Hafızanın anahtarı (2)

11 0 0
                                    


Eve döndükten sonra da Umut'un söyledikleri arka arkaya aklına geldi ve sanki şimdiye kadar Ahmed'in kaçtığı bir şeyi net bir şekilde göstermek istiyor gibiydi. Yatağa girse de bu düşünceler uyumasını engelledi, gece yarısı yataktan kalkıp bir bardak su içince soğuk suyun vücudunun içinde akmasını hissetti. Işık kapalıydı, ama odaya bir yerden nur yağıyor gibiydi- karanlık değildi ve bunun sebebi hemen belli oldu. Dolunay güçlü parlıyordu, perdelerin arasından hafifçe mehtap odaya giriyordu. Nedense tekrar yatağa girdiğinde uyuyamadığı yalanmış gibi hemen uyuyabildi Ahmed. Sabah, perdelerin arasından bu kez güneş ışıkları odasına giriyordu.


Büşra ve Nur'un o gün işi yoktu ama atölyede çay, kurabiye ve çikolata falan hazırlayıp saate bakarak Umut ve Daliya'nın zili çalmasını bekliyordular. Umut her zamankinden erken kalkıp Daliya'nın apartmanına gitti ve kapıyı açan Daliya'nın yüzünde heyecan ve birazcık gerginlik gördü, öylece atölyenin önüne kadar geldiklerinde zili çalan Daliya'ydı ve zilin sesi nedense onu gülümsetti. Her zamanki gibi kapıyı açtı Nur, Daliya'ya bakarak hiçbir şey söylemeden taş olmuş gibi durup kaldı. Tuhaftı ama Umut da ilk defa Daliya'yı hastanenin bahçesinde gördüğü zaman öyleydi.

Onun özel bir havası vardı ve Nur da bunu açıkça hissetmiş olabilir, kendine gelince "hoş geldiniz" dedi, Nur'un sesi ilginçti. İçeride Büşra dört bardağa çay döküyordu, bir ara dökmeyi bırakıp Daliya'ya selam verdi. Sonra koltuğa oturmadan Daliya, atölyedeki her şeye bakmaya başladı ve özellikle esans ve parfüm şişelerinin düzenli koyulduğu rafın önünden ayrılmadı, isimlerine bir bir okuyor gibiydi, sonunda koltuğa oturdu ve önündeki bardaktaki çayından içince birden şöyle dedi.

"Koku ve hafıza birbirine güçlü bir şekilde bağlı, sadece insanın beyninde değil, vücudunda da hafıza var bence. Mesela, Proust'un yazdığı çaya batırılmış madlen keki sahnesi çok ünlü ve ben de birkaç kez öyle yaptım ama bunun bana hatırlattığı bir anı yok. Proust gibi madlen kekiyle değil ama parfüm veya sigara kokusunu aldığı anda birden beklenmedik bir şekilde eski sevgilisini hatırlayan genç kadınlar ve erkekler var. Yani hafızanın kapısını açmakta kokunun önemli bir işlevi var ve bana göre parfüm, hafızanın anahtarı olabilir. "Hafızanın anahtarı, Büşra ve Nur'u sürükleyen bir kelimeydi.

"Adım Daliya, otuz beş yaşındayım. Ameliyat için bu şehre geldim ve şimdi yeni bir hikaye için bu şehirde kalıyorum." "Yazar mısınız?" Ahmed'inki kadar değildi, ama yazar olması Nur'un da ilgisini çekiyordu. "Evet, yazarım ve Umut'un makalesine de biraz yardımcı oldum. Bu arada merak ettiğim bir şey var, sorabilir miyim?" "Elbette, her şeyi sorabilirsin." Büşra da, Nur da parfüm veya atölye hakkında soracağını, birkaç şişeyi koklamak istediğini söyleyeceğini düşündü ve bir bakıma bu doğruydu, yine de sıradışı sorusuyla onları şaşırttı, Daliya da zaten bilerek sordu.

"Rafta Sara'nın Duası isimli bir şişe vardı, koklayabilir miyim?" Nur da o şişenin varlığını fark etmesine rağmen hiçbir şey söylemeden uzun zamandır susuyordu. Doktor Ahmed'in eşinin ismi olduğunu da biliyordu, sadece Daliya'nın değil, Nur'un da sormak istediği bir şeydi bu. Büşra, oldukça sakin sesle ona yanıt verdi. "O kişisel bir parfüm, maalesef satmak için değil." "Biliyorum, Doktor Ahmed, bana sizin Sara'yla iyi tanıştığınızı anlattı ve rafta o ismi gördüğümde hemen fark ettim." Daliya'nın söyledikleri Büşra'yı telaşlandırdı ama onun bakışından kaçmak imkansızdı. "Evet, düşündüğünüz gibi. Her şeyi biliyor musunuz?" "Her şeyi değil, yine de biraz Doktor Ahmed'den duydum."

Aniden koltuktan kalkıp raftan o şişeyi alıp geri oturdu Büşra. "Daha tamamlanmadı, ancak denediklerimiz arasındaki en yakın koku bu" diyerek şişeyi açıp Daliya'ya verdi Büşra. Eline alınca şişeye burnunu fazla yaklaştırmasın diye dikkat ederek gözlerini kapattı ve kokunun burnuna akmasını bekledi Daliya. Çiçeklerin kokusu Daliya'yı sardı, güzel bir koku olduğunu hissederek eksik bir şeyin varlığını fark etti ama bunun ne olduğunu anlatmak hiç kolay değildi ve ne kadar düşünse de net bir şekilde anlatabileceğini sanmıyordu. Büşra ve Nur, Daliya'nın kokuyla ilgili bir yorum yapmasını bekliyordu ve bunu anlıyordu Daliya da.

"Çok güzel bir koku, ama aslında bu kokuda olması gereken bir şey eksik ve bu bulunmayan veya eksik esans parfümün tamamlanmasını engelliyor galiba. Elde edemeyeceği bir gerçeğin peşinde koşan hafızasını kaybetmiş acı içindeki bir adamın çaresizliği ve onun yanağından yer düşen gözyaşlarındaki hüzün, bu kokunun derinliklerinde akıyor gibi, böyle bir şey söylemeyecektim ama..." Daliya'nın bu kokunun Sara'nın ölümüyle ilgisini bilmemesine rağmen nasıl bu kadar gerçeğe yakın şeyler söylediği, anlattıkları Büşra'yı şaşırttı. Ahmed'in çiçeklerin altında saklamak istediği bir şey mi var?

Sara'nın ölümünü kabul edemeyerek, gözyaşlarıyla gözlerini ıslatarak tamamladığı parfümü açmadan bıraktı ve öylece geçen uzun zamandan dolayı parfümün kokusu bozuldu. Bu uzun zaman sadece kokuyu bozmadı, Ahmed ve Büşra'nın arasında kolayca kapanmayacak bir oluk yarattı. Böyle bir hâlde onların karşısına çıkan Umut muydu? Onların arasındaki oluğu köprüyle bağlamak onun işi ise, bu büyük bir görevdi. Bu arada Sara'nın ölümüyle ilgilli makaleyi bulsa da işe yarayacak bir ipucu olmayabilirdi artık, sadece trafik kazası olduğunu öğrenmekten başka büyük bir anlamı yoktu.

"Hayır, özür dilemenize gerek yok, söyledikleriniz ipucu olabilir ve biz de öyle hissediyoruz. Ancak o eksik bir şeyi bulamıyoruz. Eğer parfümü tamamlayabilirsek Ahmed'e vermeyi düşünüyorum, ona nasıl bir etki vereceğini bilmiyorum, oysa ki kesinlikle hatırlayacakları var. Sizin dediğiniz gibi parfüm, hafızanın anahtarı olabilir..." Bu kokuyla Ahmed'in hafızasındaki kapıyı mı açmak istiyordu Büşra? Daliya da, şişeyi Büşra'ya geri verdi, Doktor Ahmed'in mektubunda okuduklarıyla, hastanenin bahçesinde konuştuklarıyla ve şimdi kokladığı parfümle Sara isimli kadını hayal etmeye çalışıyordu Daliya.

Sara'nın DuasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin