Süslü oyma olan ahşap bir kapı

11 0 0
                                    

Uyandığında bol güneş ışıkları Büşra'yı ısıtıyordu. Hemen geç uyandığını fark etti, normalde uyandığında odaya bu kadar güneş ışığı gelmiyordu. Saate bakınca bu belliydi. Aceleyle hazırlanıp evden çıkıp atölyeye gitti. "Bugün de gelmeyeceğinizi düşünmüştüm" dedi Nur. Atölyeye daha erken varmıştı ve işe başlamak üzereydi. "Kusura bakma, geç uyandım" "A, gerçekten mi? Ben daha önce bu sebeple geç gelmiştim, ama sizinki ilk defa" dedi ve bu doğruydu. Nur'un yüzünde endişe vardı. Çalışırken arada Nur'un bakışını hissediyordu. Sadece bugün değil, şimdiye kadar yaptığı her şeyin toplanıp Nur'a endişe verdiği belliydi. Ona hemen hemen hiç danışmadan veya konuşmadan gizli gizli o parfümü yapmaya çalışması iyi değildi, birine danışıp çözülecek bir şey değil diye düşünürdü ama bu düşünceyi Umut değiştirdi. Öylece Umut'a inanabildi ve en önemlisi Sara'nın duası hakkında ona güvendi. Umut'un çekiciliğini, başkalarında hiç görmedi ve öyle davranan kendine şaşırmıştı Büşra. İşi bitmesine rağmen hemen atölyeden çıkmadan kalıyordu Nur. Büşra'nın esansın şişelerini raftan toplayıp ne yapacağını merak etti ama hemen anladı. O parfümü yapmaya çalışıyordu. Artık Nur'dan hiçbir şey saklamıyordu. Büşra koltuktan kalktığında yanına gidip "Yardım edeyim mi?" dedi Nur.

"Teşekkür ederim, yardımına ihtiyaç duyduğum zaman söylerim. Bugün eve dönüp dinlenebilirsin" "Siz de geç olmadan eve dönün, kolay gelsin" dedikten sonra atölyeden çıktı, oldukça sessizce kapıyı kapattı Nur. Kalan işleri bitirdikten sonra masadaki şişeleri toplayıp parfümü yapmaya uğraşıyordu Büşra. Yakın bir kokuydu ama küçük farklar vardı. Nasıl bunu çözebilir diye tekrar tekrar düşündü ve denedi Büşra. Nur da bunu seziyordu ama bir şey söylemekten çekindi. O gün tatildi, ama Nur'un ruhu dinlenmiyordu. Yoruluyordu ama sabah erken uyandı ve nedense uykusu da yoktu. Televizyon izleyerek kahvaltı yaptı. Hava güzeldi, evde geçirmek kötü değildi ama dışarı çıkmak daha iyi olacak diye hafif bir makyaj yaptı ve fondötenin az olduğunu fark etti. Gamze'yle konuşmak da iyi olur diye müzik mağazasına gitmeye karar verdi Nur. Pencereden dışarı bakarak bügün de Büşra'nın atölyeye gittiği aklına geldi... Her zamanki gibi istemeyerek rafları temizliyordu Gamze. Nur, ona seslendi ve sanki onu bekliyormuş gibi gülümsedi Gamze. Nur de öyle onun yüzüne bakarak gülümsedi. "Şanslısın, neden bugün erken buraya geldin?" diyerek elindeki kaseti rafına koydu Gamze.

"Erken uyandım, uykum da yoktu. Yine uyursam öğlen uyanacağımı biliyorum. O yüzden dışarı çıktım, hava da güzel bugün. Uzun zamandır buraya gelmediğimi hissettiğim için buraya geldim" "Öyle mi? Bugün öğlen işim bitecek, ben de işim bitince sana telefon edecektim. Nereye gideceğiz? Özellikle gitmek istediğin bir yer yoksa gitmek istediğim bir yer var" "Fondöten almak istiyorum, başka bir işim yok. Peki nereye gitmek istiyorsun?" "Sanırım orası kafe..." "Sanırım?" "Sadece oradan yürüyerek geçtim..." dediğinde biri Gamze'nin omzuna  dokundu, dükkanın müdürüydü. Nur da daha önce onunla konuştu ama sadece selam verecek kadardı. Nazik bir dede gibi biriydi. "Hadi, çalış" dedikten sonra Nur'a baktı ve "Hoş geldin, kaset çaları değiştirmek istersen çekinmeden söyleyebilirsin. Yine indirim yapabiliriz" deyip gülümseyerek geçip gitti. "Her neyse, sonra konuşalım. Bir saat kadar var, kasetlere bakabilirsin" dedi Gamze, onun dediği gibi yeni gelmiş kasetlere bakarak vakit geçirdi Nur. Zaman çabuk geçti, Gamze işini bitirip yanına geldiğinde daha bakmadığı kasetler vardı. "Beklettim mi?" "Hayır" "İstediğin bir şey varsa söyle, indirim yapabiliriz" "Teşekkür ederim" "O zaman gidelim, ne yiyelim?" diyerek karnına dokunuyordu Gamze. Bugünlerde Nur'un ruhu hâli iyi değildi.

Hatırlamak istemediği şeyler vardı, Umut'a yalan söyleyip sahte ses kayıt cihazını verdi. Sonra da ses kaydını Büşra'yla dinledi. Bu iki şeyden dolayı Umut hastaneye gitmiş olmuştu. Büşra da habersiz bir yere gitmişti. Bunlara kendinin sebep olduğuna inanmak istemiyordu Nur. Arada bu düşünce ona acı veriyordu. Özellikle yemek istediği bir şey yoktu, o yüzden Gamze'nin yemek istediğini yedi Nur. Ondan sonra fondöten almaya gitti ve seçerken Gamze, Nur'a sadece önünden geçip gittiği bir yer hakkında anlatmaya başladı. İçeri girmemesine rağmen Gamze hiç durmadan anlatmaya devam etti ama bunlar onun hayaliydi, ama dinmekten sıkılmadı Nur. Gamze'nin hayaline göre orası dedektiflerin geldiği bir kafeydi, oraya varınca anlayabileceğini söyledi. Gamze, çok fazla dedektif ve polis dizileri izliyordu, o yüzden öyle gizli bir yere gitmek istediği belliydi. Sokak lambası her yeri aydınlatıyordu ve gece olmak üzereydi, hava da serinledi. Yolu da açıkça hatırlamıyor gibiydi, birkaç kez aynı sokaktan geçtiler. "Hangi köşeden dönmeliyim, unuttum ya. Yakınlarındayız ama neden orasını bulamıyorum?" diyerek etrafa bakıyordu Gamze. Nur, orayı bilmediği için sadece onu takip ediyordu ve bulamayacağı da aklına geliyordu. Biraz daha yürüyüp bulamayacaksa Gamze'ye başka bir gün gitmesini önerecekti Nur. Birden Gamze koştu. "Dur, Gamze. Nereye gidiyorsun?" "Hadi gel, sonunda bulduk, bu yolun sonunda" dedi heyecanla.

Sara'nın DuasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin