-07

36 4 3
                                    

Zaman şimdi onun için durmaya geliyordu.

Yelkovan akrebi bu zaman diliminden kovmuştu.

Akrepte kendi kendini sokmuştu bu kavulmayla.

O gün olacaklara bir de zamanın intiharı da eklenmişti.

Gökçe Ela Sungurlu.

Omuzlarındaki melekler ellerindeki defterlerle ona eşlik edeceklerdi bu ahir zamanda.

Sağ omzundaki Rakib sevap defterinin son sayfasına bir damla yaş izi bırakarak kapattı. Son sevabı buraya gelmeden önce pamuk şeker aldığı kızın adını ve mutluluğunu yazıp ebediyete uğurladı bu merhumu. Azrail'in gelmesini beklemeye başladı.

Sol omzundaki Atid günah defterini çoktan kapatmıştı. Yaptığı son salih amel karşısında anlamıştı günah işlemeye zamanının kalmadığını bu insanoğlunun. Rakib ile elleri önünde beklemeye başladı Azrail'i.

Batan güneşe rağmen gök ağlamaya başladı. Ağlayan Tanrı'ydı. Göz yaşlarıyla tüm kainatta gökkuşağı çıkardı. Bu kuşak gece de devam edecekti ayın ışığında. Nadiren olan bu olay da insanoğlu ilk defa merceksiz, tüm renklerin birbirine çalındığı gece kuşağını görebilecekti.

 Bu güzel, merhametli kulunun öleceğini bildiğinden ve bir şey yapamayacağından ağlamaya başladı. O gün yeri ve göğü ıslatan Tanrı'nın yaşlarıydı.

İlk defa Dünya'nın tüm santimetre karesinde yağmur yağmaya hatta bazı eyaletlerde sel bastırmaya başladı.

Dünya Tanrı'nın elemin de şer olacaktı.

Beyaz kefen onu sarmak için çan çınlatıyordu. 

'Gong!' sesi eko yapıyordu sanki çelik, kocaman, daire şeklinde olan haber çanında.

Gökçe Ela Sungurlu. Ağabeylerinin Nil Nehri, ikizi Tanya'nın partneri ve annesi ile babası için her şey demekti.

Ta ki şu an Lunaparktaki hızlı trenin raylarına bağlanmıştı; uzaktan gelen insanların korku, heyecan nidaları onun selâsı olacaktı.

Ölecekti.

Paramparça olacaktı.

Boynu rayın enine bağlanmıştı halatla. bacakları, beli ise başının bağlandığı raya paralel olan karşı rayına bağlanmıştı sıkıca. Ağızı açık olsa ne yazardı. Sesleniyordu ama sesini bastıranlar daha fazlaydı.

Onu ölüme yollayanların sesi daha fazlaydı.

Ama sesini duyurmak istediği eylemler yapmamıştı. Mesela Kutup ayılarını koruyacak bir fikri. Küresel ısınmaya karşı Ar-Ge'ye sunmak istediği projeleri, fikirleri vardı.

Ama onları söyleyemeden ölecekti.

Daha Yiğit ağabeyine söyleyeceği şeyler vardı.

"Ağabey, aşık oldum ben."

"Ağabey. N'olur kurtar beni buradan!"

Yaşamak istediği çok şey vardı. Ama şimdi parçalanacaktı.

Trenin sesi yaklaştı. İnsanlar korkudan gözlerini açamıyordu. Son kez bağırdı. Son kez sesini duyurmaya çalıştı.

"YARDIM EDİN! KURTARIN!"

"ÖLMEK İSTEMİYORUM! YALVARIRIM!"

Batmakta olan güneşe son kez baktı. Gözünden bir damla yaş aktı taa yere. Az sonra kendi parçalarının saçılacağı yere.

Başını sola çevirdi. En tepeden kayarak gelen treni gördü. Şahadet getirdi.

Tek dileği şahadetini getiremeden ölmemesiydi bu vakitten sonra.

"Eşhedü en la ilahe illahlah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü."

Dudaklarından dökülen son 12 kelime ve ardından gördüğü korku dolu gözlerle Arş'a yükselme zamanı gelmişti.

Mahşere gitme zamanı gelmişti. 

Azrail onu yanı başında bekliyordu. Onu aldı ve yanındaki Kiramen Katibin ile ebediyet yoluna götürdü.

Gökçe Ela Sungurlu.

Tüm uzuvları etrafa sıçrayarak dünyaya gözünü yumdu.

Onu kurtarmak için yanına tırmanan ağabeyi Arıkan'ın seslenişlerini duymadı.

Kardeşinin parçaları ile beline bağladığı halatla aşağı sarkan Arıkan'ı o an Yiğit'ten başka kimse anlayamazdı.

Bu uğurda bir can kaybetmişlerdi.

Bunu, onlar düşmanlarına bile yaşatmak istemezlerken.

Artık bir parçaları yoktu.

Artık Sungurlu Ailesi 6 kişi değil, 5 kişi olarak yollarına devam edeceklerdi.

Gökçe ise onların bu yolunun ilk kalın, çapı en geniş halkası olmuştu.

Gökçe ailesinin bu sulhsuz savaşta ilk kanlı parmak izi olmuştu.

Uzaktan bir ses duydu Arıkan ve Yiğit o hengame de.

Akşam ezanı okunuyordu. 

Gökçe Ela sabah ezanı ile doğmuş, akşam ezanı ile ölmüştü.

12 saat 38 dakika sonra okunan sabah ezanının ardından merhum Gökçe Ela Sungurlu'nun selâsı verildi. 

Sabah ezanı ile aheng kuran ilk çığlıkları şimdi yine sabah ezanı ile sessizce sonsuzluğa uğurlanıyordu. Cenaze öğle namazının ardından kaldırılacaktı. Aile mezarlığına da def edilecekti. Babaannesi ve dedesinin yanına. Tüm diğer Sungurlu fertlerinin kanlarının sulandığı toprağa. İçlerinde Kartal ve Kuzgun'un da olduğu toprağa. 




İSTİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin