed'i çağırmaya geldi ve hemen anladı.

Girişte mor leylak gibi çiçekli bir elbise giyen bir kadın vardı. Güneş ışıkları pencereden geçip onu aydınlatıyordu. Marco'nun kızı olduğunu düşünmek çok zordu, o iki insanın arasında hiçbir bağlantı bulamadı Ahmed. Düşündüğünden çok daha farklı bir kadındı. Kendine yaklaşan o adamın Doktor Ahmed olduğunu anlamış gibi bir ifade aldı yüzünü. Sanki tablodaki bir kadın gibiydi, Ahmed, eski bir tablonun önünde gibi hissetti. Dünyadaki sanat müzelerini gezerse ona benzeyen bir kadını tablolarda bulmak o kadar zor değildi herhalde. Tesadüf olabilir, güneş ışıklarıyla oluşan Daliya'nın gölgesi kanatlı gibi görünüyordu, sadece hastanenin direklerinden bazıları öyle gösteriyordu. "Merhaba, siz Doktor Ahmed misiniz?" "Evet, siz de Daliya Hanım olmalısınız. Babanızdan duydum" dediğinde Daliya'nın yüzünde nefret göründü. Bunun sebebini tahmin etmek zor değildi, Ahmed de öyleydi. Babasıyla ilişkisi iyi değildi. Sadece bir andı ama bir anla anlayabilecek çok şey vardı. "Evet, ben Daliya, ilk tanıştığımızda böyle bir şey söylemek tuhaf olabilir, fakat sizin nasıl bir doktor olduğunuzu merak ediyordum. Ama merak etmeme gerek yoktu" dedi ve bu sözün altında başka bir anlam hissetti Ahmed. Yani Daliya, hayatında birçok doktorla karşılaştı ve onların bazıları kötüydü galiba.

Girişte değil, başka bir yerde konuşmaları için bir odaya geçtiler birlikte, orası kaset çalar olan oda değildi. Temiz ve beyaz bir odaya geldiler. Ameliyat hakkında konuşmak için değildi, Daliya'yla güvenli bir ilişki kurmak içindi. O yüzden ameliyat hakkında değil, Ahmed kendi hakkında konuşacaktı. Bununla babası, yani Marco hakkında biraz öğrenebilirse diye düşünmüştü fakat bunun zor olduğunu artık anlıyordu. "Doktor olan sizin önünüzde böyle bir şey söylemek uygun olmayabilir ama şimdiye kadar kötü doktorlarla da karşılaştım... Siz öyle değilsiniz, hemen bunu anlayabildim" dedi Daliya. Marfan sendromunu çok iyi biliyor değildi Ahmed, ama zor bir sendrom olduğunu biliyordu ve Daliya gibi Marfan sendromu olan hastayla karşılaşması da ilk defa değildi. "Babam da buraya geldi, değil mi?" "Evet, geldi" "Onun yanında bir süre vakit geçirdim, nasıl anlatayım, o çiçek tomurcuğunu arkaya arkaya toplayan bir insan diyebilirim. Ne kadar küçük olsa da bir çiçek tomurcuğunu bile hiç kaçırmadan toplar. Öylece insanların başarılarını yok etti ve yüksek yerlere kadar gitti. Ve bu kez sizin önemli bir şeyinizi almayı düşünüyor... Açıkçası beni gerçekten kurtarmak isteyip istemediği de belli değil.

Bu da kendi için yaptığı şeylerden biri olabilir. Yani, bu ameliyattan kendine fayda verecek bir şey bulmuş galiba. Onun yanında hiçbir çiçek açmaz... Doktor Ahmed, dikkatli olun ve kendinizi koruyun" dedi Daliya. Önce böyle bir şey söyleyeceğini tahmin edebilmiş miydi Ahmed? Nasıl buraya geldiğinden, bugünkü havadan bahsetmeyi düşünüyordu. Fakat, Daliya bunu ilk söylemenin ihtiyacını duymuş olabilir ve bu bir uyarıydı. Ne yazık ki bunun için artık geç miydi? "Anladım, anlattıklarınızı unutmayacağım..." diye yanıt verdi Ahmed. Önündeki Daliya'nin yüzü ciddiydi ve şimdiye kadar öyle insanları tekrar tekrar görmüş gibiydi. "Siz bir şey kaybetmeden önce bunu söylemek istiyordum" "Düşündüğünüz için teşekkür ederim...." Ahmed'den ne almak istiyor? Sadece kaset çalar mı? Böyle basit bir şey olmadığı belliydi. "Burada güzel bir bahçe var. Biraz orayı dolaştım, rüzgar esti, sallanan çiçeklerin kokusunu etrafa taşıdı. Hastanede olduğumu unutmak üzereydim. Sadece ilaç veya doktorlar değil, orası da hastaları iyileştiriyor bence. Benim gibi dolaşan veya oturan hastaların yüzünden öyle hissettim, ne dersiniz?" diyen Daliya'nın sözünü duyduktan sonra koltuktan kalktı Ahmed ve pencerenin yanına gidip dışarı bakarak "Aynen, ve bir şey daha eklemek gerekirse sadece hastaları değil, doktorları da iyileştiriyor diyebilirim. Maalesef ben oraya sık sık gidemiyorum ama benim için başka bir yer var" dedi Ahmed.

Sara'nın DuasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin